11 × Hırsız.

5.9K 268 35
                                    

Ertan'dan;

Son yaşananların üzerinden üç gün geçmişti. İzzet nerede görse yaptığım şeyle ilgili laf sokuyor, her seferinde ona aşık olduğumu ima edip duruyordu.

Diline düştüğümüz için maalesef yapacak başka bir şey yoktu.

Sabah evden beraber çıkıp dükkana doğru yürüyorduk.

"Şu ev işini halletsek mi artık? Paramı biriktirdim, şöyle tek göz bir oda bile yeter bana."

"Bizde mutsuz musun?"

"Değilim ama siz zaten kalabalıksınız. Birde ben yük olmak istemiyorum artık."

"İyi de ne yapıyorsun ki? Evimizde her akşam yemek pişiriyoruz zaten..sen olsan da olmasan da. E kirlilerini de makine yıkıyor. Sabah benimle beraber çıkıp akşam yine benimle beraber dönüyorsun eve. Hem annem için ben neysem sen de osun emin ol. Songül ve Can zaten seni sıkıntı etmiyorlar. Ha tabii sen sana aşık olmaktan korkuyorum deyip kaçmak istiyorsan hallederiz ev işini."

"Konuyu yine götünden uydurduğun şeylere çekeceğin o kadar belliydi ki, seninle bu konuyu konuşmam hata. Ben en iyisi mahallenin emlakçısına bir uğrayayım bugün."

Diyerek adımlarımı hızlandırıp yokuş aşağı hızla indiğimde İzet'te kahkahalar atarak peşimden geliyordu.

Dükkanın önüne varmamızla ikimiz de şok olmuş etrafa bakıyorduk. Kapının kilidi kırılmış ve etraf darmadağın bir haldeydi.

"Allah kahretsin! Mahalleye hırsız dadandı dedilerdi ama ihtimal vermemiştim."

İzzet'in sözleri sonrası hızla odaya doğru geçip etrafa bakınmıştım. Dolabın kapısı açık, yatak döşek yerlerdeydi.
Paramı sakladığım yeri kontrol ettiğimdeyse yerinde bulamamıştım.

"Lanet olsun, param-
Param da gitmiş."

"Paranı dükkanda mı tutuyordun?"

"Evet, biriktiriyordum.
Üç kuruşuma da göz dikmiş şerefsiz.
Ev paramdı lan o benim ev!"

"Tamam dur, polise haber vereceğim şimdi."

Diyerek polisi aradığında, az sonra tüm mahalle olayı duymuştu. Mahalle esnaflarının dükkanın önünde toplanmasıyla, olayı duyan Feride de koşarak gelmişti.

"İyisin değil mi hayatım?"

"İyiyim yok bir şeyim. Olay gece olmuş zaten."

"Cana geleceğine mala gelsin demişler. Boşver, gerisini polis halleder sıkma canını."

Diyerek İzzet'i teselli ettiği sırada polis memuru yanımıza gelmişti.

"Son günlerde şahit olduğunuz veya yakaladığınız bir vaka oldu mu?"

"Yok memur bey olmadı. Mahallelimiz Yusuf amcanın torununun bsikleti bahçeden çalınmış demişlerdi ama bilmiyorum..şikayetçi olmadıkları için pek üzerinde durmadı kimse. Yani bunun dışında olağan dışı birşeye rastlamadık. Zaten bizim civar sakinliği, güvenliğiyle bilinir."

"Peki sizin oldu mu?"

Demişti, yüzünü Ferideye dönerek.

"Daha önce görmediğiniz bir yüz, yeni tanıştığınız birileri falan."

"Yani memur bey işte yeni tanıdığımız bir tek Ertan var mahallede."

Dediğinde ben neye uğradığımı şaşırırken, İzzet gözlerinden ateşler çıkarcasına bakıyordu karısına.

"Ha yanlış anlaşılmasın, Ertan bu dükkanın çırağı, eşimin çalışanı. Şüphelendiğimden değil, sadece yeni tanışıyoruz ya henüz birkaç haftadır..
Siz daha önce tanımadığınız yüz falan deyince öyle o geldi aklıma birden."

"Anladım hanımefendi..
Ertan siz miydiniz?"

"Bendim evet."

"Bizimle karakola kadar gelmeniz lazım, şöyle buyurun lütfen."

"Bir dakika memur bey, eşimi yanlış anladınız sanırım. Biz Ertandan şüphelenmiyoruz. O benim sadece çalışanım değil, biz aynı evde yaşıyoruz. O benim ailemden biri.."

İzzet'in son söylediklerinden sonra tüm sesler etksini kaybetmiş, kulaklarımda tek bir ses çınlıyordu sadece..

"O benim ailemden biri."

Polislerin prosödür gereği ifademi almaları için gitmemiz gerektiğini söylemeleri üzerine merkeze doğru yola koyulmuştuk.
İzzet ve Feride de İzettin arabasıyla takip etmişlerdi bizi.

"Yaptığını beğendin mi? Bu çocuğun geçmişi belli, takıldığı kişiler belli nasıl böyle bir şey dersin ya sen aklını mı kaçırdın?"

"Ne var yapmış olamaz mı? Hayır ne bu güven anlamıyorum. Çıkıp Feride yaptı deseler inanacaksın ama ona toz kondurmuyorsun. Babanın oğlu mu ne bu güvenin kaynağı?"

"Haddini aşma!"

"Tabii haddini aşma Feride, yerini bil Feride, kocan sana bok gibi davransa da alttan al Feride. Yeter anlıyor musun yeter!"

"Bak şuan bunun hiç sırası değil tamam mı? Yapma, kalbini kırmak istemem."

"Hadi ya..
Çok merak ediyorum daha ne kadar kırabilirsin ki kalbimi? Ya o çırak parçasına bile benden daha fazla değer veriyorsun. Tutuklanacak diye aklın çıkıyor resmen.
Ayrıca merak etme suçsuzsa zaten salırlar. Gerçi sen suçluysa bile şikayetçi olmazsın ya neyse."

"Sen aklını kaçırmışsın. Yahu çocuğun biriktirdiği yövmiyeleri bile çalınmış, çalınmış! Bu çocuk kendi parasını çalacak veya çaldırtacak kadar manyak mı?"

"Ben de onu diyorum işte..
Manyak mı , hırsız mı uğursuz mu bilmiyoruz. Aldın getirdin eve.
Tamam, hastaydı baktık, iyileştirdik ama bir ev bulalım artık çıksın gitsin."

"Feride yeter, Allah aşkına yeter!"

Diyerek Feridenin yanından ayrılarak, polis memuruna Ertan'ın ifadesinin bitip bitmediğini sormuştum.

"İfadesini aldık, az önce çıktı."

"Çıktı mı?"

Çıktıysa neden yanımıza gelmemişti, neredeydi?
Etrafa kısa bir göz gezdirip Ertan'ı bulamayınca , belki bunalıp dışarıya çıkmıştır diye oraya da bakmıştım ama dışarıda da bulamamıştım.

Üstelik telefonu da kapalıydı..

Karakola geri dönerek babamın arkadaşı başkomiser Kemal amcadan ettiğim ricanın üzerine kamera kayıtlarına baktığımızda, Ertan'ın odadan çıktıktan sonra yanımıza geldiğini ve birkaç saniye öylece durup dinledikten sonra çekip gittiğini görmüştük..

Akşam olmuş, Ertan gelmemiş ve ben de akşam yemeğine inmemiştim.
Belki dükkana gider, yine odada uyur diye beklesem bile hala bir haber yoktu.

***

Aradan koskoca bir hafta geçmiş ama hala bir haber alamayışmım canımı acıtıyordu..
Aramadığım yer, gezmediğim sokak kalmamıştı. Peyami abiye, onu görürse benimle mutlaka iletişime geçmesini söylemiştim ama ondan da herhangi bir haber çıkmamıştı.

Kamera kayıtlarında kendi rızasıyla gittiği görüldüğü için pek fazla yapacak birşey de yoktu ama Kemal amca telefon sinyalini takip ettirdiğini söylemişti. Fakat hala kapalı olduğu için, herhangi bir iz yoktu.

Uykularım kaçmış, aklımı yitirecek gibiydim. Günlerdir evde ruh gibi dolaşıyor, Ferideyle artık aynı odada uyumuyor, onunla tek kelime dahi etmiyordum.

Tek gayem hayatımı değiştiren, kısa sürede kalbimin ritmlerini değiştiren, beni içine saplandığım girdabın içinden çıkarıp hayatın diğer yüzünü gösteren o deli çocuğu arayıp bulmak olmuştu.

Fakat hala hiçbir haber, bir ses yoktu..
Sessizliğin sesi kulaklarımı, yüreğimi delip geçecek kadar ağırdı.

JIGOLO | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin