13 (ilk kısım)

98 11 0
                                    

Önden yürüyen Amami'nin sırtını izleyerek sessizce takip ettim.

İstasyonun yanındaki küçük parka gidecektik. O ramen dükkanına gittiğimiz günü hatırlatmıştı bana o parka yine gidecek olmamız.

O an, asla birine böyle bir şey hissedeceğimi aklımdan bile geçirmezdim.

O olaydan sonra, İngilizce odasından ve Hasegawa'dan kaçmış ve Amami'yi takip etmiştim. 

Hasegawa'yı fırlattığımda, bence insanlar ne olup bittiğini anlayacak olsalar bile bir öğrenciye böylesine saldırıldığını kimse bildirmek istemez diye düşünüyorum. Bu yüzden bu olay pek öğrenilmeyecek diye düşünüyorum. Sanırım...

O gereksiz uzun kol ve bacaklarının her yerinde yaralar olması olasılığı da vardı tabii.

O an, Amami ayakucumda iki seksen uzanan Hasegawa'ya ardından da 'yaptım işte' der gibi bakan bana bir bakmış ve anında kolumdan çekmişti beni.

Bir bahane uydurmayı denemiş olsam da Amami yürümeye devam etmişti. Ben de ne yapayım, onu sessizce takip etmiştim.

Park sessizdi ve etrafta insandan eser yoktu. Amami, geçen sefer oturmuş olduğumuz banka oturdu ve yanını işaret etti. Ben de sessizce yanına oturdum.

''Öncelikle, durum hakkında konuşalım.''

"Tamam......"

Zarifçe uzun bacaklarını birbirinin üstüne atmış olan Amami gülümsüyordu ancak bunun gerçek bir gülümseme olmadığı belliydi. Biraz korkunç bile denebilirdi. 

Ayrıca, alışılmadık bir şekilde, sorgulayıcı bir ton kullanmıştı. Ben de olabildiğince küçülebilmek için kendimi kamburlaştırdım.

''...Kafasını vurmaması için onu arkamdan fırlattım ve sen de bundan kısa süre sonra geldin. İşte bu kadardı."

"Anladım"

Az önce neler olup bittiğini anlatmıştım. Açıkçası, bir erkeğin başka bi erkek tarafından saldırıya uğradığı gerçeğini bir arkadaşıma, özellikle de Amami'ye, anlatmak sadece rahatsız edici değildi. Resmen işkenceydi.

Asla ortaokulda öğrenmiş olduğum dövüş sanatları bilgisini böyle bir zamanda kullanacağımı düşünmezdim. Hiçbir işe yaramadıklarını düşünüyordum açıkçası.

Eğer ki onu etkisiz hale getirmeyi başaramasaydım, Amami içeri girdiğinde karşılaştığı görüntü çok daha berbat olurdu. Böylesine korkunç bir şeye şahit olmadığına sevinmiştim.

''Beta öğrencilere saldıran yarı zamanlı hocanın da beta olması ilginç. Yani, bana ne, kime ilgi duyarsa duysun, ama niye bana böylesine sorun çıkarıyor... Öf yani."

"Karasawa, çok savunmasızsın. O herif de senin savunmasızlığından yararlandı.''

''Ne!? Sen benim de mi suçum olduğunu söylüyorsun??''

Bu absürt cümlesini duyunca, ona çıkışmaya hazır bir şekilde öne eğildim ama tahmin ettiğimden daha ciddi bakan gözleri hafifçe titrememe sebep oldu.

''Kast ettiğim şey bu değildi. Ama sen... nasıl desem... Eğer ki yeterince denenirse kabul edermişsin gibi bir izlenim veriyorsun insana.''

"Hayır, gerçekten istemediğim bir şeyi asla yapmam ve ayrıca ben bir aziz falan da değilim''

"Ama öğrencilerin ders odalarını düzenlemeleri gerekmiyor, ve sen yine de gönüllü olarak gittin.''

''Bu... hoca bana karşı kibar davranıp bana yardımcı olduğu içindi.''

"Savunmasız derken tam da demek istediğim şey bu!''

Amami'nin artan öfkesi beni de sinirlendirmeye başlamıştı.

Asla savunmasız olmayı istememiştim ve dışarıdan öyle görünmediğimi düşünüyordum. Öyle herkese kibar davranan biri değildim ve kimseye boyun eğdiğim falan da yoktu.

Ama tam da bu yüzden, kalbime aldığım birine karşı zayıf olabilirdim... Ama eğer böyle düşünecek olursam kimseye güvenmemem gerekirdi, değil mi?

''O zaman herkesten şüphelenmem mi lazım? Sen ve Kijima dahil? Sizin de bana zarar verebileceğinizi veya art niyetli olduğunuzu mu düşünmeliyim?''

''Bu, gözümün önünde değilken başka bir adamın sana sarkması veya saldırmasından iyidir.''

''Sen ciddi misin?''

''Tabii ki.''

Korkutucu derecede sinirlenen Amami, dümdüz karşıya bakıyor, bana bir kere bile dönmüyordu. Bu meseledeki suçum harbiden bu kadar önemli derecede büyük müydü?

Bir erkek tarafından saldırıya uğramanın ve Amami'nin sert sözlerinin yarattığı şok, beynimde yankılanırcasına dönüp durdu.

''Ben... En azından senden ve Kijima'dan şüphelenmek istemiyorum!'' 

Zar zor çıkardığım bu kelimeler, çığlığa dönüşmüştü. 

Bir omeganın kaderinde taciz edilmenin olduğunu düşünüyordum. Bu yüzden omega olduğumu saklamıştım.

Eğer ki beta olarak yaşayabilirsem, en azından her an tacize uğrayacakmış gibi yaşamaktan kurtulacağımı sanmıştım.

Ve şimdi bile, bir beta olarak bu korkuyla yaşamaya devam etmek mi zorundaydım? Arkadaşlarımdan bile şüphelenerek?

Yani bu, beta veya omega fark etmeksizin kendim gibi olmamın imkansız olduğu anlamına mı geliyordu?

Aniden, Amami bana baktı. Gözleri artık sert sert bakmıyordu. Bunun üzerine küçük bir rahatlama hissettim.

''Özür dilerim, çok ileri gittim''

"Aa!"

Yüzümde acınası bir ifade olmalıydı ki birdenbire karşımdaki insana çekilmiştim.

Amami'nin omuzları hemen önümdeydi ve ondan sıradan bir erkek lise öğrencisine uymayan, neredeyse soğuk bir rüzgar gibi hissettiren ferahlatıcı bir koku almıştım.

Sanki... sarılıyormuşuz gibiydi.

Yok, aslında, gerçekten sarılıyorduk.

"Lan, Amami! Aniden noluyor?!''

"Özür dilerim. Öfkemi senden çıkardım. Sen acı çekiyorken...''

''Yani, bu bir taciz girişimiydi, bu yüzden çok acınası olduğum için öfkeni benden çıkarmanı anlayabiliyorum.''

''Sıkıntı değil. Sen böyle de iyisin... Sadece, iyi olduğun için çok mutluyum.''

Hafifçe kıpırdandım ama hiçbir etkisi olmadı. Hatta, tersine, üst bedenlerimizde boşluk kalmayacak kadar birbirimize yaklaştık.

Sırtımda ve omzumda bulunan ve beni daha da kendine çeken kollara ve Amami'nin çekici suretine normalde etmediğim kadar çok dikkat etmiştim. Suratıma git gide daha da fazla kan toplanıyordu.

Hasegawa'nın bana sarılmasından tamamen farklıydı. Sebebi ne olursa olsun, kim hoşlandığı kişiyle sarılmaktan hoşlanmazdı ki?

Kimse.

Spicy OmegaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin