Birkaç saniye ısıtılan çırpılmış yumurtalar, katı ve sıvı arasındaki mükemmel dengeyi korurken ketçaplı pirinci kapladı.
Üzerine özel yarı-şekerli sosumu döküp salon masasına taşıdım.
Salata ve çorba çoktan masadaydı. Amami yemeğin gelmesini heyecanlı bir ifade ile bekliyordu.
"Beklettiğim için kusura bakma"
"Ne kusuru! Vay! Yumuşacık omurice! Hemen dalıyorum."
"Afiyet olsun. Acı sos ister misin?"
"Yok... Omurice'ını da mı acılı yiyorsun?''
''Bugün acılı yiyesim var"
Acı sosu sarı tepeciğe döküp bir kaşık aldım. Evet, tadı iyiydi.
Amami de tadını beğenmiş olmalıydı ki yerken sürekli ne kadar leziz olduğunu söylüyordu. Açıkçası, bu beni biraz utandırmıştı.
Çok yakın zaman önce ortama hakim olan karmaşık hava sanki bir yalan ya da rüyaymış gibiydi, yerini sakin bir ortama bırakmıştı.
Ama, az önce yaşananlara yalan veya rüya muamelesi de yapamazdım.
Amami'nin ilkbaharda 'kaderindeki kişi' hakkında söylediği bazı şeyler aklıma gelmişti.
Öyle çok konuşmadık, Amami sadece yemek üzerine yorum yaptı. Sakince öğle yemeğimizi bitirdik ve bulaşıkları topladık.
"Ah, Bulaşıkları ben yıkarım..."
"Otur. Konuşmamız lazım."
"......tamam"
Masadan koltuğa geçtik. Ben önce davranıp tekli koltuğa geçtiğim için Amami bir süre tereddüt edip uzun kısma oturdu, ön çaprazıma.
"Öncelikle... Kaderindeki kişi benim, değil mi?''
"Evet."
"Ve sen de bunun ortaokuldan beri farkındaydın?"
"Evet. Giriş seremonisinden beri."
Başımı bir yerlere gömmek istiyordum.
İkincil cinsiyetimi ortaokuldan beri saklıyordum ve bu süre zarfında bilinçli olarak yakın arkadaş edinmekten kaçınmıştım.
Kimsenin fark etmediğine gerçekten inanmıştım.
Ayrıca lisenin ilk yılında sınıf arkadaşım olan Amami ile görüştüm ve düne kadar ikincil cinsiyetimi öğretmenler dışında sadece Kijima'nın bildiğini sanıyordum.
Omega olduğumu en az bilmesini istediğim kişi bunu başından beri biliyordu. Saklamaya çalışmadan önce bile bir sorundu.
Bu utanç vericinin de ötesinde bir şeydi.
"Sanırım sadece ölmem lazım."
"Bekle"
Ayağa kalktığımda Amami sakince beni oturttu. Oturunca bana derin nefesler almamı söyledi, ben de biraz sakinleşmeyi başardım.
Yani, ne de olsa her zaman ölebilirdim ve Amami'yi de hafızasını kaybedene dek yumruklayabilirdim.
"Şu anda umarım ciddi ciddi tehlikeli bir şeyler düşünmüyorsundur.''
"Ne alaka canım. Evet, demek sen açılış seramonisinden beri farkındaydın ama benim en ufak bir fikrim bile yoktu?"
"Evet. Tabii, bundan sonra beni fark etmen için çok şey denedim ama sen varlığımı bile hatırlamadın, Karasawa.
Bana lisede 'tanıştığımıza memnun oldum' demen baya bir koymuştu..."
"Ee... Çok pardon."
Evet, lisenin ilk yılında Amami ile sınıf arkadaşı olduğumuzda aynı ortaokuldan olduğumuzu fark etmeyip 'tanıştığımıza memnun oldum' demiştim.
O nadir soyadını söylediğinde nihayet hatırlayabilmiştim.
Ortaokul zamanlarımızda aynı sınıfa düşmeyen hiç kimse birbirinin yüzünü hatırlamazdı diyebilirim.
Daha sonra özür dilemiştim ama Amami'nin alaycı gülümsemesi muhtemelen tahmin ettiğimden daha fazla duygu barındırıyordu.
''Sen benim kaderindeki insan olduğunun farkında bile değilken ben gözlerimi senden alamıyordum... Şu 'kaderindeki insan' olayından bağımsız bir şekilde seni daha da fazla sevmeye başlamıştım. Senin varlığımdan bihaber olduğunu görmek, beni inanılmaz çaresiz hissettirmişti.''
''Ihh... Şey, o zaman neden hiç etkileşime girmememize rağmen beni sevdin?''
"Bilmek ister misin? Bunun hakkında bir saat boyunca konuşabilirim.''
"...Yok, sağol."
Garip bir şekilde sakin olan Amami beni şaşkına çevirmişti.
Artık saklamaya veya kandırmaya gerek olmadığı için olsa gerekti ki, Amami her zamankinden daha kendinden emin ve daha fazla kelime kullanarak konuşuyordu.
''Şey, ee... Yani, ikincil cinsiyetimi saklasam bile beni kabul ettin, değil mi?''
"Evet. Aslında biri sana bir şey yapmadan seni korumak istemiştim, ya da en azından koruyucu bir choker gibi bir şey takmanı sağlamak. Asla yanında baharatlı yiyecekler getireceğini ve bunu bir bahane olarak kullanacağını düşünmemiştim."
''Feramonlarımın garip bir kokusu var, sanırım.''
"Feramonların yemek kokusu veya daha farklı kokular olması aslında nadir bir şey değil. Ama insanları bu derece kandırabilmek öyle.''
Feramonlarının kokusundan bihaber olmayan ben bile Amami feromonlarımın iştahını açtığını söylediğinde gülmeden edemedim.
Bu arada, ailem evde bile ben yanlarında olunca iştahlarını kaybetmediklerini ve tam bir diyet düşmanı olduğumu alaycı bir şekilde söylerlerdi.
Şimdi beni bu dünyaya getirenlerin onlar olduğunu söyleyerek karşılık verebilirdim ama o zamanlar buna cidden diyecek bir şey bulamıyordum.
"Bu nedenle, birdenbire ikinci senemizde Kijima ile yakınlaştığında, ve diğer alfaların etrafında savunmasız olduğunda ve neredeyse o yarı zamanlı hoca tarafından saldırıya uğradığında... Ne kadar endişelendiğimi biliyor musun?''
''S-savunmasız değildim''
"Genel olarak, gayet de savunmasızdın. Üstelik, alfa olduğumu bilmene rağmen sana dokunmama ve ensene yaklaşmama izin veriyordun.''
"Iıh..."
Eyvah, Amami'nin nasihat modu açılmıştı.
Sesimi hiç yükseltmemeliyim ama bu durumda Amami bana tartışma fırsatı vermeden konuşmaya devam ediyordu.
Ve bu mantıksız bir argüman değildi, her şey açıkça benim hatamdı, bu yüzden yapabileceğim tek şey özür dilemekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Spicy Omega
Fanfiction"Baharatlı omega." Tek Türkçe çevirisidir. Bölümler İngilizce çevirinin de ötesindedir. Açıklama: 'Feromonlarım belli ki baharat gibi kokuyor' Karasawa, bir omega, sakin bir lise hayatının tadını arkadaşları Kijima, bir beta, ve Amami, bir alfa, il...