46|Köyü Terk Ediş

248 33 24
                                    

...

Tamamen ayrılmadan önce diğer herkese de gidiş talimatını vermeyi unutmamışlardı.

Yol boyunca kimseden tek kelime dahi çıkmadı. Naruto, hırsla Sakura'yı taşıyordu en önd, kız hala uyanık değildi zehir ona da etki etmişti ve o tek panzehiri sarışına vermişti. Onun hemen ardında saçları önüne düşen, karamsar bir ruh halinde olan Rin vardı. En arkada da Kakashi ile Karin.
Karin düşünüyordu. Aklında dönüp duruyordu.

Rin.

Kızın yüzüne bakınca bir bağlılık hissetmişti. Nedendi?
Sasuke'yi düşündü. Kendisine ihanet eden o yakışıklı çocuğu.
Sonrada kıza baktı. Kendi saçlarına baktı. Sasuke...
Genelde saçlarına bakardı. Yutkundu kız.
Artık açık açık, çocuğun gözünde bu kızın kopyası veya taklidi olduğunu anladı. Asla Karin olamamıştı onun gözünde tek başına. Hep, bu kızın gölgesinde kalmıştı. Sasuke ile ölümüne dövüşen Rin'in gölgesinde. Takım 7'nin Rin'inin gölgesi altında kalmıştı. Yanılmıştı. Sasuke onu sevmiyordu.

Kendisini iyileştirirken ağlayan kız Sakura da vardı.
Ona acıdı Karin.
Böyle bir durumda olduğu için. Ama en çok Rin'e acıdı.
Ona hem acıdı hem de ölesiye özendi.
Onu gibi olmak istedi aynı zamanda olmamak istedi. Sonsuz bir karmaşaydı adeta. Döngü, hapishane...
Rin'in hapishanesi.

Bunu görüyordu Karin. O...
Acı çekiyordu. Derinlerden gelen bir acı vardı. Onu bağlayan, zincirleyen, zihnine zulmeden.
Rin'in çakrası kırmızıydı, kıpkırmızı. Derinlikleri inildikçe daha da karanlık bir hal alıyordu. Nefes kesiyordu üç kuyruklu canavarın da etkisiyle. Karin için dayanılmayacak bir karanlıktı bu.
Hem canavarın negatif enerjisi, hem de kızın vücudunun her yerini saran bir diğer negatif enerji.
Normal bir insan olsa çoktan ölmüş olurdu.

Peki o nasıl dayanıyorsun bu acıya?
Adeta bir kanser, illetti.
Rin nasıl dayanıyordu buna?
Ölmemek zor olmalıydı.

Naruto'ya da kaydı gözleri kızın.
Rin'in aksine onun ferah ve aydınlık bir çakrası vardı. Sıcaktı, ışıktı.
Rin ise loş, karanlık ve kırmızıydı. Kanlıydı, hastalıklıydı, rutubetliydi.
Naruto'nun içine inildikçe delirtecek olan o canavar enerjisi nefreti onda da vardı ama...

Rin'in ki sadece canavar nefreti değildi.
Bu hastalıklı çakranın başka bir nedeni olmalıydı.
Başka bir sebebi, olmalıydı...

Kızın gözleri usulca kapandı. Bu ortam huzurluydu.
En azından onun için öyleydi.
Diğerleri içinse bir cehennemdi.

...

Akşam varmışlardı. Herkes çeşitli yerlere dağılmıştı. Naruto, kardeşine bakmadan son sürat hastane niyetine geçici olarak kurdukları çadıra yaklaştı. Rin tek başına kaldı Kakashi de rapor için gidince.
Boşluğa baktı. Karanlığa baktı. Yere baktı.

'Nerede yanlış yaptım?' diye düşündü?

'Ben nerede yanlış yaptım?'

Hırsla dişlerini sıktı.

Daha yarım saat geçmemişti. Kendisini Antrenman sahasına attı. Katasını karşısındaki Antrenman için kullanılan modellere doğrulttu. Vurdu, vurdu ve vurdu. Darbe sesleri yankılandı durdu. Vahşiceydi.
Zihnini boşaltmaya çalışıyordu kendince. Elleri kesilip, bacakları parçalanıncaya kadar devam etmeliydi. Rezil olmalıydı durmak için.
Fiziksel gücünü tüketmeliydi ki, zihni çalışacak vakit bulamamalıydı ağrıdan. O zaman belki yarım saatliğine de olsa temiz bir zihinle yaşardı. Temiz bir zihni, mosmor olmuş bir bedene tercih ederdi.

Ne de olsa onu durduracak bir sapık kurbağa keşişi yoktu artık.

Vurdu, vurdu, defalarca vurdu. Modeller paramparça oldu, bedeni yaralarla ve morarmalar ile doldu ama zihni hala uyanıktı. Sarhoş etkisi yaratamamıştı.
Yüzündeki bitmiş ifade ile yan taraftaki direklerden birine yumruğunu geçirdi kılıcı yere fırlatırken.

Born To Die | Rin&SasukeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin