Liseden mezun olup üniversiteye girene dek olan kısa aralığı geçirmekteydik.
Ortak sınıf gezisi denen acıklı bir etkinliğe katılmama ve etkinliğin üç gün iki gecelik uzun süresine rağmen bir kız arkadaş bulamamıştım.
Onun yerine hiç de popüler olmayan erkeklerle arkadaşlığımı derinleştirip geri dönmüştüm.
(Queenz182: Biri şu Kijima'ya sevgili bulsun yeteer)
Erkeklerin ağlamaması gerektiği söylenerek büyütülmüştüm ama bence bu sonuca ağlanabilirdi yani.
Resmen yarama tuz basarcasına bir de sonunda bir araya gelmiş aşık çiftimiz Amami ve Karasawa'nın taşınmalarına yardım ediyorum.
Yani, Amami bir yana, Karasawa'nın bir suçu yoktu. Zaten onlara yardım etmek kendi fikrimdi.
Fırsat oldukça babamın arabasında sürüş pratiği yapsam da, arabada arkadaşımın eşyalarıyla halka açık yollarda araba kullanmak, daha adamı geren türden bir şey olduğundan daha iyi bir pratik olduğunu düşünmüştüm açıkçası.
Bu yüzden onlara yardım etmeyi teklif etmiştim.
Neyse ki çok fazla eşya yoktu, tam da normal bir arabaya tam sığacak kadardı.
Üstelik, Amami ile Karasawa'nın babası arasındaki pembe dizi benzeri etkileşime tanık olmak da eğlenceli ve ilginçti.
Son derece kurnaz bir alfa olan ve çeşitli stratejiler deneyip duran Amami, anne babası ile alakalı konularda kişiliği yokmuş gibi davranıyordu resmen.
Ve şimdi eve yeni gelmiş olan Karasawa'nın yüz ifadesi biraz sıkıntılı duruyordu.
Daha doğrusu, şok içindeydi.
"...!"
"Özür dilerim, Shinya. Taşınmamız biraz ani geliştiği için sadece bu odayı tutabildim."
"..."
"Gerçekten özür dilerim. Temizliği ben hallederim yani senin endişelenmen gereken bir şey yok. Hatta istersen temizlikçi de tutabilirim."
"K-kimseyi tutmaya gerek yok!"
Daha öncesinden aşk yuvalarına, pardon, üniversite hayatlarını beraber geçirecekleri eve adımımı atmıştım.
Amami'ye defalarca kez bu odanın sorun olup olmayacağını sormuştum.
Amami de gayet kayıtsız bir şekilde, "Bu ev küçük sayılır aslında." demişti.
Ama Karasawa eve girip "Bu da ne be!" diye bağırana dek durumun ciddiyetini anlayamamış gibiydi.
Tabii ki kimse bir öğrenci evinin en üst katta ve 110 metrekare olmasını beklemezdi. Bu normal bir şey değildi.
"Oha... 2LDK apartmanı olduğunu biliyordum ama yine de... bu kadar inanılmaz bir genişlikte olmasını beklemezdim..."
(Queenz182: Japon kültüründe, 2LDK genellikle bir çiftin veya küçük bir ailenin yaşadığı geniş bir daire türüdür.)
"Hey, Shinya,"
Bu pahalı görünen mobilyalar da ne? Şaka mı bu?
Televizyon çok büyük, hoparlörü bile var!
Pencerenin manzarası müthiş... Düşsem kesin ölürüm."
"Shinya..."
"Oha, bir robot süpürge! Üstelik pahalı olanlarından! Hep buna sahip olmak istemiştim!"
İlk seferki öfkesi kaybolmuş gibi olan Karasawa şu anda sanki son model mobilya ve araç gereç sergisindeymiş gibi heyecanlı heyecanlı bakıyordu.
Muhtemelen Karasawa'nın az önceki öfkesi nedeniyle kelime edemez duruma gelmiş olan Amami şimdi de adamın ruh halinin değişimine ayak uyduramadığından endişe içinde gibiydi.
Öylece duran Amami'yi dirseğimle dürttüm ve ona sessizce tavsiye verdim.
"Eee, Shinya. Bu oda bizim bu nedenle kira ödemene gerek yok.'"
"Gerçekten mi?! Böyle geniş bir evin kirasının ne kadar tutacağını düşünüp gerilmiştim ya...
Ama yine de bu doğru bir şey gibi gelmiyor bana o yüzden aidat ve faturalar konusunda bir şeyler yapabilirim."
Tavsiyem üzere Karasawa ile konuşmuş olan Amami, Karasawa'nın yumuşamış tavrı nedeniyle rahatlamıştı.
Genel bir para anlayışına sahip olan Karasawa için kira maliyeti her şeyden önemliydi.
Eğer ki bu endişesini yok edebilirsek diğer meseleler kendiliğinden çözülürdü.
Gerçekten, bu evin aslında Amami'ye ait olduğunu söylememek daha iyi olmuştu.
Geniş oturma odasına bağlanan iki ardışık odadan geride kalanı Karasawa'nınki gibiydi.
Karasawa evinden mobilya falan getirmemişti bu yüzden odası hala boştu ve Amami zamanla (kendi parasıyla tabii) odayı döşemeyi planlıyordu.
Yavaşça arabadan gelen kutuların içindekilere zarar görmediklerinden emin olmak adına bakan Karasawa'nın yanına gittim.
"Karasawa, şimdi diğer odaya bir bakalım."
"Hah?"
"Derin bir nefes alman lazım."
"Ha, neden? Vahşi bir hayvan filan mı var orada?"
Benim gizemli ama anlamlı sözlerim yüzünden tırsan Karasawa'yı kolundan tutup diğer odaya yönlendirdim.
Ona bu odayı gösterdiğim için olay çıkacak gibi hissediyordum ama bunu ona anlatamazdım, görmesi lazımdı.
Ben daha önce bir göz atma şansı bulmuştum oraya.
"Sanırım benim de görmemi istemezsin. O yüzden sen kendin bir bak istersen, Karasawa."
"Hı? Korktum valla..."
"Hadi bakalım."
Onu sırtından nazikçe ittirdim ve Karasawa yan odanın kapısını isteksizce açtı.
Normalde, 2 erkek üniversite öğrencisi ev arkadaşı olmaya karar verdiğinde ve apartman 2LDK tarzında olduğunda odalardan birinin diğerinin kişisel odası olması gerekirdi.
Tabii, bunlar normal olsaydı öyle olurdu.
"N-ne... Nee... Bu devasa yatak da ne!?"
Girişe daha yakın olan ve hiç de küçük olmayan odada bir tane devasa yatak sıkıştırılmıştı.
Karasawa'nın odasında yatak yoktu. Ve yatak alma gibi bir niyet de yoktu.
Parlak kırmızı renge dönen Karasawa, odadan koşarak çıkıp mutfakta birlikte yaşamalarının ilk gününü kutlamak adına aldığı mezeleri ısıtan Amami'yle yüzleşmeye gitmişti.
Anlaşılan bu odanın ve yatağın ne anlama geldiğini doğru bir şekilde kavramıştı.
Bu ikisi bensiz ne yapacaklar bundan sonra...?
Korkunç bir hayal aklımdan geçince ufak bir titreme geldi-gelecekte en ufak, en boş tartışmalarında bile aranabilir veya çağrılmak...
Orijinal Yazar: Kijima'nın bakış açısını okuduğunuz için teşekkür ederim!
Bunu asıl hikaye ile birlikte okumak, ana hikayedeki Amami'nin müstehcen ve kurnaz ama özünde sakar bir seme olduğunu göz önüne serip baharat katmış olmalı!
...
Queenz182: Böylelikle ana hikayemiz tamamen bitti ve üni bölümlerine geçiyoruz!
Üniversite bölümlerinde Kijima'yı göremeyeceğiz ama merak etmeyin, ek bölümlerde geri gelecek!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Spicy Omega
Fanfiction"Baharatlı omega." Tek Türkçe çevirisidir. Bölümler İngilizce çevirinin de ötesindedir. Açıklama: 'Feromonlarım belli ki baharat gibi kokuyor' Karasawa, bir omega, sakin bir lise hayatının tadını arkadaşları Kijima, bir beta, ve Amami, bir alfa, il...