06 × Tehlikeli Yakınlaşma.

10.8K 373 69
                                    

İzzet'ten;

Sabah dükkana geldiğimde Ertan'ın ders çalıştığını görmemle bir süre sessizce izlemiştim kapıdan ama kısa sürede yakalanmıştım tabii.

"Sen gizli gizli beni mi izliyorsun ustam?"

"Dersini çalış çırak." Dediğimde önünde ki kitabı ve defterleri hızla toparlamıştı.

"Başlayalım mı?"

"Neye?
Hem sen ders çalışıyordun ne güzel neden ara verdin ki?"

"Neye mi? Bilmem neye istersen..
Mesela seni şu kaputa yatırıp zevkle becerebilirim." Dediğinde olduğum yerde kaskatı kesilmiş, soğuk terler akıtmaya başlamıştım resmen.

Annem hep evimizin koca çınarı derdi bana! Şuan koca çınarının girdiği şekilleri görse söylediklerini tekrar düşünürdü herhalde. Üstelik bu hallerimin sebebinin bir çırak olmuş olması da başka tuhaf bir durumdu..

Kısa sürede çok alışmıştım ona. Sanki hep tanıyormuşum gibi geliyordu.

Kendine gel İzzet kendine gel..
İçinden ona kadar say..
Uyma şu piskopata, uymaaa!

"O pis ağzını asla toplamayacaksın demi?" Dediğimde ellerini göğsünde birleştirmiş kahkaha atıyordu karşımda..

Gülerken kısılan gözleri,
Çok güzeldi..

"Aşk olsun pis falan. Ustama şaka da mı yapmayacağım?"

"Sulu şakalarını kendine sakla."

"Gergin misin sen? Habire boynunu oynatıp duruyorsun zaten. Kulunç mu tuttu?" Diyerek zorla kolumdan çekiştirerek beni oturtmuş, ardından gömleğin üzerinden masaj yapmaya başlamıştı.

"Oh oh, yarasın ustama, yarasın paşama."

"Kes zevzekliği. Ayrıca ben senden masaj istediğimi hatırlamıyorum bırak beni."

Kalbim dört nala koşuyordu..
Neden bu halde olduğuma asla anlam veremesem de biran önce kollarının arasından kurtulmaya çalışıyordum. Geçen Feride evde masaj yaparken neden böyle hissetmemiştim o an neden rahattım ve şuan neden hissettiğim heyecandan kaçıp kurtulmak istiyordum?

Tüm bunların sorgulamasını yapıyordum kafamda..

"Dur şöyle açalım şunun iki düğmesini."

"Dur lan napıyorsun?"
Diyerek hızla ayağa kalkmıştım.

"Aa elim içeri rahat girsin diye gömleğinin düğmelerini çözüyordum, neden kızdın ki."

"Manyak manyak konuşma. Hem senin işin yok mu? Bok götürüyor dükkanı kalkta şuraları bir sula, ardından süpür.

"Sabah yapmıştım."

"Camları sil o zaman."

"Dükkanın camları yok yalnız."

"İyi o zaman gözümden uzak olabilecek herhangi başka bir iş bul. Yada git, geldiğimde yaptığın gibi ders çalış. Böyle saçma sapan işlerle uğraştığın için sınıfı bitiremiyorsun işte."

Dediğimde telefonumun çalması üzerine muhabbetimiz yarım kalmıştı.

"Söyle Hülya sultan."

"Oğlum şu yeni takımlar geldi de. Ahmet efendi bahçenin ortasına bıraktı gitti sağolsun. Acelesi varmış, İzzet kusuruma bakmasın dedi."

"Tamam anne Can yok mu taşısın içeri."

"Okula gidecekti ya bugün işi vardı kütüphanede."

"Ha doğruya. Dur tamam ben gelirim." Diyerek telefonu kapatmıştım. Fakat biraz düşününce, Ertanı yollamanın daha bir fikir olduğuna kanaat getirmiştim. Belki gözümden biraz uzak olursa dikkatim dağılmazdı.

"Saçmalama, asla olmaz."

"Daha birşey söylemedim bile. Ayrıca ne demek asla olmaz? Senin iş beğenmeme veya geri çevirme gibi bir lüksun mu var?"

"Var tabii. Dışarıda ki özel işine gönderiyorsun. İşe de değil ayrıca, köleliğe."

"Drama bağlamasan? Merak etme parasıyla yaptıracağız."

"Tabii ki parasıyla yaptıracaktın. Birde bedava yaptırsaydın."

"Şu yeter mi?" Dedim cebimden yüz elli tl çıkartıp."

"Şunu da alayım ben."
Diyerek cebimden çıkardığım paranın arasından bir ellilik daha çekiştirerek cebine koymuş ve evimizin yolunu tutmuştu.

***

Sabah olduğunda üzerimde ki kırgınlık ve hafif baş ağrısıyla uyanmıştım. Annemler durumu farkettiklerinde bugün evde dinlenmemi söylemişlerdi.

Telefonumu, gelen bildirim sesiyle komidinin üzerinden elime almıştım.

Çırak: Günaydın

Ustam: Günaydın

Çırak: Ne yapıyorsun?
Saat kaç oldu..
Gelmeyince merak ettim.

Ustam: Uzanıyorum, sen ne yapıyorsun 😁

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ustam: Uzanıyorum, sen ne yapıyorsun 😁

Çırak: Kafayı mı yedin?
Napıyorsun sorusunun sende ki karşılığı çıplak fotoğraf mı?

Ustam: E napıyorsun diye sordun, ben de şuan ki halimi gönderdim işte. Birşey yapmıyorum, uzanıyorum öyle.

Çırak: Niye? Gelmen gereken bir işin yok mu?

Ustam: Var, ama bugün biraz halsizim. Annemle Feride gelmeme izin vermediler.

Çırak: Anladım. Ama bana kalsa birşeyin yok, domuz gibi duruyorsun.

Ustam: Ne kadar ayıp, insan bir geçmiş olsun der.

Çırak: Ben kendimi o katagoriye ait bulmadığım için geçmiş olsun deme gereği de duymuyorum. Neyse, canıma minnet ben de bugün keyfime bakarım.

Ustam: Tamam, görüşürüz kendine dikkat et.

Görüldü✓✓

Akşama kadar biraz dinlenerek kendime gelmiştim. Kırgınlığım daha fazla ilerlemeden kendimi toparlamış ve önce kahveye, ardından dükkana geçmiştim.
Niye buradaydım, işim olmamasına rağmen neden gelmiştim bir fikrim yoktu.

Dükkana vardığımda kapı açık, ışıklarda aynı şekilde açıktı. İçeriye girdiğimde Ertan uyuyordu. Yanında ders kitapları ve defterler vardı. Muhtemelen ders çalışırken uyuyakalmıştı.

"Ertan..
Şş duyuyor musun beni?

Lanet olsun yanıyordu...

"Aç gözünü..
Duyuyor musun beni?" Dediğimde birşeyler sayıklıyordu fakat hiçbir şey anlaşılmıyordu.

"Bekle, bekle arabayı hazırlayacağım."
Diyerek içerde ki arabayı çalıştırıp yanına geri dönmüştüm.

"Bak şimdi bize gidiyoruz. İyi olacaksın.."

Benim yüzümden..
Kırgınlığım'ı ona da bulaştırmıştım. Zaten doğru dürüst beslenmiyor, sürekli öğün atlıyordu, olacağı buydu..

"Beni duyuyor musun?"

"G-Gitme.." Diyerek yerinden doğrulmasını sağladığım an, dudaklarını dudaklarıma mühürlercesine bastırmıştı..

Uğradığım durum karşısında bedenim kaskatı kesilirken ne tepki vereceğimi bilememiştim o an.

JIGOLO | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin