21 (ilk kısım)

69 10 0
                                    

''Shinya, bu nedir?"

"Bunu almayacağım yani kenara koyabilirsin''

"Tamamdır"

Gereksiz kağıtları yığdım, iple bağladım ve odanın dışına yerleştirdim.

Dolap, içine doldurulmuş çeşitli eşyalarla bir karmaşa haline gelmişti, öyle ki onu sıkıca kapatmak zorunda kalmıştım çünkü açsam çığ gibi düşerdi kesin.

Ama artık evden ayrıldığıma göre, istenmeyen tüm eşyaları atmam ve sadece gerekli olanları kutulamam gerekiyordu.

Yardım çağırıma cevaben gelen Amami, odamdaki, manga sahnelerinde olduğu gibi içindekiler taşıveren, giysi dolabının görüntüsü ile şok olmuştu. İfadesi gerçekten çok komikti.

"Bir dakika. O ayı heykelini de mi alacaksın?''

"Bir gün kullanabilirim belki.''

"Niye ve ne zaman kullanacaksın..."

Amami, dikkatli bakışları ile karton kutuya konmuş heykeli tespit edip ona uzun uzun bakmıştı.

Yani, birisinin ağır ve tartışmalı bir bakır heykeli iç dekorasyon olarak taşımasına neden olan tek bir gerilim dizisi benzeri sebep olabilirdi.

"Shinya! Bunu da alıyor musun? Ağır ve taşıması zor olabilir ama öldürme gücü mükemmel!"

"Kayınbaba, oğlunu bir suçluya dönüştürmeye mi çalışıyorsun?"

"Bana kayınbaba deme hakkına henüz sahip değilsin!!"

Babam oyulmuş tahta bir ayıya benzeyen gizemli metal bir nesneyi tutarak ve Amami'yle atışırken yarı ağlıyordu.

Birkaç gün önce, annem ve babam oradayken, Amami benim tavsiyeme karşı çıkarak evimizi tekrar ziyaret etmişti...

Ona gelip ailemi karşılamamasını söylediğimde bile dinlememişti.

Amami'yi ve ilişkimi bilen annem hemen gülümsemiş ve "Eğer birbirinizi seviyorsanız, istediğinizi yapmaktan çekinmeyin" demişti. Hepsi buydu.

Şaşırtıcı bir şekilde, babam Amami'ye karşı güçlü bir tiksinti göstermişti..

"Kıymetli oğlumuz, ne idüğü belirsiz biri tarafından elimizden alındı, dahası, bir adam tarafından...!"

"Amami-kun gerçekten zengin, biliyorsun. Uzun bir geçmişleri var ve ailesi harika. Burada ne idüğü belirsiz olan kişi Shinya değil mi?"

"Anne! Bu adam seni ne zaman satın aldı...?"

"Ha bu arada, baba, yarından sonra taşınıyorum. Üniversiteye giderken onunla yaşayacağım."

"Shinyaaaaaaa"

Gözyaşlarına boğulan babam için kötü hissettim ama son ana dek ona bir şey söylememek çok doğru bir karar olmuştu bence çünkü böyle olacağını biliyordum.

"Lütfen oğlunuzu bana verin" diye ayna karşısında defalarca pratik yapan Amami'ye tam bir izin çıkmamıştı.

Ondan sonra ağlayan babam annem tarafından teselli edilirken, Amami sadece yaptığım yemeği yiyip ve huzur içinde eve gitmişti. Yani, sonunda, herhangi bir onay alınmamıştı.

Herkes taşınmayı ve bir ev arkadaşı olmayı büyük bir mesele haline getiriyordu. Evlenip gitmiyordum sonuçta.

"Amami ile beraber yaşamak evlenmekten pek farklı da değil aslında, değil mi?''

"Aa! Geldin mi, Kijima?"

"Evet"

Sanki düşüncelerimi okumuş gibi konuşan Kijima iş kıyafetleri ve tulum giymiş olarak geldi.

Paylaşacağımız oda zaten minimum düzeyde mobilya, ev aleti ve günlük gereçlere sahip olduğundan, geriye kalan tek şey kişisel eşyalarımı yani bavulumu taşımaktı.

Kijima, ailesinin arabasını kullanacağı için sorun olmadığını söyleyerek taşınmamıza yardım etmek için gönüllü olmuştu.

Bu takdire şayan ve yardımı için minnettarım. Bu arada, ne zaman ehliyet almıştı ki o?

"Bu arada, Karasawa, odanda inanılmaz derecede fazla şey varmış ya. Her şeyini yeni evine götürecek misin?"

"Hayır, kullanamayacağım şeyleri almayacağım. Sadece şunları alacağım."

"Anladım. Kutulanmış olanları götüreyim bari."

"Teşekkür ederim ve özür dilerim. Kalan eşyaları da yakında kutulayacağım."

Kijima'nın zahmetsizce ağır bir kutuyu kaldırıp merdivenlerden inmesini izledim ve işimin hızını arttırdım.

Bir şey hakkında tartışıyor gibi görünen Amami ve babamı görmezden geldim.

Sarsılmaz bir odaklanma ile, herhangi bir nostaljik ders kitabını veya albümü açmadan yalnızca gerekli öğeleri sıraladım.

Geriye kalan, götürmeye karar verdiğim eşyalar, odadaki taşan eşyaların sadece küçük bir yüzdesiydi.

Bu küçük odaya tıkıştırılmış olan şeylere bakınca, en çok yer kaplayan eşyaların annemin bıraktığı nadiren kullanılan tencereler ve babamın yurt dışı gezilerinden kalma hediyelik eşyalar olduğunu gördüm.

Bir de artık kimsenin giymeyeceği kıyafetler ile aşınmış perdeler, çarşaflar, nevresimler vardı. Nedense bunları atmamıştık.

Demek odam bu yüzden bu kadar sıkış tepişti.

Bence odamın genelde dağınık olmasının sorumlusu da bunlardı.

Yeni yere götüreceğim şeylerden biri, çok kullanılmamış bir bilgisayardı.

En sevdiğim kupamı, kırtasiye malzememi, kıyafetlerimi, cüzdanımı, telefonumu ve diğer kişisel eşyalarımı sığdırmayı başardım.

İsteksizce de olsa ayı heykelini bırakmak zorunda kalmıştım zira Amami baya ağlamıştı.

"Toplanmayı bitirdim, bunları dışarıya taşıyayım."

"Aa, ben de yardım edeyim."

"Bekle Amami-kun, seninle konuşmamız bitmedi!"

Gizemli nesneyi tutarken Amami'ye saldıran babamı gelişigüzel ayırarak karton kutuları taşıdım ve merdivenlerden indim.

Kijima en ağır kutuyu indirmiş olduğu için kalanları indirmek kolay olmuştu.

Kutuları Kijima'nın evin önüne park edilmiş arabasına yükledik

"Hepsi bu mu?''

"Evet. Kijima önden gidip eşyalarımızı bırakacak."

"Evet, anahtarım da var. Siz ikiniz trenle yavaş yavaş gelirsiniz."

Koltuklarında bile valiz olan bir araba ile gitmemiz imkansızdı.

Bu yüzden planımız eşyaları önden gönderip evle istasyon arasındaki rotayı öğrendiğimizden emin olduktan sonra trenle ve yürüyerek oraya varmaktı.

Kijima, sağlam hareketlerle arabaya bindi, yola çıktı ve tertemiz bir şekilde kademe kademe uzaklaştı.

Kijima'nın doğru dürüst bisiklet bile süremeyen biri olan benden ne kadar ne kadar farklı olduğunu düşünüp pürüzsüz hareketlerinden ve arabayı kullanırken yaptığı hareketlerden etkilenmeden edemedim.

"Şu anda garip bir şey düşünüyorsun değil mi, Shinya?"

"Ne!? Kijima'nın havalı olduğunu düşündüğüm falan yok."

"..."

Bunu şakasına söylemiş olsam da Amami bariz bir şekilde bana arkasını döndü ve somurttu, ben de kahkahamı tutamadım.

"Sadece şaka yapıyordum! Ciddiye almana gerek yok."

"Hayır"

"Hahaha. Gidelim mi?"

Amami'nin elini hafifçe ama kendimden emin bir şekilde, olabildiğince doğal görünmeye çalışarak tuttum.

Spicy OmegaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin