Göklerde Yükselen Savaş Hükümdarı [2] (Yarım Bırakıldı)

Bölüm 231: Silah İyileştirmesiyle Hayat Bahsi

Şöyle ufak bir bölüm atıyorum. Ne yazık ki bu günlük bu kadar.

–––

Gecenin ilerleyen saatlerinde Duan Ling Tian iki kıza sarıldı ve derin bir uykuya daldı.

Çıtır!

Kulaklarına bir ses patlaması geldi. Duan Ling Tian'ın Ruhsal Gücü sarsıldı ve anında sarsılarak uyandı.

Duan Ling Tian çok geçmeden tüm avlunun alevler içinde kaldığını fark etti.

"DSÖ?!" Bu sırada Duan Ling Tian, ​​Xiong Quan'ın patlayıcı bağırışını ve ardından onun kapıyı kırıp dışarı fırlama sesini duydu.

Ke Er ve Li Fei gürültüyü duydular ve sarsılarak uyandılar.

Üçü giyinip odalarından çıktılar ve Li Rou'nun da çıktığını fark ettiler.

“Tian, ​​hepiniz iyi misiniz?” Li Rou, Duan Ling Tian ve kızlara baktı ve derin bir endişeyle sordu.

Avlunun tamamı alevler içinde olmasına rağmen Duan Ling Tian'ın dört kişilik grubunun hızıyla çevredeki alevleri kolayca bastırabildiler.

Çok geçmeden Xiong Quan geri döndü ve elinde bir kişi taşıyordu.

Genç bir adamdı.

Duan Ling Tian bir bakışta bu genç adamı tanıdı. “Li Xin!”

Li Xin, eski Yedinci Yaşlı Li Kun'un oğlu.

Duan Ling Tian'ın yüzü kasvetliydi. O yıl Fresh Breeze Kasabasını terk ettiğinde Li Xin'e sorun çıkarmayı planlamıyordu.

Ama şimdi bu Li Xin aslında Duan Ling Tian'la belasını arayacak kadar kalın kafalıydı.

“Duan Ling Tian, ​​aslında seni yakarak öldürmedi!” Duan Ling Tian ve diğerlerinin güvende olduğunu fark ettiğinde Li Xin'in gözleri koyu kırmızıydı ve yüzünde isteksiz bir ifade vardı.

Bu sırada düzensiz ayak sesleri duyuldu. Oraya koşan Patrik Li Nan Feng ve yaşlılar grubuydu. Birçok Li Ailesi öğrencisi bile ellerinde kovalarla oraya koştu, sonra da Duan Ling Tian'ın evinin avlusundaki yangını söndürmek için koştular.

Ancak ne yazık ki yangın o kadar büyümüştü ki, söndürmenin hiçbir yolu yoktu.

Sonunda tüm avlu küle dönüştü.

Duan Ling Tian yumruklarını sıkıca sıktı ve gözlerinde öldürme niyeti titreşti. Bu avluda onun anılarından çok fazlası vardı….

Artık hepsi gitmişti!

“Hahahaha….Duan Ling Tian! Öfkeli mi? Kesinlikle seni kızdırmak istedim! Kardeşimin hayatını mahveden sendin! Ve babam kesinlikle senin yüzünden öldü! Onlardan intikam almak istiyorum! Onlardan intikam almak istiyorum!” Li Xin, Duan Ling Tian'ın ifadesini görünce kahkahalara boğuldu.

“Li Xin, ölüme davetiye çıkarıyorsun.” Duan Ling Tian'ın bakışları Li Xin'e bakarken buz gibi soğuk bir sesle konuştu.

Li Rou, Duan Ling Tian'a, "Tian, ​​bırak bu konuyu Patrik halletsin," dedi.

Duan Ling Tian uzun bir nefes verdi. Patrik Li Nan Feng ve büyüklerin orada olduğunu ancak şimdi fark etmişti.

“Duan Ling Tian, ​​endişelenme. Li Klanı sana bir açıklama yapacak!” Li Nan Feng'in yüzü son derece çirkindi. Duan Ling Tian'ın mevcut durumuyla birlikte Duan Ling Tian'ın hâlâ onları ziyarete dönebilmesi, kendisini hâlâ Li Klanının bir üyesi olarak gördüğünü gösteriyordu.