Karasawa'nın bakış açısı
Tatilden sonra, okulun ilk günüydü. Kijima yanmıştı.
"Naber, Kijima..."
"Şey, sadece bir yazlık evde küçük bir yarı zamanlı işte çalıştım! Bu iş sağolsun, çok para kazandım ve çok fazla kıza mesaj atabilirim artık~"
Bana telefonunu gösterip hava atmayı çalışıyordu. Herhalde imreneceğimi falan sanıyordu. Ama ben sınav öğrencisiydim, bu nedenle imrenecek vaktim yoktu.
Telefonda gösterdiği kızların hepsi çok tatlı olsa da, kesinlikle imrenmemiştim...
Kijima benle yan sınıflardan, onunla beraber yazlık evde çalışmış iki erkek öğrenciyi tanıştırdı.
Bu üçlü, kısa saçları ve yanık tenleriyle o kadar birbirlerine benziyordu ki ilk bakışta onları ayırt etmek zordu.
Neşeli ve yaşam dolu insanlardı ve Kijima'nın arkadaşı olmaya uygunlardı ve bizi yarı zamanlı işleri ile ilgili komik hikayelerle eğlendirmişlerdi.
Onlar sağolsun, karın kaslarım çalışmış ve daha açılış seramonisi başlamadan çok önce yorulmuştu.
"Hepimiz mezuniyetten sonra iş bulmayı amaçlıyoruz, bu nedenle Karasawa ile de arkadaş olun, tamam mı?"
"Tabii ki."
"O zaman, yaz tatili ödevini alabilir miyiz?"
"Öyleyse sizle arkadaş olmayayım."
Bu aşırı kendine güvenen üçlü tarafından yalvarılırken buldum kendimi ve en sonunda onlara ödevimi gösterdim.
Dönemin çoğunun sınava gireceğini düşünerek ödevi olabilecek en az miktarda vermişlerdi ama yine de, Kijima beklendiği gibi bunu bile yapmamıştı.
İki yanık tenli oğlan yandaki sınıflarına döndü, Kijima da yerine oturdu.
Yaz tatili boyunca bir süredir bir şeyi düşünmekten kaçınmıştım ama şimdi aklıma yeniden gelmişti.
Kijima benim tanımadığım arkadaşları ile iyi anlaşınca hiçbir şey hissetmiyordum.
Onlar da baya fiziksel temas kuruyordu, birbirlerinin omuzlarına kollarını atmak veya şakacı bir şekilde sırtlarını sıvazlamak gibi.
Bunun eğlenceli ve komik olduğunu düşünmüştüm ama Kijima'yı kaybedebileceğim aklımdan bile geçmemişti.
Yaz tatilindeki o bir haftalık çalışma zamanında, Nishikawa her zaman Amami'ye yakın davranmıştı. Sıradan bir şeymiş gibi kol kola girip birbirlerine yaslanmışlardı falan.
Sadece bu görüntüyü hatırlamak bile kalbimdeki kanın kaynamasına neden oluyordu. Amami bir alfa o da bir omega olduğu için mi böyle hissediyordum?
Ama onlar birbirlerinin "kaderlerindeki insan"lardı. Bu durumda, ben onların yoluna çıkıyordum. Bu gerçek göğsümü ağrıttı ve tüm vücudumu gerdi.
(Ben Amami'nin arkadaşıyım, daha ileri gitmeye hakkım yoktu...)
Böyle net bir şeyden incinmiş hissetmek salakçaydı. Sahipleniciliğim bile bu noktadan sonra mide bulandırıcı bir hal almıştı.
Bana her zaman kibar olan Amami'ye sahipmiş gibi hissetmek ve ona bir omeganın sevgisine yakın bir sevgi beslemek...
Bu gerçekten kızışmaları esnasında dikkatlerini dağıtmak için çaresizce alfaların dikkatini çekmeye çalışan omegalardan farksızdı.
Bu herhalde içimdeki benim kendimle sadeve Nishikawa'nın davranışına tipik bir omega olarak imrendiğimi söyleyerek alay edişiydi.
(Benim gibi birinin Amami'nin arkadaşı gibi davranma ihtimali yok...ama...)
Amami'nin ders başlamadan hemen önce sınıfa girdiğini gördüm. Bakışlarının bana yöneldiğini hissettim ama karşılık vermedim. Ödev çıktısına bakıyormuş gibi davrandım. Yüz ifademi kontrol edebileceğimi zannetmiyordum.
Bugün serbest bırakılmadan önce sadece açılış seramonisi, ödev teslimi ve sınıf hocamızın birkaç bir şey söylemesi olmuştu.
Açılış seramonisini bir şekilde haftaya cumaya erteleseler güzel olacağını düşünmeden edemesem de böyle bir ihtimal yoktu.
Kijima çabucak diğer sınıfa arkadaşlarıyla takılmaya gitmişti herhalde. Sınıfa bakınınca Amami'yi hiçbir yerde görememiştim.
Küçük bir rahatlama nefesi verdim ve gitmeye hazırlandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Spicy Omega
Fanfiction"Baharatlı omega." Tek Türkçe çevirisidir. Bölümler İngilizce çevirinin de ötesindedir. Açıklama: 'Feromonlarım belli ki baharat gibi kokuyor' Karasawa, bir omega, sakin bir lise hayatının tadını arkadaşları Kijima, bir beta, ve Amami, bir alfa, il...