Derimi karıncalandıran baskılayıcı aura artık Amami'den yayılmıyordu. Dikkatlice öne doğru hareket etmeye başladım.
Amami hareket etmiyor ve aşağı doğru bakıyordu. Revirin kapısını açtım, başarılı bir şekilde içeri girip kapıyı kilitledim. Tüm bunlar olurken Amami olduğu yerden ayrılmamıştı.
"Ohh... Korktum ya..."
Sadece o aura yüzünden bile ölebileceğini düşünmüştüm.
Hala sırtımda olan Karasawa'yı unutup kapıya yaslandığım yerde yere çökünce odanın arkasında çalışmakta olan okul hemşiresi bana fal taşı gibi açılmış gözlerle bakmıştı.
Çabucak hala sırtımda olan Karasawa'yı yatağa yatırdım.
"Hocam, aniden kızışmaya girdi. Sanırım ilaçlarını aldı ama."
"Üçüncü sınıflardan Karasawa, değil mi? Onun böylesine kontrolünü kaybetmesi alşıldık bir şey değil, normalde ilacını aldığında sıkıntı yaşamıyordu... Bu ekstra yoğun bir kızışma olmalı. Anne babası ile konuşacağım."
"Lütfen."
Hemşire Karasawa'nın durumundan haberdar gibiydi. Personel odasına telefonla konuşmaya giden hemşire ile dışarı çıktım. Daha fazla kaza çıkmasını istememiştim.
Büyük bir mesafe olmasa da o gerginlikle birini sırtımda taşımak bende derman bırakmamıştı.
Koridordan çıktığımda Amami'yi duvara yaslanırken gördüm. Amami hemşireye küçük bir baş selamı verdi ve hemşire de yürüyüp gitmeden önce karşılık verdi.
Geride sadece Amami ve ben kalmıştık.
"...Karasawa nasıl?"
"Sadece bilincini kaybetti ve ilaç işe yaramaya başlamış gibiydi çünkü artık feramonlarını algılayamaz hale gelmiştim. Hoca ailesini arayacağını söyledi."
"Anladım..."
İlaç sayesinde sakinleşen Amami, hiç de aynı kişiymiş gibi durmuyordu. Dağınık kahküllerini çekiştirip duvara yaslanmış Amami son derece güvenilmez ve normal kendinden emin, kibar halinden çok farklı duruyordu.
Yavaşça Amami'ye yaklaşıp sırtımı yanındaki duvara dayadım.
"Kijima, teşekkür ederim. Karasawa'yı başka biri bulmuş olsaydı, ben... Karasawa'ya... Neler olacağını hayal etmek bile istemiyorum."
Bakmadan bile Amami'nin kırılgan çıkan sesine omuzlarının titremesinin eşlik ettiğini anlamıştım. Tüm vücudumu delip geçen yorgunluk hissini bastırıp kasıtlı bir şekilde neşeli bir tonla konuşmaya başladım.
"Ama bu yaşanmadı, değil mi? Siz bensiz bir hiçsinizz~. Gözlerimi sizden bir an ayırmaya gelmiyor. Endişelendim he."
"Evet..."
"Karasawa demişken, baya kaslı biri, değil mi? Benden ağır bile olabilir. Bisepsleri ve baldırları son derece kaslıydı."
"...Karasawa'nın bacaklarına mı dokundun?"
"Bir saniye, bana öyle korkunç korkunç bakma. Yapacak bir şey yoktu. Onu taşırken oldu, tamam mı?!"
"..."
Abartılı davranıp kendimi gülümsemeye zorladığımda Amami önemli ölçüde sakinleşmiş gibi görünmüştü. Hatta tuhaf tuhaf gülümseyecek kadar sakinleşmiş gibiydi.
"Şey, mutlaka bu iyiliğine karşılık vermenin bir yolunu bulacağım. Sana istasyonun arkasındaki o pahalı aile restoranında şekil şukul bir yemek ısmarlayacağım. Ne kadar istersen ısmarlarım."
"Haha, ne zengin bir laf! Bu laf beni incitti tam tersine biliyor musun, sıradan, halktan olan beni..."
"Hehe, kusura bakma... Teşekkürler. Arkadaşım olduğun için gerçekten mutluyum, Kijima."
"Tamam. Sakın bana aşık olma."
"Olamam"
Birbirimize bakıp küçük bir gülme seansı yaşadık
Ardından sadece dışarıda kalmış olan kokuyu bile dayanılmaz bulan Amami'yi okuldan attım ve Karasawa'yı gerekli aramaları yapmış olan hemşireye emanet ettik.
Ve ben de gitmek için ayakkabı dolabına yöneldim. Karasawa'nın okul binasının arkasında bırakmış olduğu çantasını da hemşireye vermeyi unutmadım.
"Mükemmel bir akradaşım ben ya"
Ciddi bir alfaya karşı çıkmayı ilk defa tecrübe ettiğim için artık korkacak başka bir şey yokmuş gibi geliyordu. O anki korku, kalbimi donuyormuş gibi hissettirecek kadar yoğundu.
Eğer ki bir omegaya böylesine bir durumda olan bir alfa yaklaşacak olursa o omeganın karşı çıkma şansı yoktu. Alfaların beta olan bana olan etkisi omegalar üzerindeki etkisine göre soluk kalıyor olmalıydı.
Sadece gözlemlemektense hızlıca harekete geçmek daha iyi olabilirdi...
Bu noktada işler sinir bozucunun da ötesinde gidiyordu. Karasawa'ya bir şey olmadan önce dizginleri ele almam gerekiyordu, bu gerçeği kendime bir daha hatırlattım.
Sonuç olarak bir beta olan benim ilişkilerine karşı yapacak çok az şeyim var. Tek yapabileceğim önlerindeki yolun karanlık ve sert olmaması için dua etmek.
Eve yöneldiğimde yarınki strateji buluşması için bir şeyler düşünmeye başlamıştım. Ardından da kaybettiğimi zannettiğim ulaşım kartını çantamın dibinde bulmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Spicy Omega
Fanfiction"Baharatlı omega." Tek Türkçe çevirisidir. Bölümler İngilizce çevirinin de ötesindedir. Açıklama: 'Feromonlarım belli ki baharat gibi kokuyor' Karasawa, bir omega, sakin bir lise hayatının tadını arkadaşları Kijima, bir beta, ve Amami, bir alfa, il...