Bölüm 52 | Anadolu Kahramanları - Final Part 1
"Hadi kızım ya, oyalanmayın! Geç kalacağız." diyen Mesud ile Hazen gözlerini bıkkınlıkla devirdi.
'Sanki on tane elimiz vardı da biz onları kullanmaktan acizlenerek bir tanesini kullanıyorduk, iki ayağımızı bir pabuca sokmakta bir numara yeminle' diye mırıldanan kız, Mesud'a öfkeyle baktı.
"Tamam be! Patladın mı? Sanki on tane elimiz var, elinde çayın götünde sandalyen oturduğun yerden ne kadar güzel emir veriyorsun öyle!" diye sinirle söylenerek masanın üzerindeki kahvaltı tabaklarını, kahvaltılık tahtasına koyup dolaba yerleştirdi.
Saat daha sabahın altısıydı ve Mesud, kahvaltı masası dahi toplanmadan öğlen olmuş gibi ev halkına psikolojik baskı yapıyordu, herkesin sinirlerini tavan yaptırıyordu. Sultan'ın Belçika'da yaşayan amcasının meyve bahçesine meyve toplamaya gideceklerdi, Hazen Uğur ile evli olduğu dönemde bu amcanın adının duymuştu resimlerini de görmüştü ama hiç canlı olarak görmemişti, adam Belçika'dan Türkiye'ye nadiren gelip gidiyordu, kardeşleri ile olan kavgaları yüzünden gelmeyi pek istemiyordu. Yılın hasat dönemlerinde kız kardeşi Sevinç ile iletişime geçiyor ve meyve bahçelerinin toplanması için işçi ayarlamasını ve maaşlarını kendisinin göndereceğini söyleyerek hasat yapılmasında yardımcı olmasını istiyordu. Sevinç genel olarak bağ bahçe işlerini sevdiği için kendi ve çocukları ile birlikte bulduğu işçiler ile ağaçlardaki meyveleri topluyordu, ağabeyinin isteği üzerine de o meyveleri ağabeyinin anlaştığı fabrikalara satıyordu. Ağabeyi hasattan ilgilendiği için Sevinç'in almasına izin veriyordu, Sevinç'te topladığı meyveleri doğal meyve suyu yaparak satıyordu.
Sultan'ın bir hafta önce Hazen ve Enfal'e çıtlatması üzerine eğlenceli olacağını düşünerek gitmek istediklerini söylemişlerdi, dayılarının bahçelerine gidip genellikle zeytin hasatı yapıyorlardı ve soğuğa rağmen oldukça eğleniyorlardı, yaz mevsiminde yapılacak hasadın tadına da bakmak ve yeni bir deneyim tatmak istiyorlardı.
Bugün hasadın ilk günü olacağı için hem geç kalmak istemeyen hem de karısının ailesine karşı sorumsuz biri gibi görünmek istemeyen Mesud, Hazen'i ve karısını telaşlandırıyor ve yapacakları şeyleri de onlara unutturuyordu resmen. Mesud'un kendisine cevap vermesini istemeyen Hazen, hemen kendisi gibi sofrayı toparlamaya çalışan Sultan'a dönerek konuştu.
"Sultan, sen piknik sepetine dün akşam hazırladıklarımızı yerleştirebilir misin? Bende şu masayı ve bulaşıkları halledeyim, senin bu kocan delirtti beni! Zamandan da tasarruf etmiş oluruz hem." diyerek eltisine ricada bulundu genç kız.
"Allah aşkına Mesud, biraz sakin olamaz mısın? Ya da oturduğun yerden kalkıp sende bir işin ucundan tutamaz mısın? Maşallah Bahriye Nazırı Ahmed Esad Paşa'nın torunu gibi yayılmışsın sandalyene millete oturduğun yerden bir şeyler yapmasını söylüyorsun! Annem seni böyle mi yetiştirdi?" diyerek kardeşine kızan Enfal'in sesi oldukça kısık ve sert tonda çıkıyordu.
Kardeşi her ne kadar evli barklı olsa da bazen ergenliği tutabiliyordu veya düşüncesizlik yapabiliyordu, kardeşinin evli olduğunun farkında olarak eşinin yanında sesini yükseltmekten ve onu utandırmaktan imtina ederek sesini kısarak onu uyarma ihtiyacı hissetmişti. Kendi kardeşi olabilirdi, aralarında kavga gürültü de olabilirdi ama kardeşinin evli bir genç adam olduğunu unutup onu karısının yanında küçük düşürecek kadar da düşüncesiz asla değildi. Eğer Enfal kendi kardeşine saygı duymayıp onu eşinin yanında aşağılar ya da ezerse, ileride karısı da bunu kardeşine yapabilirdi, kardeşi ile arası iyi olmasa hatta büyük bir kavga etmiş olsalar bile böyle bir duruma asla mahal vermek istemeyen bir insandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hülle
Ficción General|YETİŞKİN İÇERİK| "Her son bir başlangıçtır, her başlangıç bir sondur!" hayatımın özeti bu cümlede. Her insanın dönüm noktası vardır benim dönüm noktam ise sonumun başladığı gün oldu. 'Tamam işte, tüm hayatım bitti! Her şey mahvoldu; tıpkı hayatım...