Sabah gözlerimi alet edavat sesleriyle açmıştım.
Lanet olsun!
Yataktan hızlıca kalkarak odadan çıkmıştım.
Gelişimi farkettiğinde yaptığı şeyi durdurdu.
"Günaydın! Ben kahvaltımı yaptım,
çay hala sıcak. Şu poşetde kahvaltılık birşeyler var sen de biran önce yapta işe başlayalım. Bugün çok yoğunum yardımın gerek.""Sormayacak mısın?"
"Neyi?"
"Neden içerde uyuduğumu.."
Demiştim elimi enseme götürerek."Hayır."
"Peki, hadi başlayalım o zaman." Diyerek yanına geçip yardımcı olmuştum. İşimiz akşam geç saate kadar devam etmişti ama sonunda bitirebilmiştik.
Dükkanın dışında ki taburelerde beraber oturup, sigaramdan bir nefes alırken konuşmaya başladım.
"Bu işi nerden öğrendin?"
"Nasıl?"
"Arabaları diyorum, tamir etmeyi nerden öğrendin."
"Baba mesleği, ondan miras kaldı."
"Anladım."
"Sen okuyordun demi?"
"Okumak denirse..
Sürünüyorum desek daha doğru olur.""Ne olmak istiyorsun? Yani okulu bitirdiğinde ne olacaksın?"
"Bitirebilirsem veteriner olacağım. Tabii nasıl olur bilmiyorum belkide olamam, bir iş kuramam kendime ama bitirebilmeyi çok istiyorum. Benim için önemli."
"Birşey daha sorabilir miyim?"
"Hayır soramazsın."
Demiştim ama yine de soracağını biliyordum."Hiç arayanın yok.
Yani burdayken çalışıyorken arayan soran olmuyor. Telefonunun çaldığını görmedim hiç.""Evet kimsesizim.
Bir sokak faresi gibi..""Niye öyle diyorsun kendine?"
"Öyle diyorum çünkü öyle. Hem fare Ertan derler bana. Arkadaşlarım taktı bu lakabı. Tabii arkadaş dediklerimde öyle normal sıradan kişiler değil, yanlış anlaşılmasın. En az benim kadar manyak olur kendileri."
"Hm, korkmalı mıyım?"
"Bilmem ben olsam korkardım. Ne idüğü belirsiz birini sırf arkadaşım istedi diye işe alırken iki kere düşünürdüm."
"Peyami abi kötü biri değil. Tamam hayat standartları değişti, başka semtte başka bir hayat yaşıyor ama bu mahalleden çıktı. Bizleri de hiç unutmadı, zamanı oldukça gelir, gider, yardıma ihtiyacı olanlara elinden geldiğince yardım eder. Yani özetle onun önerdiği biri de kötü biri olmaz."
Vay puşt Peyami vay..
"Neyse sen yine de kendini kollarsan iyi edersin. Bana ve çevreme güven olmaz."
Diyerek sigaramdan son bir nefes daha alarak içeri geçmiştim.""Ben çıkıyorum, öğlen Feridenin getirdiği yemekler öylece kalıyor orda. Acıkırsan ısıtır yersin. Uyurken ışıkları kapatmayı da unutma."
Diyerek anahtarlarını ve ceketini alıp çıkmıştı dükkandan. Bense karnımı doyurduktan sonra ışıkları kapatıp uyumuştum.
***
İzzet'den;
Evet doğru adımlarken aklımda ki tek kişi Ertandı..
Peyami abinin tek lafı ile işe almıştım ama hiç tanımıyordum. Kimdi, neciydi? Ona gerçekten güvenebilir miydim? Bazen iyi bir insan diyordum ama bazen öyle şeyler yapıyordu ve söylüyordu ki karşımda insanlıktan nasibini almamış duygusuz bir robot var gibi duruyordu. İyi biri miydi kötü biri mi? Kafamı epeyce karıştırıyordu.
Evimizin önüne gelip durduğumda, derin bir nefes vererek içeriye girmiştim. Ayaklarım her ne kadar geri geri gitse bile yapacak bir şeyim yoktu. Seçimlerimi yaşamak zorundaydım.Anahtarı kapının deliğine sokarak kapıyı açmış ve içeri girip odama doğru yönelmiştim.
Odaya girdiğimde gece lambasının yanışıyla Ferideyle göz göze gelmiştik."Uyumadın mı sen?"
"Seni bekledim, gelsene." Dediğinde yatağın ucuna oturmuştum sırtım dönük bir şekilde. Arkama sokulup ellerini omuzlarıma atarak masaj yaptığında kıpırdamak istesem de gelen rahatlama hissiyle buna ne kadar ihtiyacım olduğunu anlamıştım.
"Günün nasıl geçti?"
"Öyle, her zaman ki şeyler."
"Yeni çırağından memnun musun?"
"Bilmem memnunum şimdilik. Öyle pek fazla konuşkan biri değil."
"Anladım,
Peyami abi bulmuş demiştin değil mi?"Dediğinde bıkkın bir nefes vererek yüzümü Ferideye dönmüştüm.
"Ne öğrenmeye çalışıyorsun, anlamadım."
"Hiçbir şey. Muhabbet olsun diye sadece."
"Evet öyle, Peyami abim önerdi, işe ihtiyacı var dedi. Benim de elemana ihtiyacım vardı biliyorsun."
"Peki Feyyaz geldiğinde ne olacak? Çocuk babası vefat ettiği için köyüne gitti. Elbet dönecek."
"Bakacağım bir çaresine, uyuyalım."
"Peki aşkım."
Sabah olduğunda yine kahvaltımı yapmadan çıkmıştım evden. Dükkana gitmeden önce bakkaldan birşeyler alarak yola devam etmiştim. Kaç gündür kahvaltıyı dükkanda yapıyor olmak bana da iyi geliyordu.
Dükkana vardığımda, Ertanın kucağında ki kediyle ilgilenişini gördüğümde sessizce kapıdan seyretmiştim.
"Yaralarını sardık..
Ama birkaç gün seni burda misafir etmemiz gerek. Öyle tam iyileşmeden çıkmayacaksın sokaklara."
Dedikten sonra bir öpücük bırakak odaya geçip yatağın üzerine bırakmıştı kediyi.Hayvanları seviyordu ve buda içinde merhamet hissinin var olduğuna işaretti.
Ertan'dan;
"Geldin mi? Günaydın.."
"Günaydın." Dedi hafif bir tebessüm ile.
"Çayı demledim, ustam."
"............."
"Neden öyle bakıyorsun? Bu işin raconu bu değil mi? Ustam de dedin, bende diyorum işte."
"Aferin. Gözüme giriyorsun."
"Yaa bende senin gözüne nasıl girebilirim diye çırpınıyordum biliyor musun?"
Diyerek alaycı bir şekilde gülmüştüm.
"Bu arada şu içerde ki arkadaş bir süre bizimle beraber takılacak."
"Nesi var?"
"Patisi yaralanmış, üzerine basamıyor şimdilik. Bir süre burda kalırsa kendine gelir. Senin için sıkıntı olmaz umarım, gerçi pek sikimde olmaz sorun olması da. Sonuçta o bir can ve şuan ilgiye ihtiyacı var."
"Birincisi, o ağzını bir topla artık.
İkincisi, yaralı bir hayvanı sokağa atacak kadar merhametsiz biri değilim. İsterse bir ömür kalabilir burada.""Aferin benim merhametli ustama."
Diyerek kulağına fısıldadığımda, kalp atışlarını buradan duyabiliyordum. Yakın temas etkiliyordu onu belli ve burdan bana bol malzeme çıkacak gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JIGOLO | BXB
General Fiction[TAMAMLANDI] Hayatını jigololuk yaparak kazanmaya çalışan Ertan ve oto tamirhane ustası İzzet'in hikayesi. Başlangıç: 27.08.2022 Bitiş: 05.11.2022