28 (ilk kısım)

67 7 3
                                    

Üniversite hayatı, bölüm 7

Wakatsuki'nin bakış açısı

Onu ilk kez giriş seramonisinden hemen sonra görmüştüm.

Konferans salonundan çıkan öğrenci selinin arasında, her nasılsa dikkatimi çekmişti.

Ona sadece bir göz atmak bile bende bir izlenim oluşmasına neden olmuştu ama bunu yakın zamanda unutmuştum.

Onu sıradaki görüşüm kabul sonrası yapılan oryantasyonda olmuştu, İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencileri için geniş bir sınıfta yapılan ve zorunlu dersler hakkında bilgilerin verildiği basit bir toplanışta.

Sınıfın ortasında, pencere kenarında yer alan bir sırada oturuyordu.

Sadece izlenimimi hatırlamam gerekiyordu anca görür görmez onun o kişi olduğunu anlamıştım.

Başka bir şey düşünmeye fırsat bulamadan bedenim hareket etmiş ve yanındaki yere oturmuştu.

Aynen daha önce düşündüğüm, hayır, hissettiğim gibi, onun etrafında olmak son derece güvenliydi.

Adı Shinya Karasawa idi.

Ortalama bir erkekten uzun muydu acaba? Benden bayağı bir uzun olduğu kesindi.

Tabii, aşırı zayıf veya kassız değildi ama bedeni ince ve uzun duruyordu.

Kıyafetleri normal bir erkek üniversite öğrencisininki gibiydi ve fiyat aralığı da ne ucuz ne pahalı olmalıydı.

Sadece omzuna astığı çantası görece daha iyiydi.

Siyah saçları kısa ve orta arası bir şeydi. Saçları bir şekilde jöleli dursa da çok umursuyormuş gibiydi de.

Kaşları ve sakalı çeki düzenli olsa da ince badem şekilli gözleri, çok da yukarıda olmayan burnu, ince dudakları ve düşük elmacık kemikleri ile genç bir adam gibi duruyordu.

Sadece omuzları hakkında kayda değer şeyler söylenebilecek ortalama bir adamdı.

Ona seslendiğimde verdiği tepki bile ortalamaydı: güzelce yaratılmış yüzümü incelerken bana kaçamak bir bakış atışı.

Bakışını kabul edip ben de ona yandan bir bakış atınca yanakları kızarmıştı.

O, insana hiçbir özel şey hissettirmeyen bir adamdı.

──Onu çevreleyen hava dışında.

Bu sınıfta olan omega ve alfaları çok bilmiyordum ama hepsinin az veya çok bir şeyler sezdiğine emindim.

Karasawa'dan güçlü bir alfa feromonu yayılıyordu.

İlk önce onun alfa olduğunu düşündüm.

Ancak sonra görünümünün ve havasının onlu yıllarının sonlarında bir alfaya göre fazla zararsız olduğu kanısına vardım.

Üstelik, alfaların kendilerine has havaları/ auraları olurdu ve bu kadar agresif feromonlara sahip birinin buna uygun bir görünüşünün olmaması tuhaftı.

O zaman üstündeki feromonlar bir alfaya aitti.

Eğer ki kendisi bir alfa değilse beta veya omega olması lazımdı ancak görünüşü hangisi olduğunu kesin söylemeye elvermiyordu pek.

Sadece görünüşü ve davranışlarına bakılacak olursa, neredeyse kesinlikle beta olmalıydı.

Ancak bir alfanın bir betayı böylesine tehditkar bir feromon ile donatması zor bir ihtimaldi.

Karasawa son derece sıradan bir adamdı ve ne zengin ne de fakir bir aileden geliyor gibiydi.

Ardından kader eşi olan bir omega olabilir mi o acaba diye merak etmiştim.

Ama ensesinde bunun kanıtına da rastlamamıştım.

Her şey bir kenara, omegalara özgü o herkese mesafeli durma havası da onda yoktu.

Oryantasyonda yanımda oturmuş olan bu kişiyi gözlemledim ancak gizem sorularıma cevap bulamadığımdan daha da derinleşti.

Bundan sonra yüz yüze ilişkilerde sık gördüğüm bir kimse haline gelen Karasawa'nın aptal olmadığına ancak çok zeki de olmadığını düşünmeye başladım.

Derslerle alakalı şeyleri neredeyse mükemmel bir şekilde yapıyordu.

Ama bunların haricinde biraz kötü gibiydi veya daha doğrusu tepkileri yavaştı.

Telefonu yerine yanlışlıkla televizyon kumandası ile geldiği olmuştu ya da iki çorabının farklı desenlere sahip olduğu. 

Öyle aşırı güçlü biri olmasa da tükenmez kalemini kırıp duruyordu bu nedenle de sık sık doldurmak zorunda kalıyordu.

Onu otomattan su alayım derken kahve alırken ve ayakkabısının bağcıklarını bağlamakta sorun yaşarken görmüştüm, herhalde bağcık bağlamakta çok da iyi olmasa gerekti.

Ek olarak, cinsiyet farklılıklarını çok da umursamıyordu ve diğer insanlarının cinsiyetleri hakkında çok da düşünmüyormuş gibiydi.

Yani, neresinden bakılacak olursa olsun, tek omega ben değil Takenouchi, Harabayashi ve etrafındaki çoğu kişiydi.

Bunu, etrafındakilerin çoğunlukla omega olduğunu, ona söylediğimde o kadar şaşırmıştı ki çenesi düşüverecek sanmıştım.

Uzun zamandır öyle çok gülmemiştim.

Neyse, zayıf olmasa da birçok açığa sahipti ve bir şekilde tanımlanması zor biriydi... şahsına münhasır bir adamdı.

Adeta Karasawa'nın savunmasızlığını telafi edercesine onu çevreleyen tehditkar feromon ona yaklaşmaya çalışan her alfayı uzak tutuyordu.

Betalar beni rahatsız etmiyordu ve omegalar da düşmanca yaklaşmıyordu.

Alfalar ise Karasawa'yı olabildiğince görmezden gelmeye çalışıyorlardı.

Omega olarak doğanlar az çok belaya karışır ve cinsiyetleri yüzünden sıkıntı çekerlerdi.

Ben de yüzümü ve küçük fiziğimi anne babamdan kalıtmıştım.

Ancak, Karasawa ile geçen üniversite hayatımda tatsız olayların şaşırtıcı derecede azaldığını fark ettim.

Alfalar yaklaşamıyorlardı.

Bu nedenle, benim gibi Karasawa'nın alfa kovucu etkisini fark eden omegalar bir şekilde onun etrafında toplanmaya başlamıştı.

Bu okulda az sayıda omega öğrenci vardı ve Karasawa'nın etrafında her gün oluşan omega yoğunluğu ilginç bir görüntüydü.

Karasawa feromonlarla işaretlendiğinden bihaber gibiydi bu nedenle de bunun diğer insanlara olan etkisini düşünmemiş olsa gerekti.

Eğer ki böylesine güçlü bir feromonu fark edemiyorsa burnu bayağı bir iptal olmuş olmalıydı. 

Ya da acaba bizim bilmediğimiz bir şeyler mi vardı?

Öyle ya da böyle, omega mı beta mı olduğu anlaşılmayan bu adam, nasıl olduğunu anlayamadan kampüsteki omegalar için bir tür korunaklı alan haline gelmişti.

Spicy OmegaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin