Vücudumu kolayca ters çevirdi ve ben sadece kalçalarımın havada olduğu bir pozisyonda buldum kendimi, kıçını gösteren bir köpek gibi.
Bu pozisyonda, hemen sonra ne yapacağını anlamamak imkansızdı.
"Ş-şeyy bu biraz... utanç verici..."
"Bu pozisyonun ilk kez sevişecekler için daha rahat olduğunu duymuştum."
"Ama bu pozisyonda... Yüzünü göremiyorum, Ren..."
"...Anladım, bu seni ürküttü. O zaman, bu nasıl,"
Dudaklarını açıkta olan enseme değdirdi ve ben de içgüdüsel olarak orayı elimle kapatmaya çalıştım. Ama arkadan tüm vücudumu kaplayan bir koku tarafından kısıtlanmıştım.
Rahatlatıcı ama derin bir kokuydu. Ren'in feramonlarını artık biliyordum ve endişemin, tetikte olma halimin ve mantığımun eriyip gitmeye başladığını fark edebiliyordum.
Ah, evet, onunlaysa sorun yoktu.
Korkmuyordum.
"Ren'in kokusu..."
"Evet, bu doğru. Acımamasını sağlayacağım."
Biraz rahatsız bir pozisyon olsa da omzumun üstünden bir öpücük istediğimde anında öptü beni. Dudakları o kadar sıcaktı ki beni eritecekti.
Omzumu omzuna bastırıp daha yakınıma çektiğinde öpüşü derinleşti ve dili nazikçe gezindi.
"Ren... Ren..."
"Hehe, Shinya, kızışmadaymışsın gibi yanıyorsun."
Kulağımı ısırabilecek kadar yakın bir mesafeden fısıldaması bana bir titreme gelmesine neden olmuştu.
Bir adam tarafından arkadan kucaklanmış olma ve isteklice kalçalarımı sunmam, daha önce asla müsaade edemeyeceğim bir hareketti.
Bu da beta zihnim ve omega bedenim arasında bir karmaşa yaratıyor ve aklımı kaybedecemişim gibi hissettiriyordu.
Kızışma dönemlerim hep kendime karşı verdiğim bir savaştı. Asla savunmamı indiremediğim haftalardı.
Bir alfa tarafından fark edilebilirdim veya bana adil davranmayan kimseler olabilirdi. Bu durumlarda, karşı koyamayabilirdim de.
Sadece kendimi isteklice bacaklarımı açıp tatmin olmak için yalvarırken hayal etmek bile hasta hissetmeme neden olurdu.
Böyle düşüncelere gözlerimi ve kulaklarımı kapatır, kendimi korumaya çalışırcasına cenin pozisyonu alırdım.
Omega olduğum gerçeğinden asla kaçamayacağımı bilsem de, bir gün gerçek bir beta olmanın hayalini kurar, kimsenin beni ezemeyeceğini çocuksu bir sanrı ile hayal ederdim.
Ama şimdi, omega olduğum için oldukça memnun olma noktasına gelmiştim.
Karmaşık ve tuhaf yapıma rağmen Ren hiç beni suçlamamış ve beni terk etmemişti. Hep yanımda olmuştu ve beni korumuştu.
Benim biriciğim ve birtanem olmuştu.
Defalarca kez, bu kadar mutlu geçirdiğim zamanların eğer ki bir rüya olduğu ortaya çıksaydı asla kendime gelemezdim, diye düşünmüştüm.
Her uyuduğumda bu rüyadan uyanmaktan korkar olmuştum. Ama Ren her sabah yanımdaydı işte, yanımda uyanmamı beklerken.
Saçlarımı okşar ve ben pes ederek gözlerimi açtığımda bana gülümseyen ilk insan olurdu.
"Ren, seni seviyorum."
"Shinya... Ben de seni seviyorum. Seni çok ama çok seviyorum."
"A-ah... Ahh...!"
Dikkatlice hazırlayıp adım adım gerginliği azalttıktan sonra, Ren yavaşça ama emince beni doldurdu.
Bu baskı parmaklarla kıyas kabul etmezdi. Sırtım gerilmişti ve istemsizce acıyla karışık bir çığlık koyuvermiştim.
Önümdeki beyaz çarşaflara tutundum ve nefesimi düzenlemeye çalıştım. Acı vericiydi ama her kızışma döngümde de istediğim bir şeydi, doldurulmak için resmen çıldırma hissi. Bu boşluk tatmin olurken benden tatlı inlemeler çıktı.
"Hepsi... hepsi içimde mi...?"
"İçinde."
Geriye baktığımda Ren saçımı okşadı ve omzumu öptü. Yanakları kıpkırmızı olmuştu ve deli gibi terliyordu.
Eriyen gözlerine ve mutluluktan köşeleri gevşemiş dudaklarına bakınca Ren'e mutluluk verdiğimi fark edip gözlerimin dolduğunu hissettim.
"Zor mu? Acıyor mu?"
"Acıt...mıyor... ama, bak, boynumu ısırmayı bırak."
"Bu hafif bir ısırık"
Dişleri hafifçe boynumda gezindi, hassas tenime değen nefesi beni gıdıkladı.
Gıdıklanma hissine kıkırdadım ve hissiyatım birdenbire arkama kayarak istemsizce nefesimin kesilmesine neden oldu.
"Daha rahatsın sanki. Hareket edeyim mi?"
"Be-bekle... ah!"
Kolum çarşafa resmen yapışmış bir haldeyken, köpek dişleri hayati noktama geçti.
Arkadan defalarca kez delinmiştim ve resmen oyulmuş gibi hissetsem de zevk almıştım bundan. Bu hareketine rağmen vücuduma dokunan eli nazikti, sanki cidden nazikmiş gibi...
Onu kabul eden kısmımın açgözlülükle kasılıp gevşediğini ve onu istediğini görebiliyordum.
Bu müstehcen hissiyattan ötürü aklım başımdan gitmişti.
"Heh ──── Ren, oha, çok garip, ahhh!"
"Garip olmakta sorun yok, Shinya."
"Hayır, hayır, ah, ah, hayır, dur..."
Birbirimizin feromonları içinde sarmalanmıştık, birbirimizi isteme hissimiz asla durdurulabilecek gibi değildi.
Bundan sonra, sesim yok olana dek tatlı sesler çıkarmak zorunda bırakılmıştım ve gökyüzü aydınlanana dek beni serbest bırakmamıştı.
Queenz182: Bu bölüm mini utanç krizleri ile çevrilmiştir. :"D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Spicy Omega
Fanfiction"Baharatlı omega." Tek Türkçe çevirisidir. Bölümler İngilizce çevirinin de ötesindedir. Açıklama: 'Feromonlarım belli ki baharat gibi kokuyor' Karasawa, bir omega, sakin bir lise hayatının tadını arkadaşları Kijima, bir beta, ve Amami, bir alfa, il...