13 × Gerçekler.

5.3K 249 67
                                    

Ertan'dan;

Tüm yakışıklılığı ile karşımda duran adam yataktan kalkmış, dolu gözleriyle bana bakarken lafa nereden başlayacağımı düşünüyordum.

Açıklamam gereken gerçekler vardı farkındaydım ama onu bir otel köşesinde birini beklerken, karşımda bir müşteri olarak görmüş olmak canımı yakıyor ve canım yandığı kadar canını yakmak istiyordum..

Kendime verdiğim tüm sözleri, bildiğim tüm doğruları unutmuştum. Bir yere, birine ait olma, bağlanma duygusundan yıllarca nefret ederken canım ne ara bu kadar yanar hale gelmişti bilmiyordum.

İzzet yataktan hızlıca kalkıp gitmeye yeltendiğinde kolundan tutmamla durdurmuştum.

"Nereye?"

"Bırak kolumu!"

"Nereye dedim?
Geldim işte, buradayım. Hadi ne olacaksa olsun bitsin."

"Çekil önümden, canını yakarım."

"Ne yaparsın? Vurur musun.."

Derken gözlerime bir kez daha hayalkırıklığı ile bakmıştı..

"Ne oldu? Jigolo Ertan hoşuna mı gitmedi? Oysa deminden burda altına almak için birini bekliyordun."

"Ne anlatıyorsun ya sen bana ne?
Haftalardır yoksun, şimdi burda bu şekilde karşıma çıkmış ne anlatıyorsun?"

"Ne bok yiyeceksek yiyelim diyorum. Fazla vaktim yok, Peyami merak eder."

"Ne-
Anlamadım!"

"Yoo bence gayet iyi anladın sen.
Evet, Peyaminin yanındaydım bunca zaman. Hatta biz-"

"Siz? Siz ne!!"

"Birlikteyiz."

Dediğimde İzzet'in gözleri şokla açılmış ve yumruklarını sıkıp, sertçe yutkunuşu gözümden kaçmamıştı.

"Ne o?
Parası mı tatlı geldi Peyaminin? Hayır merak ettiğim şu; Madem Peyamiyle birliktesiniz, üstelik ben eşcinsel değilim diye benden kaçmana rağmen..ki bunu da anlarım. Sağladığı imkanlar tatlı gelmiş olabilir. Ama şuan burda ne yaptığını anlamıyorum."

"..............."

"Ah pardon. Sen burda olduğuna göre, Peyamiyle de bu iş sayesinde tanıştınız değil mi? Bak taşlar şimdi oturuyor kafamda. Eh bu durumda huylu huyundan vazgeçemez mi diyelim ne diyelim?"

"Döktün mü etkeklerinde ki taşları,
akıttın mı zehrini, rahatladın mı?"

"Soyunabilirsin."

"..............."

"Niye öyle bakıyorsun? Senin nazını mı çekeceğiz şurda..
Sonuçta ikimizin de burda olma amacı belli."

Söylediklerine karşılık verebilecek tek cevabım yoktu.Gitmek için kendimce haklı bir nedenim olsa bile şuan iğrenç bir konumda olduğumun farkındaydım.

Siyah tshirt'ümü hızla üzerimden çıkarmış, siyah kot pantolonumun kemerini çözdükten sonra onu da çıkararak yatakta yerimi almış , oturuyordum.

Gözlerim dolmuş, kalbim acıyordu..

Ben yatakta oturur bir pozisyonda beklerken İzzet karşımda pantolonunun bağlarından kurtulmuş ve boxer'ının üzerinden aletini yüzüme doğru sürtünmeye başlamıştı.

Tenime her dokonuşu canımı yakıyor,
kurşun misali kalbime saplanıyordu.

Az sonra aletini çıkarıp yüzüme doğru vurmaya başladığında her dokunuşuyla canımı yakma niyetinde olduğunu anlamıştım.

Karşısında sessizce durup kontrolü tamamen ona bıraktığımda, aletini dudaklarıma dayamış ve ben hiç tereddüt etmeden dudaklarımı açarak girmesine izin vermiştim.

Elimi kafama atarak aletine doğru iyice bastırdığında birkaç saniye sonra öğürerek geri çekilmiştim.

Elimle hızlıca çekerken diğer taraftan yalayıp emmeye başladığımda boğazından gelen yoğun bir inleme ile yine aynı şekilde kafamdan tutup beni aletine bastırmasına neden olmuştu. Aleti ağzımı doldururken zevkin doruklarındaydı..

Hızlıca beni sırt üstü yatağa doğru yatırıp bacaklarımı havalandırmıştı. Tükürüğüyle deliğimi ıslattığında aletini sıvazlayarak deliğimin girişine konumlandırmıştı.

İçime sert bir şekilde girip hızlıca içimde gidip gelmeye başlarken canım yansa bile acısını içime gömüyordum..

Bir yandan da bunun bir ceza olduğunu bilsem bile şuan burada, onunla beraber oluyor olmayı dünyalara değişmezdim..

Gerçi ben onu çoktan değişmiştim, hemde abi dediği bir adama..

Hızlıca gidip gelmeye devam ediyor ve her vuruşunda boğazından gelen yoğun inlemeler odayı talan ediyordu..

Biraz sonra üzerime abandığında gelen titreme refleksiyse içime boşalmıştı.

Kendini yatağın diğer boşluğuna atarken yerimden kalkıp hızlıca banyoya girmiştim.
Duş alıp geri çıktığımdaysa İzzetten herhangi bir iz yoktu.

Yatağın yanında ki komidinin üzerinde duran para dikkatimi çektiğinde o gün ilk kez biri için hıçkırarak ağlamıştım.

Dolaptan aldığım şişeyi kafama dikerken yatağın kenarında oturmuştum..
Bakışlarımsa komidinin üzerinde duran paradan bir an olsun ayrılmamıştı.

Gerçekten onun için tek gecelik bir eğlence miydim?
Bu hayatta kimseyi sevmem, kimseye bağlanmam derken, aile olmaktan, mutlu olmaktan ölesiye nefret ederken ilk kez kendimi bir yanına ait hissettiğim adam mıydı az önce seviştiğim..

Her şeyden, kendimden İzzetten bir kez daha nefret ederek sinirle ayaklanmış ve parayı cebime koyarak eve doğru yol almıştım.

Eve geldiğimde Peyami salonda durmuş telefon kulağında sağa sola volta atıyordu..

"Aklım çıktı neredeydin?"

"Burdayım işte merak etme."

"Ne demek merak etme? Telefonun neden kapalıydı kaç saatdir nasıl delirdim burda haberin var mı?"

"Tamam işte geldik drama yapma."

Dediğimde Peyaminin gözlerinde gördüğüm keder kendimden daha fazla nefret etmeme neden olmuştu.
Onu tüm terslemelerime, tüm küfredişlerime rağmen beni bırakmamış ve hala yanımda olmaya devam ediyordu..

Suçlamadan, yargılamadan, darlamadan sadece beni ben olduğum için istiyordu..

"Tamam geldim işte buradayım. Merakta bıraktığım için özür dilerim."

Dedim üzgün haline daha fazla dayanamayıp. Ardından soluğu dudaklarında aldım, kendi kendimden daha fazla iğrenmem, nefret etmem için.

***

Sabah olup kahvaltımızı yaptıktan sonraysa arabama binerek mahalleye gelmiştim. Peyami, eski mahallesinden aldığı araziye apartman ve tamirhanenin orada ki birkaç boş yere dükkan yaptırmak istiyordu.

İşin başındaysa ben vardım.
Evde boş boş oturmaktansa bir işe yarayıp kendi paramı kendi emeğimle kazanacaktım.

Arabamı dükkanın önüne çekip durduğumda,
Siyah takım elbisem, siyah gömleğim ve gözlüğümle oldukça havalı duruyordum. Beni gören esnaf abilerse bu mahallede kısa bir zaman geçirmiş olsam da samimiyetimizden bir şey kaybetmemişcesine yine sarıp sarmalamışlardı beni. Her şeye rağmen bu mahallenin bir oğlu olduğumu bilmek beni mutlu etmişti.

Dükkanın kapısından içeri girdiğimde ,
İzzet elinde ki bezle ellerini temizleyerek dik dik bana bakıyordu.
Burada fazla zaman kaybetmeyerek cebimden çıkardığım parayı yere saçmış konuşmaya başlamıştım.

"Emanetini teslim etmeye geldim.
Benim ihtiyacım yok!
Al, ihtiyacı olan birine verirsin. Mesela yeni çırağına!"

Demiştim, nefretle yanında duran çocuğu baştan aşağı süzerken.

JIGOLO | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin