47 × Cesaret

1.8K 94 61
                                    

Feyyaz;

"Kalkalım mı artık?"

"Tamam sevgilim ben hesabı ödeyip, Hasan amcaya da bir görünüp  geliyorum."

"Dur o zaman ben de geleyim, teşekkür ederiz."

Hasan amcaya teşekkür ettikten sonra şirkete doğru yola çıkmıştık. Şirkete vardığımızda Peyami toplantı odasına, bense çalışmak için Fırat beyin yanına geçmiştim.

"Doğum günü çocuğumuz sonunda teşlif edebilmiş."

"Kusura bakmayın Fırat bey biraz geçiktim işlerim vardı."

"Hiç sorun değil takılıyorum hem ben zaten."

"Bu arada dün için çok teşekkür ederim. Benim için toplandınız.."

"Bana değil patrona teşekkür etmen lazım. Sana değer veriyor belli."

"............"

"Gördüğüm kadarıyla iyi anlaşıyorsunuz. Ama anlam veremediğim yanından neden ayrıldığın.."

"Ben-
Yani benim bazı sebeplerim vardı?"

"Anladım. Anlatmak istediğin zaman anlatırsın veya hiç anlatmasanda sorun değil. Gözlerin anlatıyor zaten.."

O kadar belli ediyor muydum,
Anlamış mıydı onu sevdiğimi..?

"Nasıl yani , ne anlatıyor ki gözlerim?"

"Biraz aşk..
Biraz korku, endişe."

"..........."

"Bana güvenebilirsin Feyyaz. Hoş bunu anlamış olman gerekir geçirdiğimiz zaman zarfından dolayı ama yine de için rahat olsun benden sır çıkmaz."

"Şey-
Ben o kadar belli ediyor muyum? Yani sizin anladığınız gibi ya başkaları da anladıysa??"

"Hmm. Ben bu açıdan düşünmemiştim tabii. Ama bilseler bile bunun senin için tehlike arz edeceğini sanmıyorum. Belli ki henüz kendini hazır hissetmiyorsun ama gerilmene gerek yok. Peyami beyden çekindikleri için onun özel hayatıyla ilgili birşeyi konuşacak değiller. Ha ben olsam mesela seve seve konuşurlar..
Fırat bey asistanını ağlatarak kovdu, Fırat bey öyle, Fırat bey şöyle, Fırat bey geçimsiz falan."

"Peki gerçekten kovdunuz mu? Yani Meltem hanım öyle demiştide bana. Ama benden duyduğunuzu bilmesin lütfen..
İş yerinde huzursuzluk isteyeceğim birşey değil. Böyle laf taşıyan biri de değilim ama siz benim patronumsunuz o yüzden sizinle ilgili bir konuyu bilmeniz gerek diye düşünüyorum."

"Merak etme ben zaten o dedikoduyu çıkaranın Meltem olduğunu biliyorum. Ama uğraşmıyorum..
Öncelikle her şeye rağmen o bir kadın ve onunla uğraşıp onu ekmeğinden etmek bana yakışan birşey olmaz. Gerçi erkek olsa da tutumum aynı olurdu.. Hem ben öyle kaos insanı da değilim o yüzden onu görmezden gelmek daha çok işime geliyor. İş zaten stresli. Sürekli toplantılar , bir sürü ilgilenmemiz gereken dosyalar, mailler..Yani iş yerinde ki her hangi bir entrikaya ayıracak vaktim yok. Yoksa hakkından gelmesini bilirdim."

"............."

"Kovma meselesine gelince, kadın bana ilan-ı aşk etti. Gerçi ilan-ı aşk etse belki konuyu kapatır işine son vermezdim çünkü işlerimi çok iyi yürütüyordu hakkını yiyemem. Ama kadın resmen aramızda bir etkileşim olmamasına rağmen fütursuzca öptü beni. Tamam belki rahatsız olmamda kadınlara karşı bir ilgim olmamasının payı olmuş olabilir ama hemcinsim olmuş olsa yine tepkim aynı olurdu. Aşk dışarıda yaşanır, iş yeri iş içindir. Ben bu kurala çok dikkat ederim."

"Bir dakika siz-
Yani siz de mi eşcinselsiniz?"

"Öyle."

"Şuan sevindim desem gülmezsiniz değil mi bana?"

"Gülmem merak etme. İnsan kendi içinde yaşayınca maalesef hele birde çevre faktöründen çekiniyorsa kimseye anlatamıyor. Etrafında eşcinsel bireyler varsa bile anlatamadığı için bilemiyor..
Maalesef yıllardır hala aşamadığımız bir konu ama ben inanıyorum..
Bir gün.."

"Şirkette biliniyor mu o zaman?"

"Bilmem. Meltem ötmediyse bilinmiyordur ama bilinmesi benim için birşey ifade etmiyor zaten. İnsanların ne düşündüğü pek umrumda değil. Çünkü insanlar hep düşünür..
Heteroseksüel olsan bile bir kulp bulunur mutlaka sana. Yani çevre hep birşeyleri konuşmaz mı zaten? Bir erkek bir kadın evlenir eleştirilir, boşanır yine eleştirilir, çocuk yapmak istemeseler kesin bir sorun var denilir, kız olsa neden erkekte yapmıyorsunuz derler..yani çevre derde der. Sanki çevre çok normalde eşcinselliğimize tepki vereceklermiş gibi abartan birazda biziz. Tabii bu öyle söylendiği kadar kolay olmuyor bunun da farkındayım ama, en azından karşımıza çıkan insanla dolu dolu yaşamamız gerek. Korkmadan, çevreden uzak bile olsa onları düşünmeden, diken üstünde olmadan. Çünkü kendimizi, kimliğimizi çevreye kapatarak tüm duygularımızı içimizde hapsediyoruz zaten. En azından yaşanmasına fırsat varsa yaşamalıyız!"

"Çok konuştum değil mi?"

"Hayır, hayır asla! Öyle güzel konuştunuz ki içim umut doldu, cesaret doldu resmen. Şuan şu kapıdan çıkıp ben Peyamiye aşığım diye bağırabilirim ama kendimi tutuyorum, sonra pişman olmayayım diye."

Dediğimde kahkaha atmıştı Fırat bey. Onunla konuşmak gerçekten çok iyi gelmişti bana. İlk kez iş dışında, patron asistan ilişkisi dışında bir ilişkimiz olmuştu, arkadaşca..!

"Tüm şirkete duyurman şimdilik pek mantıklı olamayabilir ama şu dosyaları patrona götürünce belki onu sevdiğini bir kez daha yüzüne söylersin."

Peyaminin imza atması gereken dosyaları da alarak odasına gitmiştim. Odaya girdiğimde yüzü cama dönük telefonla konuşmaktaydı, hatta geldiğimi farketmemişti bile.
Elimde ki dosyaları masanın üzerine bıraktıktan sonra belinden kavradığım gibi, arkasına yerleştirmiştim bedenimi.

"Tamam Reha bey, şirkete geldiğinizde yüz yüze detaylı bir şekilde konuşuruz tekrar."

Telefonu kapatıp cebine koyduğu gibi belimde olan ellerimin üzerine yerleştirmişti ellerini.

"Sevgilim bana sürpriz mi yapmış?"

"Sevgilin seni deli gibi özlemiş."

Diyerek kasığımı kalçalarına daha çok bastırdığımda yavaştan sertleşmeye başlamıştım bile.

"Seni seviyorum.."

"Aşka mı geldin sen?"

"Aşka, cesarete sonra da sana."

"Birşey olmuş , ne olmuş?"

Diyerek yüzünü bana dönmek istediğinde ani bir hamlem ile yüzünü tekrar camla buluşturmuş ve arkadan boynuna , dudaklarına öpüşler kondurmaya başlamıştım bile.

"Kapı kitli mi biri gelmesin de."

"Kilitledim merak etme."

Boynuna kondurduğum öpücükler kıskca inlemesine neden olurken , tamamen erekte olmuş aletimi daha çok sürtüyordum..
Bir yandan sürtünürken, diğer yandan pantolonunun kemerini ve düğmesini çözerek bir çırpıda çıkarıvermiştim.

Yapacağım hamleleri sabırla beklerken kendini bana teslim etmişti. Bununla ilgili videolar izlemiş, hatta makaleler okumuş kendimi hazırlamıştım ancak işi pratiğe dökmek beni de heyecanlandırıyordu..

Ama ani bir cesaretle sikmişim heyecanını diyerek boxer'ını da indirerek elimle iki yana doğru ayırdığım kalçasına doğru yönelmiştim. Peyaminin de hafif domalmasıyla yüzümü içine gömmüş ve dil darbelerimi içine yerleştirmeye başlamıştım bile.

Damağımda, ruhumda, zihnimde ve tüm hücrelerimde bıraktığı eşsiz duygular beni esir alırken Peyaminin hafif inleme sesleri daha fazlasını yapma isteği uyandırıyordu içimde..

Tatlı noktasına yaptığım dil darbeleric ile inlemeleri daha da çoğalırken , bir süre sonra yalamayı bırakım dilimle içine girip çıkmaya başlamıştım.

Ayağa kalktığmda, orta parmağımı ağzına götürmüş ve ne istediğimi anladığında zevkle emmişti.

Islaklığından emin olduğum parmağımı deliğiyle buluşturduğumda içine girebilmem çok uzun sürmemişti..

Sırasıyla diğer iki parmağımı da içine sokuşumda gözleri zevkle büyümüş ve kontrol edemediği ani inleyişi tüm odayı sarmıştı.

JIGOLO | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin