Dershane hakikaten bir hafta mıydı? Derslere gömülmüşken sanki bir saniye sürmüş gibi gelmişti.
Bu, verilen bilgileri ümitsizce alıp sürekli sindirmeye çalışarak geçirdiğim bir haftaydı.
Bunun sayesinde üniversite sınavına dair motivasyonum yüksek kalmıştı ve bu kendi kendime öğrenemeyeceğim etkili çalışma yöntemleri gibi pek çok şey öğrendiğim verimli bir zaman olmuştu.
Ancak, beklendiği üzere, son günde sınıfın havası biraz rahat gibiydi ve ben de kendimi uykulu gözlerimi ovuştururken bulmuştum.
İlk gün oturduğum sıra son güne dek aynı kalmıştı. Ancak, Nishikawa 3 kişilik sıraya gelmiş ve sürekli ortada oturan Amami ile sohbet edip durmuştu.
Ders esnasında sesli konuşmasalar da bu iki yakın arkadaşı görmek göğsümde sürekli tuhaf bir sızlamaya neden olmaktaydı.
"Gerçekten yakınsınız, değil mi?"
Birkaç gün önce, bunu Amami'ye söylemiştim.
"Yakın değiliz, daha çok, o bana yakınlık gösteriyor"
"Eh, bu iyi bir şey değil mi?"
Sonra da Amami'nin göğsüne 'bol şans' der gibi hafifçe vurmuştum.
Merak ediyordum gerçekten arkadaşımı hoşlandığı kişiye karşı bir cesaretlendirme olarak görülmüş müydü bu hareketim?
Gerçekten dudaklarım yukarı doğru kıvrılmış mıydı?
Hafifçe tutmuş olduğum sağ elimi sertçe sıktım. Geçen birkaç günde ders çalışmak mucizevi derecede iyi geçmişti ama onun dışında hiçbir şey yolunda gitmiyordu.
Sebebi biliyordum. Nishikawa ve Amami idi. Gerçekten iyi anlaşıyorlar, teneffüs vaktinde canlı ve arkadaşça konuşuyorlardı.
Yanlarında oturduğum için konuşmalarını duyabilsem de konuştukları şeyler hakkında hiçbir fikrim yoktu.
O kadar ki Amami'nin beni konuşmaya katma denemelerini de reddediyordum.
Adım adım, Amami ve benim aramdaki iletişim zayıflarken Nishikawa ile olan iletişimi artmaya başladı.
Nishikawa doğal olarak dokunmayı seven biri gibiydi, ellere veya omuzlara konumak onun için normal bir şeydi. Onunla Amami'yi defalarca kez sarılır veya kol kola girerken görmüştüm. Bu yakınlık bana öpüşebileceklerini bile düşündürmüştü. Yok, belki de bu seviye bir yakınlık sadece Amami olduğu içindi.
Acınası olduğumu düşündüm.
Şu anda... Benim olan bir şeyin benden alındığını hissediyordum, en yakın arkadaşımın benden daha yakın bir arkadaşı varmış gibi...
Ve, hemcinsim olan bir omegaya karşı imrenme.
Açık ve doğal bir şekilde, saklamadan omega gibi davranan Nishikawa'ya olan hislerimin normal olmadığını çabucak fark etmiştim.
Sahiplenicilik. Sebepsiz kıskançlık.
Amami benim değildi, ve onun gibi sakin bir kişiliğe sahip olan birinin başka yakın akradaşları olması kadar doğal bir şey yoktu.
Omega olduğumu saklama kararını kendim almıştım, bu kimsenin suçu değildi. Düşüncelerim o kasar çocuksulaşmıştı ki derin bir mefes vermeden edemedim.
Her neyse, düşünmeye harcadığım vakti azaltmak istiyordum. Bu nedenle kendimi çalışmaya verdim. Sonuç olarak, yaz dershanesi boyunca notlarım aileme gururla gösterebileceğim kadar arttı
Diğer yandan, diğer insanlarla konuşmak söz konusu olunca resmen ortada yoktum.
(Yakın arkadaşımı kaderindeki insanla yakınlaştığı için tebrik bile edemiyorum.)
Dar görüşlülüğüm midemi bulandırıyordu. Amami ile lise hayatım boyunca kurmuş olduğumu sandığım arkadaşlık, şimdi bana çıkarcı, tek taraflı ve iğrenç geliyordu.
Kendimi sorun çıkaran şımarık bir çocuk gibi hissediyorum.
(Aslında bugün arkadaşlarımla zaman geçirmek istemiştim)
Amami dershanenin bitişini kutlamak adına bir yerlere çay içmeye davet ettiğinde bunu reddeden ben olmuştum.
Sevimli tavırları olan minik Nishikawa ve ona inanılmaz uyan Amami. Amami'ye sanki bitişiklermiş gibi yapışan ve sevgililermiş gibi davranan Nishikawa'yı görmek istemiyordum. Bu yüzden rastgele bir bahane uydurup eve gitmiştim.
Yarından itibaren, tekrar yalnız olacaktım. Eşyalarımı umursamayarak yatağıma uzandım ve boş boş tavanı seyrettim.
Amami geçen sefer bu evi ziyaret ettiğinde, reddedilmiş ve üzgün hisseden benden başkası değildi. Ama şimdi, kendimi ona aynı muameleyi yaparken bulmuştum.
Daha fazla pişman olamazdım. Bu, arkadaş edinmekten ortaokuldayken vazgeçmemin daha şimdi gelen bedeliydi.
Tecrübesizdim. Nasıl başa çıkacağımı bilmiyordum. Kalktım ve yatağın kenarına oturdum. Gözlerime sırama koyduğum kitap takıldı.
Amami'nin ikinci el kitapçıdan aldığı kitaba.
Buna karşılık olarak hala bir şey verebilmiş değildim. Ve yine de minnet yerine zarar vermiştim.
Hala yaz tatilinin bitmesine birkaç gün vardı. Kijima tatil bitmeden en az bir kere buluşmamız gerektiğine dair bir mesaj attı.
Ama bu dolup taşmakta olan duygularla başkalarına çıkaracağım sorunları öngöremiyordum.
En azından içimdeki bu çirkin ve korkunç sahiplenicilik yüzümden anlaşılmayacak kadar sakinleşene dek kimseyle buluşmak istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Spicy Omega
Fanfiction"Baharatlı omega." Tek Türkçe çevirisidir. Bölümler İngilizce çevirinin de ötesindedir. Açıklama: 'Feromonlarım belli ki baharat gibi kokuyor' Karasawa, bir omega, sakin bir lise hayatının tadını arkadaşları Kijima, bir beta, ve Amami, bir alfa, il...