Feyyaz;
Uzun bir süre sonra ilk kez bir sabaha bu kadar mutlu uyanmıştım..
Sevmek böyle birşey miydi?İnsanın ayaklarını yerden kesen, heyecandan gecelere kadar uyutmayan, biran önce sabah olmasını istediği, mutluluktan yemek yemeği, kendine ait herşeyi unutuverdiği birşey miydi?
Eğer böyle birşeyse ben çok fena bir şekilde aşık olmuştum!
Gelen arama üzerine yatağımdan fırlamıştım.
Hoş zaten doğru düzgün uyumadığım gibi birde saat 6.00'da uyanmış ve hayaller kurmaya başalamıştım.Aramanın Peyamiden olduğunu gördüğüm gibi üzerimi başımı düzeltmeye başlamıştım, sanki beni görecekmiş gibi.
"Alo,"
"Günaydın sevgilim."
"Günaydın."
"Ben mahalledeyim, hatta evin önünde. Biran önce üstünü değişte gel."
Arabanın kornasına basınca, perdeyi aralayarak camdan dışarı bakmıştım. Akşamları bıraktığı gibi sabahları da almaya mı gelecekti artık?
Üzerimi hızlıca değiştirip, saçlarımı gelişi güzel bir şekilde düzelttikten sonra çıkmıştım evden.
"Sen böyle her sabah almaya mı geleceksin beni?"
"Evet, istemiyor musun?"
"Yok istememek değil de, kendim geliyorum zaten ne gerek var ki zahmet etmene?"
"Bir kere rahat rahat arabada gelmek varken yorulmanı istemiyorum. Ayrıca gizli saklı yaşayalım diyen sen değil miydin? E bende fırsatları değerlendiriyorum başbaşa kalabilmek için."
"Evet, mantıklıymış."
"Tabii ki bebeğim ben her zaman mantıklıyım."
Demişti yanağımdan makas alarak.
"Havalara bak havalara..
Ben alacağım senin o havanı.""Nerde, ne zaman?"
"Bilmiyorum daha karar vermedim."
"Yalnız ben kucak isterim haberin olsun."
"Ne alaka yaa ben öyle birşeyden mi bahsediyorum? İki dakika o aklından pis şeyler geçmeden duramıyor musun sen?"
"Hayatım, sevgilimin kucağına oturmayı istememden daha doğal ne olabilir ki? Buda bir ihtiyaç neticede..
Hava gibi, su gibi.""Bir dakika ya niye sağdan girmedin?"
"Şirkete gitmiyoruz. Önce bir kahvaltı edelim, sonra."
"Tamam ben de aç çıktım ama şirkette tost falan yerdik. Şimdi ne gerek var ki birileri görmesin."
Dediğimde arabayı bir kenara çekerek durdurmuştu.
"Bak, kim görürse görsün biz kötü birşey yapmıyoruz ki. Bu kadar germe, kasma kendini. Sevgili olduğumuzu biz biliyoruz sadece. Nasıl ki bir erkekle bir kadın sevgililik dışında da bir arkadaşlık yaşayabiliyorsa , iki erkeğin de başbaşa kahvaltı etmesi o kadar doğal. Hatta yaşadığımız coğrafyada maalesef kadınla erkeğin arkadaş olmasında bir tık daha doğal."
"Haklsın, iki erkeğin arkadaş olması bir erkekle bir kadının arkadaş olmasımdan daha doğal karşılanıyor. Ne kadar sinir bozucu bir durum. Off sanırım feminist damarım kabardı biran benimde."
"Hem bana güvenir misin lütfen? İnsanların içinde seni rahatsız edecek birşey yapmam. En azından ilişkimizi kimseden saklamadığımız o günedek idare edebilirim. Tabii o gün geldiğinde elinden tutup, aşkımı sokaklara haykıracağım haberin olsun."
"Ne bileyim, sen öyle tez canlısın ya, o yüzden bazen geriliyorum. Ama alınma buna sonuçta bende seni patronum olman dışında yeni yeni tanıyorum."
"Ha bu arada patronum dedin de, iş meselesi ne olacak, Fıratın yanında devam mı edeceksin?"
"Yani aslında benim bir şikayetim yok. Elbette senin yanında çok rahattım hatta tekrar çalışmaya başlarsam çokta mutlu olurum ama özel hayatımız iş tempomuzu düşermese mi aceba? Sonuçta çok ciddi bir iş yapıyoruz ve maalesef bir araya geldiğimizde kendimizi işlerimize veremeyiz. Hem bu sayede belki birbirimizi de özleriz."
Dediğimde dudaklarını bükmesiyle moralinin bozulduğunu anlamıştım.
"Gün içinde ayrı olacaksak nasıl olacak ki?"
"Sen bana güvenir misin lütfen? Başbaşa kalışlarımızı ben halledeceğim, hadi şimdi oyalanmadan gidelim."
"Tamam sevgilim. Hem seni çok güzel bir yere götüreceğim..şehirden biraz uzakta ama bugün öğleye kadar boşuz nasıl olsa."
_
Altay;
"Napıyorsun burda bir başına?"
"Oyun oynuyordum."
"Oyun tutkun olduğunu bilmiyordum."
"Normal değil mi, beni tanımıyorsun. Gerçi ben de seni tanımıyorum. İzin de vermiyorsun zaten."
"Sen bana tavırlı mısın?"
"Değilim."
"Anladım, tavırlısın. Geçen seni öptü-"
"Değilim, sıkıntı yok."
"İyi o zaman maç yapalım mı?"
"Ben oynadım, istersen sen kendin oyna."
"O zaman sinema salonunda birşeyler izleyelim. Hem sen spor salonu da var demiştin istersen oraya inip çalışadabiliriz."
"Benim çıkmam gerek."
Dediğinde, önüne geçip durdurmuştum.
"Böyle küs mü olacağız aynı evin içinde? Tamam yaptığım yakıştırma hoş olmayabilirdi ama neden bana yardım ettiğine anlam vermeye çalıştım sadece. Bak affetmezsen evden kaçarım haberin olsun."
"Sen birde beni tehdit mi ediyorsun?"
"Tamam kaçmam belki ama benimle ilgili önemli bir detayı kaçırırsın haberin olsun. Sana söylemeye karar verdiğim birşey vardı?"
"Ne ki?"
"Ama ben daha barıştığımızı duymadım ki, duyayım öyle anlatacağım."
"Tamam barıştık."
"Öyle kuru kuruya olmaz ama."
"Barışmanın kurusu mu olurmuş barıştık işte."
"Barış yemeği yapacağım akşama. Yerken, bu esnada ben de sana biraz kendimden bahsederim. Ama sen de edeceksin haberin olsun."
"İyi peki anlaştık."
"Hayırlı işler o zaman..
Ha pardon hayırlı soygunlar diyecektim dilim sürüçtü."Diye gülümseyerek yanağına bir öpücük kondurmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JIGOLO | BXB
General Fiction[TAMAMLANDI] Hayatını jigololuk yaparak kazanmaya çalışan Ertan ve oto tamirhane ustası İzzet'in hikayesi. Başlangıç: 27.08.2022 Bitiş: 05.11.2022