Ertan'dan;
Aradan iki gün geçmişti. Kendimi daha iyi hissediyordum. Kalabalık ortamdan, özellikle böyle vıcık vıcık sevgi dolu aile ortamlarından her ne kadar nefret etsem de sanırım ilk kez kendimi bu kadar iyi hissetmiştim.
İzzet'in annesi Hülya teyze rahat edebilmem, kendimi yabancı hissetmemem için elinden geleni yapıyordu..
Keza diğerleri de öyle.İzzet'in eşine gelirsek; Kendisi alçak dağları ben yararttım kafalarında dolandığı için pek muhatap olmuyorduk. Bu evde olmamdan rahatsız olan tek kişiydi sanırım. Hatta fikrimce İzzet'in benimle böylesine ilgilenmesi onu biraz kıskandırmıştı.
Ama ona kızamıyor, hatta çok iyi anlıyordum. Mutsuzluğu, kederi gözlerinden okunuyordu. Sanırım İzzet haklıydı. Sanki karısı değil de bu evde benim gibi bir misafirdi o da.
İzzet'in ısrarları üzerine dükkanda kalmayı bırakmış, bir süre burada kalmaya karar vermiştim. Ama yakın zamanda bu mahalleden veya buraya yakın bir yerden ev tutacaktım. Kalabalık ortamda kalmak bana göre birşey değildi. Hele insanların rahatlarına limon sıkmayı hiç istemiyordum.
Tabii İzzetle aynı evde kalmayı, geceleri ve gündüzleri kuytu köşelerde karşılaştığımızda aklını başından alışlarımı çok özleyecektim taşındığımda.
"Günaydın." Diyerek kahvaltı masası başında toplanan ailenin yanında yerimi almıştım.
"Günaydın Ertan oğlum."
Odaya girer girmez gözlerim masada olmayan kişiyi aramıştı.
"İzzet-
Şey yani İzzet Ustam yok mu?""Ha o uyanmadı henüz oğlum, biraz daha uyuyacakmış."
"Ama geç kalacağız. Bugün dükkanda işler yoğun."
"Dün de çok yorucu geçince haliyle yorgunluktan biraz fazla uyudu bugün. Ben kaldırmaya çalıştım ama kalkmadı, birde sen dene istersen."
Feriden'in aşağılar bir ifade ile söylediklerinden sonra bunun fena bir fikir olmayacağını düşünerek üst kata çıkıp odanın kapısını tıklatmıştım. Aslında bodozlama içeri dalardım da, yine de bu evde yaşayanlar bana göre oldukça kibar ve nazik bireyler oldukları için öyle davranmam gerekti benim de..
Üf, ne sıkıcı hayatlar.
Odanın kapısını tıklatışlarım fayda etmeyince, benden günah gitti düşüncesi içeri dalıvermiştim. Siyah tshirt'ü ve siyah eşofmanıyla bembeyaz yatakla oldukça uyumlu bir şekilde uyumaktaydı İzzet.
Yanına yaklaşıp birkaç kere dürtmüştüm ama gözlerini açar gibi olsa da açmamış ve bana da başka çare bırakmamıştı.
Ani bir hareketle üzerine zıpladığımda gözlerini biranda açmış, hatta açmakla kalmamış göz bebekleri şaşkınlıktan yuvalarından fırlayacak gibiydi.
"Sen iyice aklını kaçırdın artık napıyorsun?"
"Ama kaç dakikadır şurda kendimi parçaladım uyanmıyorsun. Ne yapayım başka çarem yoktu."
"Tamam uyandık işte in aşağı."
"Ya tabii indiğim gibi uyu sen de."
"Tamam in hadi beş dakika daha uyuyup geliyorum."
"Hala beş dakika diyor ya.
Bana bak ya kalkıyorsun, ya çok kötü şeyler olacak." Deyip kalcaklarımı kasıklarına iyice yerleştirdiğimde gözlerini anlık olarak kapatmış ve derin bir nefes vermişti.Ardından beni üzerinden indirmeyi denemişti ama kollarını iki yana açarak yatağa sabitlemiştim.
"Elimden kurtuluşun yok İzzet usta. Ya şimdi hemen kalkıyorsun-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JIGOLO | BXB
General Fiction[TAMAMLANDI] Hayatını jigololuk yaparak kazanmaya çalışan Ertan ve oto tamirhane ustası İzzet'in hikayesi. Başlangıç: 27.08.2022 Bitiş: 05.11.2022