5 (üçüncü kısım)

138 8 0
                                    

Kızışmam nihayet bitmişti. Normalde rahatlamış hissederdim. Bu sefer, tek yaptığım anne babamı endişelendirmek olmuştu.

"Ѕhіnуа, eğer iyi hissetmiyorsan okula gitmeyebilirsin."

"Tabii ki. Hastaneye gitmeli miyiz?"

"Hayır, kesinlikle hayır! Kızışmam bitti, sadece tüm gece ders çalışmak için uyanık kaldığımdan biraz uykusuzum o kadar."

"Öyle mi? O kadar sıkı çalışmamalısın."

"Lütfen abartma."

Kahvaltımı yapmaya çalışırken annemle babam beni sırayla rahatlatmaya çalışıyorlardı. İkisi de betaydı. Omegalar beta anne babadan da doğabiliyordu, çekinik genlerin mantığında olduğu gibi.

Ailem beni omega olduğum için ayrıştırmamıştı ve aşırı korumacı da değillerdi. Hakikaten çok şanslıydım.

Bir gün kendi ayaklarımın üstünde durarak yük olmayı kesmeyi, onlara yaptıklarının karşılığını verebilmeyi ve tüm bunları yaparken de onları olabildiğince az endişelendirmeyi umuyordum.

İkisine de özür dilercesime gülümseyip okul için hazırlandım.

İlkbaharın tüm izleri yağmur sezonunun gelmesi ile kaybolmuştu. Günlük yağmur beni daha da üzgün hissettirmişti.

Okula giden öğrenciler birbirlerini yüzlerinde hüzünlü bir ifade ile geçip gidiyorlardı.

Dün çalışacak çok vaktim olmamıştı ve günlük koşuma da yağmur yüzünden çıkamamıştım.

Bunlar yetmezmiş gibi bir de rüya zihnimde kalmıştı. "Aksilikler yağmur damlaları gibi üst üste gelir" derlerdi ya, işte bu tam anlamıyla yaşadığım şeydi.

Şemsiyemin ucundan damlayan damlalar ağır hissettiriyordu. Belki de aklımda çok şey döndüğü için bugünki derse pek odaklanamamıştım.

"Haah..."

"Ne oldu, Каrаѕаwа? Üzgün görünüyorsun."

Her zamanki gibi üçümüz masanın etrafında oturup öğle yemeği yiyorduk. Amami her zamanki şekerli ekmeğini almıştı.

Кіјіmа уаkіѕоbа ѕаndviçinden bir ısırık alıp bakkaldan almış olduğu 2 pilav topunu gömdü.

Tuhaf bir şekilde bugün hiçbir şey yiyesim yoktu. Ben de küçük, jelimsi içeceğimi yudumluyordum. Reklamında boyuna rağmen doyurucu olduğu denmişti.

"Неу, Каrаѕаwа, bu yemek yeterli mi sence?"

"Öğleden sonraya doğru açlıktan öleceğine eminim. Sana okul kafeteryasından bir şeyler almamı ister misin?"

"Hayır, sıkıntı yok. Teşekkürler, Amami. Sadece bugüm iştahım yok."

Doğal olarak, yüzümün yan tarafını sıraya yasladığımda ikisi de bana endişe ile bakmıştı. Bu halimin nedeni apaçıktı ama onlara asla söyleyemezdim. Aptal bir rüyanın beni fiziksel olarak sıkıntıya sokması acınası bir şeydi.

"Неу, Каrаѕаwа, sende hep hardal oluyor, değil mi? Biraz verir misin?"

Biri bana sesli ve kalabalık sınıfımızda seslenmişti. Sesin kaynağına baktım: elinde sosli sandviç tutan sınıf arkadaşlarımdan biri.

"Bu sosislinin daha fazla hardala ihtiyacı var"

"Tamam, bir dakika bekle"

Hep baharatlı şeyleri öğrenci çantamın cebinde taşırdım. Her sabah bu malzemeleri buzdolabından çıkarır ve yanımda getirirdim.

Hardal... Biraz hardalımın olması lazımdı. Sarı bir tüp çıkardım ve donakalmış olan sınıf arkadaşıma verdim.

"Bu mауоnez değil mi?"

Bir an tereddüt ettim. "Kusura bakma, galiba mayonezi hardal sanıp yanlışlıkla onu getirdim."

Bu sefer sırama çöktüm. Hardalla benzer bile olmayan mayonez tüpü hardalla karışmıştı...

Hardal benim favori baharatlı malzememdi ve sadece onu unuttuğum gerçeği bile artık yapamadığımı düşünecek kadar beni şok etmişti.

Sosisli seven sınıf arkadaşım güldü ve sıkıntı olmadığını söyledi. O gitti ama bana bakan ikili kaldı.

"Şaka gibi. Каrаѕаwа'nın bunu karıştırması... Ne düşünüyorsun, takım üyesi Аmаmі?"

"Bu ciddi bir durum, kaptan Kijima"

"Evet. Elimizde ciddi bir problem var. Ne yapmalıyız takım üyesi Аmаmі?"

"Hımm... Acaba bir şey mi oldu?"

Yarısına kadar işi şakaya vuran ikili kafamı sıradan kaldırmayınca sabırsızlanıp ciddileştiler.

Onları geçiştirmeli ve bazen benim de bir şeyleri unuttuğumu söylemeliydim. Ama bunu yapacak enerjim yoktu.

"Ben gerçekten bir başarısızlığım..."

Gerçek duygularım açığa çıktı ve gerçeten bir başarısızlık gibi hissettim. Kafamın üstünde "Durum ciddi" dediklerini duydum.

"Каrаѕаwа, bir sorunun varsa neden bizle konuşmuyorsun? Sorununu çözmeyebilir tabii ama bazen sadece konuşmak bile seni daha iyi hissettirebilir"

"Evet evet, üç kafanın bir kafadan iyi olduğunu söylerler"

Kafamı onları görebilmek için yana çevirdiğimde Kijima'nın yatıştırıcı gülümsemesini Аmаmі'nin de endişe dolu ifadesini gördüm.

Enerjimin bir kısmını geri kazandım. Her şey hakkında konuşabilseydik ne güzel olurdu.

(İkincil cinsiyetim yüzünden aşağı çekilmek istemediğimi söylesem de, nihayetinde, bundan ötürü en çok aşağı çekilen oldum)

Daha çok kendimin farkında oldukça daha çok sıkışmış hissettim. Durumumdan direk bahsedemediğimden ötürü belki de arkadaşlarıma dolaylı yoldan danışabilirdim.

Sansürle ve ayrıntıları değiştir. Onlara sadece teorik bir soru sorduğumu söyleyerek.

"...O zaman size bir şey sormak istiyorum."

"Tabii, olur!"

"Ne?"

"Hiç bir omega tarafından teklif aldınız mı?"

Spicy OmegaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin