Kijima'nın bakış açısı
Karasawa'nın kolunu omzuma atmış sürüklerken birdenbire gücümü kaybettim ve olduğum yere çöküverdim.
"Bilincini yitirdi. Bu hiç iyi olmadı."
Bilinçsiz birinin vücudu ağırdı. Bacaklarını kullanamadığı için onu zor olsa da taşımaktan başka çare yoktu.
Karasawa'nın bedenini hareket ettirmeyi başardım ve iki kolumu da bedenine koydum. Ardından da duvarı onu tek seferde kaldırabilmek için dayanak olarak kullandım.
Acaba benden boy ve ağırlıkça pek de farklı olmayan Karasawa'yı revire taşıyabilecek miydim?
Neyse ki ikimiz de okul binasının içindeydik ve revir de koridorun hemen altındaydı. Özensizce ayakkabılarımı çıkarıp loş koridora adımımı attım.
Karasawa'yı bulmam tamamen şans eseriydi.
Başka sınıftan bir arkadaşımla yürüyor ve eve gitmeyi planlıyordum ancak ayakkabı dolaplarına geldiğinde ulaşım kartımın ve kartlığımın çantamda olmadığını fark etmiştim.
Nerede düşürdüğümü bilmediğim için ilk katın koridorundan sınıfa doğru arayarak gitmeyi planlamıştım. Açılış seremonisinin yapılmış olduğu spor salonuna geldiğimde tanıdık bir koku burnuma takılmıştı.
Okul içinde yemeğimsi kokuları almak için sınırlı şanslar vardı. Mesela kafeterya ya da yemek de satılan okuldaki dükkan veya belli bir omeganın feramonları.
Üstüne üstlük, bu koku, baharatlı, ve insanın sanki ortamda yemek varmışçasına halüsinasyon görmesini sağlayacak derecede açlığını tetikleyen bir kokuydu.
Böyle bir kokuyu yayabilecek sadece bir kişi vardı.
Tahmin ettiğim gibi, Karasawa okul binasının arkasında bir yerde bayılmıştı. Acı içinde nefes alıyordu ve alnı boncuk boncuk terlemişti.
Yerde bastırıcı ilaçların açılmış paketini görüp Karasawa'nın hala bilinçli görünmesinden ötürü rahatlamıştım.
Kaybolmuş eşyamı ararken buraya gelene dek sadece 2 tane öğrenciyle karşılaşmıştım ki onlar da eve gitmek için ayakkabı dolabının oraya gidiyordu. Çoğu öğrenci kulüp aktivitesi yapıyor ya da eve gidiyor olmalıydı.
İlk katın koridorunu hızla geçerken bir alfa ile karşılaşmayacağımızı umdum. Normalde gider bir öğretmen çağırır veya tıbbi bir merkezi arardım ama omega olduğunu saklayan Karasawa'nın bunu isteyeceğini zannetmiyordum.
"Hadi, Karasawa, neredeyse revire geldik..."
Eğer sadece bir beta ile kısa bir anlığına karşılaşsak dedikodular kolayca giderilebilirdi. Zira, Karasawa'nın feramonları hala keskin bir koku yayıyor olsa da hep acı/baharatlı şeyler taşıdığı izlenimi de çoktan kurulmuştu.
Karasawa'nın betaymış gibi yapmasının önemli bir etkisi vardı bu konuda ve bu yüzden biri gelip durumu sorgulasa bile o kişiyi atlatabileceğine inanıyordum.
Bir alfa ile karşılaşsak bile feramon yayan kişinin Karasawa olduğu anlaşılmadığı sürece açığa çıkmadan revire gidebilirdik.
Bir alfa da zaten sırf feramonları yüzünden bir omegaya saldırmayı istemezdi normal şartlar altında. Yani, eğer ki feramonlardan fiziksel olarak uzak olurlarsa Karasawa'ya saldırmaları için bir neden de olmazdı.
Kısacası, şu an asla karşılaşmamamız gereken sadece bir kişi vardı.
"...Kijima?"
Ve o an, en az bulunmak istediğin an, en son bulmasını istediğin insan gelir seni bulurdu.
"Amami...!"
Sağlık odasının önündeki merdivenlerden yavaş bir tempo ile inen bir öğrenci vardı.
Bu öğrenci sınıfınca sevilir ve her gün aptalca konuşmalar yapan bir üçlünün parçası olarak bilinirdi. Uyumlu ve kibar bir alfaydı, hep gülümser ve sıcaklık yayardı.
İşte bu özelliklere sahip olan Amami, orada öylece, mutlak bir hakimiyet havası yayarak durmaktaydı.
Queenz182: İşler daha da karışıyor :"D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Spicy Omega
Fanfiction"Baharatlı omega." Tek Türkçe çevirisidir. Bölümler İngilizce çevirinin de ötesindedir. Açıklama: 'Feromonlarım belli ki baharat gibi kokuyor' Karasawa, bir omega, sakin bir lise hayatının tadını arkadaşları Kijima, bir beta, ve Amami, bir alfa, il...