8 (ikinci kısım)

121 10 0
                                    

Aslında, ben de direk eve gitmek istemiştim ama emekli olmuş olduğum bahçecilik kulübünün depo barakasında kendi araç gereçlerimi unuttuğumu fark ettim bu yüzden onları oradan almayı planladım.

Hocaların öğrencileri eve yollamaya çalışan seslerini uzaktan duyarken okul binasının arkasına, seraya yakın olan barakaya yöneldim.

"Burada, burada."

Dikkat çekici kırmızı küreği baraka kapısının hemen yanında görüp rahatladım.

Bu her yerde bulabileceğim bir şeydi aslında ama her niyeyse evde toprakla uğraşırken bu küreği aklımdan çıkaramamıştım bu nedenle unutmadan gidip almaya karar vermiştim.

Toprakla kaplı küreği yanımda getirdiğim plastik torbaya sarıp çantama koydum.

Ayağa kalkıp barakanın kapısını kapatmaya çalıştığımda kalbimin doğal olmayan bir şekilde atmaya başladığını fark ettim.

Görüşüm bir anda bulanıklaştı ve yere basan ayaklarım dengesizleşti. Nabzım acı verici bir şekilde atmaya başladı ve kendimi çaresizce yere, dizlerimin üzerine, çökerken buldum.

(Kızışma geçiriyorum... Ama ilk kez bu kadar yoğun bir şekilde.)

Nefes alış verişim ağırlaşmaya başladı. İçgüdüsel olarak boynumdaki yakayı kavradım.

Genelde kızışmam üç ayda bir gelirdi ama geçen ay gelmemişti. Hatta sırf sorun olmadığından emin olmak için doktora bile gitmiştim.

Doktor da gecikmesinin nadir bir şey olduğunu söyleyip ilk defa olmuşsa bekleyip gözlemlemeyi önermişti.

Normal bir kızışma olsaydı, hafif bir baş dönmesi, nefes nefese kalma ve bilişsel yetilerde küçük bir azalma ile yırtmam gerekirdi.

Bu belirtileri de ilaçla engelleyebilirdim bile. Ancak, şu anda...

(Bu kötü olabilir.)

Feramonlarım zayıftı ve kendine has bir kokuya sahipti bu sayede şimdiye dek beta gibi davranmakta herhangi bir sıkıntı yaşamamıştım.

Ama bu şiddetli kızışma belirtilerine güçlü feramon salgılanması da eşlik edecek olursa...

O zaman beni daha önce asla fark etmemiş alfaların dikkatini çekme ihtimalim olabilirdi.

Titreyen parmaklarla çantamın iç cebinde tuttuğum bastırıcı ilacı çıkardım. Ben onu çıkarmaya çalışırken elimden kaydı ve yere düştü.

Derin bir nefes alıp sakin olmaya çalışırken bir hap daha aldım ve dilimin altına koydum.

Eğer ki ilaç etki edene dek okul binasının arkasındaki bu kapalı alanda kalırsam bu krize başkaları fark etmeden katlanabilir ve atlatabilirdim.

Nefeslerimin kontrolünü geri kazanmaya çalışırken barakanın kapısına dayandım ve oturdum.

Ve özellikle böyle zamanlarda, en son bulmasını istediğin insan gelir seni bulurdu

"Karasawa? Ne old-"

Önümdeki puslu, bulanık görüntüde birisi duruyordu.

Tanıdık bir ses.

"K-Kijima..."

Bana doğru koşan Kijima, beni anında yerden kaldırdı. Bedenimin ne kadar zayıf hissettirdiğine şaşırmıştım, sandığımdan çok daha az gücüm vardı.

Sadece sırtımdaki dokunuş, bu basit temas, tanıdık olmayan bir hissin birdenbire artmasına neden olmuştu. Buna dayanmak için dudağımu ısırdım.

"Sikeyim, beta olsam bile etkilenebilirim... Karasawa, kızışıyorsun, değil mi?"

Kijima'nın dediklerinin sadece yarısını anlayabildiğimi hissediyordum. Söylenen sözcükler sağdan sola akıyormuş gibiydi ve ben anlamlarını algılayamıyordum.

Yine de içimde korkunç bir şey söylediğine dair bir his vardı, ben de bunun üzerine çaresizce başımı salladım.

Daha fazla Kijima'ya sıkıntı çıkarmak istemiyordum. Bu yapmak istediğim en son şeydi.

"Eee sen de, niye inatçı davranıyorsun! Bastırıcı içtin, değil mi? Seni revire götüreceğim."

Kolumu çekti ve vücudumu omzuna dayayarak bana destek oldu. Dizlerim zayıf olduğu ve titrediği için, en sonunda kendimi sürüklenirken buldum.

"Kijima, özür dilerim..."

"Önemli değil. Göründüğümden daha kaslıyımdır. Ama şimdi mesele bu değil. Sen kendine bak."

Ona yük olmamak için direndim ama tutuşunu sıkılaştırınca bana yapacak başka bir şey bırakmamıştı. İrademi topladım ve bacaklarıma biraz güç verdim.

Neredeyse okul binasının içindeydik. Okulda daha az insan olduğunu düşünüyordum yani sorun olmamalıydı, ama ya hala ortalarda birileri varsa...

Dışarı çıkabilmek için ayakkabılarımı giymiştim yani şimdi de içeri girebilmek için onları çıkarmam lazımdı. Bir de, çantamı barakanın önünde bırakmıştım.

Düşüncelerim dağınıklaşmaya başladığından sadece böyle önemsiz şeylere akıl yorabilir hale gelmiştim.

"Özür dilerim..."

Gözlerimi kapatmamış olsam da görüşüm tamamen karardı.

Kijima'nın sesini hayal meyal uzaklardan bir yerden duyar gibiydim ama o bile kayboldu.

Queenz182: İşler karışıyor :"D

Spicy OmegaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin