Ertan;
"Yok bu çocuk kesin büyümüşte küçülmüş!"
"Hayatım sence de biraz abartmıyor musun?"
"Abartıyor muyum? Bu çocuk alarm gibi her sabah tam 6.30'da ağlamaya başlıyor. Yemek yedireyim diyorum yok almıyor biberonu..
Altını temizleyeceğim altı tertemiz. Gaz desen pek gaz problemi olmuyor. Hadi buyur cevapla bakalım senin bu oğlun her sabah aynı saatde neden ağlıyor."Demiştim, Ozanı İzzet'in kucağına bırakarak.
"Uyandığı ve ilgi istediği için olabilir mi?"
"Ben de her sabah uyanıyorum. Hatta beyfendi sayesinde saat daha altı buçukta ayağa dikiliyorum. Hani benim ilgim nerde?
Bana bak çocuk! Beni iş saatimden önce sakın uyandırmayacaksın tamam mı?"Demiştim işaret parmağımı havada sallandırırken. İzzetse bu halime kıkırdarken , ciddi bakışlarımı gözlerine dikmemle kısa sürede dağılmıştı yüzünde ki gülüş.
"Ben o zaman karnını doyurayım yavrumuzun, sen de biraz uyu istersen daha işe gitmene iki saat var."
Evet her sabahımız böyle geçiyordu artık. Her sabah tam altı buçukta ayağa dikiyordu bizi Ozan. Önce saydırıp saydırıp duruyordum, hatta bundan İzzette nasibini alıyordu..
Ama yine de arkamı dönüp uyuyamıyordum işte..
İlgi istiyorsa ilgi, sevgi istiyorsa sevgi verilecekti yavruma..
Şimdiden hayatımızın direksiyonunu eline almıştı bile küçük çok bilmiş. O nereye çevirirse biz de oraya gidiyorduk.İzzet için hayal ettiğimiz gibi bir çalışma odası hazırlamıştık. Görüşmeye gittiği neredeyse tüm müzik şirketleri, sesinin güzelliği dolayısıyla çalışmak istemişti İzzetle.
İçlerinden bize uygun olanla çalışmayı kabul ettikten sonra hem evde, hem dışarıda çalışmalar devam ediyordu. Hatta çok yakında çok büyük olmasa bile bir mekanda sahne alacaktı.
O hayallerine adım adım ulaşırken, ben de çoktan açmıştım kliniği. Yeni açılması ve şimdilik maddi bir sıkıntımız olmaması dolayısı ile ilk üç ay sokak canlarının tedavisi için herhangi bir ücret talep etmeme kararı almıştım.
Peyami ile konuşup onun da fikrini aldıktan sonra, köylerden birine yaptıracağımız okulun inşasına başlanacaktı çok yakında.
Puşt Peyamime bak sen..
Sonunda girebilmişti Feyzonun kalbine. Umarım onların da mutluluğu en az bizim ki kadar güzel olurdu..İşlerimiz dolayısı ile Ozan'ı babaannesine bırakıyorduk. Zaten yakın oturduğumuz için evde olduğumuz zamanlarda bile yardıma geliyordu Hülya anne.
Hakkını nasıl öderdik hiç bilmiyorum."Hazırsan çıkalım mı?"
"Ozan'ın çantası hazır, çıkabiliriz."
Evden çıktıktan sonra, Ozan'ı babaannesi ve halasına emanet ederek işlerimizin başına geçmeyi planlıyorduk.
"Aslında bugün hiçbir şey yapasım yok. Bir yerlere mi kaçsak aceba?"
"Aslında ameliyatlık bir durum falan yok. Olursa Betül zaten arar haber verir. Ben şimdi arayıp bugün gidemeyeceğimi söylerim. Zaten çok acil bir durum olmadığı sürece kendisi de ilgilenebilir."
"Tamam. Hadi ara, sonra kaçır beni."
Yine anlık bir karar ile kafamıza eseni yapmıştık..
Bayılıyordum bu halimize.."Ama öyle çok farklı birşeyler olmasın olur mu? Hem fazla da uzaklaşmamış oluruz."
"Nasıl birşey var aklında?"
"Mesela sinemaya gidelim. Ardından bir eğlence merkezine gidebiliriz.."
"Luna park da olsun mu?"
"Niye gülüyorsun ki? Belki içimde ki çocuk bugün biraz eğlenmek istiyor? Hem hızlı davranalım ki, sonra seni evin her köşesinde inletebilmeme fırsat kalsın."
"Hmmm işte bu fikri çok sevdim. Hadi hiç durmayalım o zaman."
_
"Neydi o film öyle yaa. Yarısı +18 sahnelerle geçti resmen."
"Ne oldu utandın mı?"
"Yani insanlarla izleyince insan biraz geriliyor."
"Yav sende kazığı yerken utanmıyorsun izleyince mi utanıyorsun."
"Şu ağzını bozmadan rahat duramıyorsun demi?"
"Duramıyorum..
Hem sen de beni böyle kabul ettin aşkım unuttun mu?"Demiştim yanağından sıkıca öperken.
"Hadi şuraya oturup birşeyler atıştıralım, sonra geçeriz eve."
"Hala birşeyler atıştırmak istediğine emin misin? Bir kucak dolusu abur cuburla girmiştik salona."
"Sen benim lokmalarımı mı sayıyorsun?
Sen evlenince huysuzlaştın mı bana mı öyle geliyor?""Ben saat sayıyorum saat."
"Ha senin karın ağrın şimdi belli oldu. Yatağı kıracağız yatağı."
"Hadi kıralım, hadi."
Gülümseyerek masaya geçip siparişlerimizi vermiştik. Yemeklerimizi sipariş verip yerken, masaya oturduğumuzdan beri çaprazımızda oturan kızın bakışlarının sürekli İzzet'in üzerinde olması sinirlerimi hoplatmıştı.
"Şu sarı şey seni mi kesiyor saatlerdir bana mı öyle geliyor."
"Hangisi?"
"Bana bak sen bana, etrafa değil..
Şu kız işte..""Bilmem ben farketmedim, gözüm senden başkasını görmediği için."
"Yedi gözüyle yedi bitirdi!
Evli kardeşim bu adam ya, evli çocuklu.""Ama o bunu bilmiyor olabilir. Hani etrafta çok bizim gibi çift yok ya."
"İyi ben anlatırım o zaman."
Diyerek bir hışımla masadan kalktığımda, İzzette peşimden gelmişti.
"Ne var bacım aceba iki saatdir gözün masamızda? Tamam ülkenin yakışıklılık seviyesini karşılıyor olabiliriz ama bu kadarı da olmuyor yani."
"Şey ben aslında masanıza gelmek istedim ama cesaret edemedim. Bu arkadaşın numarasını rica edecektim."
"Yolsam ayıp olur mu?"
Demiştim , yüzümü İzzet'e dönerek.
"Şey ben evliyim yalnız."
"Aaa öyle mi, kusura bakmayın ben farkedemedim."
Farketmesi adına İzzet'in elini kavramış ve alyanslarımızı gözüne sokarcasına elimizi havaya kaldırmıştım.
"Ama evli olmasa bile şansın sıfırdı tatlım.
Kendisi kadınlardan hoşlanmıyor. Hele çakma sarışınlardan asla! Dibin gelmiş, onu da bir ara boyatıverirsin artık!
Bon appétit (afiyet olsun)"_
"Katıla katıla güldün resmen yol boyu yeter artık valla çarpıcam elimin tersiyle şimdi."
"İzzet ustana kıyabilir misin?"
"Maalesef kıyamam. Ama benim aklıma başka bir fikir geldi."
"Nedir?"
Dediğinde, yatağa ittiğim gibi üzerine çıkmış ve yüzüne hafif bir tane patlatmıştım.
Ardından dudaklarına sertçe yapışarak bir süre öpüp geri ayrılmıştım.
"Böyle tokatlanmaya can kurban be Ertom."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JIGOLO | BXB
General Fiction[TAMAMLANDI] Hayatını jigololuk yaparak kazanmaya çalışan Ertan ve oto tamirhane ustası İzzet'in hikayesi. Başlangıç: 27.08.2022 Bitiş: 05.11.2022