48|'Tahtalı Köyde Rin'in Maceraları'

266 25 20
                                    

...

Rin.

O hayatı boyunca bir şeyler için çabalamıştı. Kaçırılmamak için,eve dönmek için, kardeşinin üzülmemesi için,onu korumak için, hinata için, sakura için,sasuke için....
O hep çabalamıştı.

'Şu duygusuz Rin mi(!)'

Onunla dalga geçenlere hep kulak tıkamıştı, umrunda değilmiş gibi davranmıştı. Ama işin gerçeğinde...
Hayır,o hiçbir zaman duygusuz olmamıştı. O her gece, yatağında usulca ağlayan o kızdı. Sessizce,içine kan ağlayan o kızdı.
Karanlık tarafta kalan gölgenin içerisindeydi gerçek Rin.
Kardeşi dahil diger herkesin gördüğü sadece onun yansımasıydı.

Güçlü Rin sadece bir yansımaydı.
Gerçek Rin ise içeride, gölgede ve karanlıkta yatıyordu. Ruhundaki, vücudunda ki onlarca kalıcı yara ile.
Elleri neden hep saklıydı?
Neden hep eldiven ve sargı vardı, ellerinde, parmaklarında?

Cevap belli olmalıydı çoktan.
O karanlık aynanın önüne her geçtiğinde ve ellerindekileri tek tek çıkardığı zaman ortaya çıkan şeyler onun unutmak ve asla görmek istemediği, aynı zamanda da unutmamak için uğraştığı izlerdi.

Duvar kenarında, küçükken de, şimdi de...
Bacaklarını kendine çekip usulca ağladığı, hıçkırdığı izlerdi bunlar.

Rin.

O, başkalarının onun için asla endişelenmesini istemedi, istemezdi. Kardeşini üzmek istemedi. Hep iyiydi, sorun değildi. Yeterki Naruto da iyi olsundu. Onun için sorun değildi. Katlanırdı aşağılanmaya da dayağa da,akran zorbalığına da.

O, kan ağlamaya alışıktı zaten.

Dört yaşından beri zorbalık görmeye alışıktı. İnsanların onu itip kakmasına, aşağılamasına...
Ama umrunda olmadı. Sadece Naruto'yu düşündü. Onu düşününce canı canı yanmazdı.
İyi olurdu.

Hissizlik yavaş yavaş onu ele geçirmişti.
Kendi hakkındaki bu vurdumduymazlık ve hissizlik.
Küçükken, kalbindeki hissettiği ağır sancılardı bunun başlangıcı.
Sonsuz acı ve eziyet.
İyiyken bile aslında tam olarak iyi olamadı.

Zincirlendi hep.

Yetim veya öksüz kalmak...
Bunu sorun etmiyordu asla. Naruto vardı ne de olsa. Onun sorun ettiği tek şey ikizinin üzülmesiydi. Ve tabii, içten içe kabul etmek istemediği ikinci sorun da kendisiydi.
Rin, aslında zincirlerinden nefret ediyordu. Uzumaki olmaktan nefret ediyordu, inatla metak etsede.

Bu yüzden kullanmak için hep beklerdi. Son anlarda kullanırdı gücünü. Çünkü onlara bakmak,acı ve kanlı geçmişi hatırlatıyordu.

Onlar yüzünden öldürdüğü o iki canı hatırlıyordu bilinç altı. Ve acı çekiyordu. Bunu yaşamamak için hep kaçtı. Zihninden, geçmişinden, yaptıklarından...

Ama unutmak...
Sadece kendini kandırıyordu.
Asla unutamıyordu. Bilinç altı hep uyanıktı ve hatırlıyordu acımasızca.
Vücudunu ne kadar hırpalanmış hale getirirse getirsin...

Elinde sonunda hatırlıyordu. Ve acı başa dönüyordu.

Rin.

Naruto'nun aksine ailesini tanımak için özel bir uğraş sergilememişti. En azından yaşı küçükken.

Sadece Gökyüzüne bakar, anne ve babasını hissederdi. Onlara gocunmazdı, bilirdi çünkü. Onlar kahramandı. Asla başını eğmedi. Kardeşi, insanlar tarafından canavar sıfatı ile dışlanırken de eğmedi. Onu korudu. Onlara atılan maskeleri tuttu ve atanın suratına attı, kardeşi için kavga etti. Kaç yüz tane burun kırdı....
Sayısını asla bilemezdi.

Born To Die | Rin&SasukeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin