Kijima sanki gizli konuşmamızın bitişini sembolize eder gibi basamaklardan inip zincirin altından geçmişti.
Kijima kantinden öğle yemeği almaya gideceğini söyleyince ben de gidip içecek bir şeyler almaya karar vermiştim.
Onunla omuz omuza yürürken birdenbire omegalar hakkında konuştuğumda ne düşündüğünü düşünüp inanılmaz utanmış hissettim.
Kafamı çevirdim ve aşırı kırmızı olan yüzümü fark etmemesini umdum.
Kantinden alışverişimizi yapmış sınıfa dönerken ve havadan sudan konuşurken Kijima aniden aklına gelen bir şeyi söyledi.
"Baksana, Amami'ye de söylesek olmaz mı?"
"Hayatta olmaz!"
Neredeyse refleks olarak yüksek sesli reddedişim kendi kendime irkilmeme neden oldu.
Kijima şaşırmış görünüyordu, etrafımdan geçen öğrenciler de öyleydi. Ben de panikledim.
"S-sesimi yükselttiğim için özür dilerim."
"Aa, şaşırdım baak.────Sonsuza dek gizli tutmayı mı planlıyorsun?"
Kijima hiçbir şey olmamış gibi güldüğünde bizi izleyen öğrenciler de sanki hiçbir şey olmamış gibi yürüyüp gitmişti.
Sesini beni düşündüğünden alçaltmış olan Kijima, bunu yaparak düşüncelilik göstermiş olsa da bunu kabul edemezdim.
"Kusura bakma, Amami'nin bunu bilmesini gerçekten istemiyorum. Eşi olmayan bir omeganın bir alfanın etrafında olmasının uygun olmadığını biliyorum."
"O zaman..."
"Sadece mezuniyete kadar yeterli olur, birkaç ay daha olsa bile... Onunla olmak istiyorum."
"──── Karasawa, Amami'yi seviyor musun?"
Aniden on ikiden vurulmuştum ve muhtemelen yüz ifademi de düzeltememiştim.
"Tabii ki seviyorum, Amami iyi bir arkadaş."
"Hayır, bunu kast etmediğimi biliyorsun, değil mi? Onun bunu ondan hoşlandığın için mi bilmesini istemiyorsun?"
"..."
Artık durum kötüydü. Kijima her şeyi biliyordu. Her şey ortaya çıkmıştı. Bu adam niye bu kadar zekiydi?!
Pes ettim ve hafifçe başımı salladım.
Sadece kısa bir süre önce Nishikawa'ya karşı olan kıskançlığımın ve Amami'ye karşı olan sahipleniciliğim ve onu tekelime almak isteyişimin 'aşk' denilen bir ifade ile biraz fazla örtüştüğünü fark etmiştim.
'Soğuk algınlığı'ndan dolayı evde tıkılıp kalınca oldukça uzun süre düşünme şansım olmuştu ve sanırım bu kötü bir şeydi.
Bildiğim kadarıyla aşkın ne olduğunu fark etmekte geç kaldım ve tam olarak ne olduğunu da anlamıyordum ama nesnel olarak baktığımda bu duygunun aşk olduğunu düşündüm.
Aşk böylesine çirkin bir duygu muydu? Bu farkındalığın ardından ilk düşündüğüm şey bu olmuştu.
Ya da belki de benim gibi biri bu duyguyu beslediğinden çirkin bir duygu olmuştu ve normal şartlar altında daha güzel ve soylu bir duyguydu.
Bunu fark eder etmez, hislerimi bastırmakta hiç tereddüt etmemiştim.
Kaderinde biri olan bir alfaya aşık olmaktan daha anlamsız bir şey yoktu.
"Karasawa, hoşuna gitmiyorsa zorlamam. Hiçbir şey demeyeceğim de."
Kijima, azalmış olan sesim yüzünden benden hafifçe uzaklaşıp tereddütlü bir şekilde bunları söylemişti.
Bundan ötürü rahatlamış hissettiğim için kötü hissetmiştim ama bu konuda yapabileceğim bir şey yoktu çünkü bundan vazgeçemezdim.
"Teşekkür ederim..."
"Bir şey değil. Bu arada, bugün okuldan sonra boş musun?"
"Herhangi bir işim yok."
"O zaman, haydi istasyonun arkasındaki aile restoranına gidelim. İyileşmeni kutlamak için. Ben ısmarlıyorum!"
"Sen mi ısmarlıyorsun?"
Mesaj uygulamalarından sürekli "param yok" diye ağlayan ve sürekli yarı zamanlı işler yapan Kijima'nın böyle sözler söylemesine aşırı derece şaşırmıştım.
Ve şu istasyonun arkasındaki aile restoranına gelince, azıcık yüksek gelirlilere hitap eden bir zincir değil miydi o sanki??
Bir felaket ya da mucize yaşanacakmış gibi hissetmeye başlamıştım artık ama Kijima benim korkmuş sıfatımı hiç takmayarak sınıfa bir şeyler mırıldanarak döndü.
Queenz182: Oy ve yorumlarınızı bekliyorum :) ♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Spicy Omega
Fanfiction"Baharatlı omega." Tek Türkçe çevirisidir. Bölümler İngilizce çevirinin de ötesindedir. Açıklama: 'Feromonlarım belli ki baharat gibi kokuyor' Karasawa, bir omega, sakin bir lise hayatının tadını arkadaşları Kijima, bir beta, ve Amami, bir alfa, il...