51 × Kaçamak

1.8K 84 78
                                    

50.Bölüme gelmişiz!

Destekleriniz için çok teşekkür ediyorum❤️

_

Feyyaz;

"Peyami beni dinliyor musun?"

"Benim şirketimde, benim asistanlığımı yaparken benim sevgilime iftira atıyor öyle mi?"

"Tamam da o bizim sevgili olduğumuzu bilmiyordu. Yani artık biliyor ama başta bilmiyordu..
Hem dedim ya pişman olmuş lütfen sen de olay çıkarma, benim için.."

"Ama sen böyle masum masum bakarsan ben her istediğini sorgulamadan yaparım ki."

Dediğinde dudaklarımı dudaklarında ki yerini çoktan almıştı..

"Hadi ben çıkıyorum artık."

"Buraya dönme bence. Çıkışta ara, gelip seni eve bırakayım. Yarın için küçük bir valiz hazırlarsın."

"Nasıl yani, ne kadar kalacağız ki?"

"Bilmem belki gitmişken iki üç gün kalırız olmaz mı?"

"Güzel olur ama işler?"

"İşler de bekleyiversin artık. Yıllardır iş iş. Sevgilimle üç günlük bir kaçamakta mı yapamayacağız?"

"Tamam o zaman eve geçerim ben bir taksiyle sen işlerini aksatma. Buraları hallet ki sonra kaçamağımızı bölmesinler."

Peyaminin yanından ayrıldıktan sonra, Meltem nursuzuyla beraber şirketten çıkmıştık.

Ona hala güvenmiyordum hala sevmiyordum ve bu saatden sonra sevebilmem çok zordu. Fakat en ufak bir huzursuzluğa tahammülüm de kalmadığı için yakamdan düşmesini ve bana bulaşmamasını istiyordum.

"Buraya daha önce gelmiş miydin? Yemekleri çok iyi, şirkete de yakın gördüğün gibi."

"Yok gelmedim. Hadi siparişlerimizi verelim."

"Olur Feyyazcığım verelim."

Az sonra siparişlerimizi verirken yemekler gelenedek lavaboya uğrayacağını söyleyerek masadan kalkmıştı Meltem.
Ve masadan kalkışından kısa bir süre sonra bir adam , yanında iki adamla daha gelip Meltemin boş kalan yerine oturmuştu..

"Beyefendi dolu burası görmüyor musunuz?"

"Biliyorum genç, sakin ol."

"Biliyorsanız kalkın o zaman, arkadaşım gelecek az sonra."

"Sen Peyami beyin asistanıydın değil mi?"

"Siz kimsiniz?"

"Ben Peyami beyle iş yapmak istiyorum, aynı sektördeyiz. Hatta kendisine de ulaşmak istedim ama maalesef olmadı yoğunluktan dolayı. Yada sanırım beni ciddiye almadı patronun ama onunla görüşüp aklımda ki projeyi bir konuşabilirsem eminim teklifi beğenecektir."

"Randevu almanız gerek."

"Sen bir güzellik yapsan? Araya sıkıştırıversen bizi.."

"Bakın beyefendi ben Peyami beyin asistanlığını yapmıyorum artık ama sizi iletirim merak etmeyin. Adınız neydi?"

"Eh güzel anlaştık o zaman."

Diyerek elini tokalaşmak için uzattığında, birkaç saniye havada bekleyen elini kavramış ve tokalaşmıştık.

"O zaman ben kalkayım artık, size afiyet olsun."

"Ama
Adın-"

"Feyyaz, kimdi o adamlar?"

"Bilmiyorum ki geldi oturdu masama deli mi ne."

"Ne istiyormuş ki?"

"Sözde Peyami beyle iş yapmak istiyormuş ulaşamıyormuş falan. Benim hala asistanlığını yaptığımı sanarak randevu ayarlamamı istedi. Ama ne adını ne sanını söylemeden öylece kalktı."

"Bir dakika senin Peyami beyin asistanı olduğunu nerden biliyormuş ki."

"Bilmiyorum ki soramadan kalktı gitti."

"Hmmm ilginçmiş. Neyse bahsedersin Peyamiye belki tanıyordur."

"Neyse biz yemeğimizi yeyip kalkalım artık, benim eve geçmem lazım çünkü."

"Neden canım birşey mi oldu?"

"Yoo her şey yolunda."

"Aman olsun da."

Yemeklerimizi bitirdikten sonra mahallenin yolunu tutmuştum. Eve varıp küçük bir valiz hazırlayarak heyecanla yarını beklemeye başlamıştım. Başbaşa, herkesten uzakta geçireceğimiz ilk tatildi bu..

Yarın olduğunda Peyami yine erkenden kurulmuştu evin önüne..
İlk kez onu takım elbiseler olmadan, rahat kıyafetlerle görüyordum.

Ne giyse yakışıyor, ne giyse güzel taşıyordu üstende..
Ne giyse aklımı başımdan almasını biliyordu vicdansız.

_

Sadi;

"Dur o öyle değil ayağın takılacak."

"Sen yapsana sporunu bana niye karışıyorsun?"

"Yanlış yapıyorsun çünkü, ayağını sakatlayacaksın."

"Karışma bana. Hem senin işin gücün yok mu, gitsene birilerini soymaya."

"Bugün evdeyim, tüm günümü sana ayırmayı planlıyorum."

"Aman ne güzel bir gün!
Ahhhhhh!"

"Bak sana dedim demi sakatlanacaksın diye. Şu katır inadın yok mu senin.."

"Yok bir şeyim yok."

"Bekle buz getireceğim, şişer sonra."

Diyerek spor odasından çıkıp mutfağın yolunu tutmuştum..
Çocuk gibiydi resmen..bildiğinden şaşmayan, istediğini yapmadan duramayan inatçının tekiydi.

Odaya döndüğümde yerde ve bacağını ellerini arasına alarak sızlanıyordu..
Taki beni farkedinceyedek.

"Yok yaa bir şeyim iyiyim."

"Tabii eminim iyisindir..
Elini çekiverde şunu üstüne koyalım."

Diyerek bileğinin burkulduğu yere buz uygularken bakışlarını üzerimde hissetmem zor olmamıştı..

"Neden yapıyorsun?"

"Şişer çünkü, sıcağı sıcağına iyi gelir. Sonra krem de süreriz, dikkat edersin üzerine basarken bir iki güne geçer."

"Onu demiyorum..
Neden bu kadar ilgilisin, neden bu kadar merak ediyorsun beni, başıma gelenleri..
Neden yardımcı olmaya çalışıyorsun bana sürekli?"

Nasıl söyleyebilirdim ki nedenini?
Daha ilk gördüğüm andan ona kapıldığımı..
Yeni tanışmış olsak bile sanki yıllardır tanıyormuş gibi hissettiğimi, her seferinde bundan kaçmaya, hissettiklerimi yok saymaya çalışsam da başaramadığımı nasıl söyleyebilirdim ki. Kalbi bu kadar yaralıyken, hisslerimin bir karşılığı olup olmadığını bilmezken sadece ona yardım etmeye çalışan, bir bahaneyle hep yanında olmak isteyen , ona uzanan bir el olmak zorundaydım...

Bir gülüşüyle , yakın bir davranışıyla kalbimi umutla doldururken, bazen soğukluğu ile kalbim buz keserken, kaçarken, beni peşinden koştururken tüm bunların nedeninin kalbimde filizlenen duygularımın olmasını nasıl izah edebilirdim ki?
Bir karşılığı olur muydu, imkansızlıklarla savaşırken , ikimiz de çok zorluk yaşamışken birgün bir güneş doğabilir miydi hayatımıza?

Cevapsız o kadar çok soru..
Belki de karşılıksız o kadar çok duygu vardı ki..
Bir kez daha imkansızlıkların içinde bir umut arıyordu kalbim.

JIGOLO | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin