69|Kalan Küller

148 31 15
                                    

... bol bol yorum yapın yazma hevesim kaçıyor sonra...

...

Rin ejderin sırtında uçarken avuç içine baktı. Geri sayımı izledi, dünyanın yok oluşuna kalan süreyi. Sıkıntıyla iç çekti. Onun sıkıntılı sesi arkasında kendisineyle gelen ve onunla uçan adamın dikkatini çekmişti.

"Sen iyi misin?"

Rin dalgınca önüne baktı.

"Bilmiyorum Neji."

Neji dikkatle kıza baktı beline tutunurken. Onun hakkında endişeleniyordu ve sırtına bindikleri ejder bunu anlamıştı. Neji'nin gözlerine yansıyordu endişe.

Ejderha kendi kendine alayla güldü.

"Merak etme, böyle görünsede mental olarak en güçlünüz o, eminim."

Rin ejderin dediklerine göz devirirken, Neji gülmüştü. Kesinlikle haklı olduğunu düşündü yaratığın. Ne de olsa Konoha'nın meşhur kırmızı şimşeğini tanımayan yoktu artık. Uzumaki Rinz Konoha'nın kırmızı ninjası. Namı değer Susanoo ve Uchiha keser kız kardeşlerin sahibi. Onun ismini duymayan yoktu dünyada. Herkes saygı, sevgi bazen de kıskançlık ve düşmanlıkla anardı bu ismi.

Ama hepsi şüphesiz ondan çekinirdi.
Sakura da Rin de ünlüydü ama Rin soğuktu. Sakura taze ilkbahar çiçekleri gibi herkese gülücükler saçarken Rin buz gibi bir kış çiçeğiydi. Soğuk davranırdı. Ama önceki haline göre kesinlikle daha sıcak kanlıydı.

Rin'in mavi gözleri Hyugalı çocuğa gitti. O,Neji,Naruto, Hinata, Sakura, Shikamaru ve Sai. Bu onların göreviydi. Hanabi'yi kurtarma ve Toneri denen herifi durdurma takımıydı onlar. Dünyanın yok oluşunu durdurmalılardı. Tek umut onlardı ve bu çok stresliydi.

Takım kaptanları Rin ve Shikamaru'ydu. Kakashi ikisi arasında ayrım yapmamış ve direkt ikisini birden atamıştı. Şimdi Rin ve Neji kızın ejderiyle giderken diğerleri Sai'nin jutsu ile yaptığı kuşlarda uçuyorlardı.
Hanabi'yi arıyorlardı.

Bazen aralarda durarak karların içinde bata çıka ipucu ve Hanabi'ye ait bir şeyler arıyorlardı. Bir kaç şey, kunai gibi, bulmuşlardıda.

Hinata ve Neji'nin ilerideki mağarada bir ışık görmesi ile oraya yöneldiler. Mağara karanlık ve derindi. Rin orada ilerlerken üşüdüğünü hissetti. Annesinin ördüğü koyu yeşil atkısına iyice sarıldı. Bata çıka ilerlediler ve üzerinde Japonca başlangıç yazan bir yerin yanında durdular. Bir tür göl veya bataklıktı durdukları yer. Ama buna rağmen gerçekten parlak ve güzeldi.

Hyugaların dediğine göre aşağıya inmelilerdi, suyun altına. Onların o mükemmel gözleri bile suyun altında ne olduğunu göremiyorsa kesin bir şey vardı bu işte. Rin dikkatle suya baktı, bir gariplik olduğunu sezdi ve eğildi. Naruto'nun atkısının ıslanmaması için çıkarması adlı hikayelerini dinlerken elini suya soktu ve geri çıkardı.

Islanmak bir yana elinde su damlası bile yoktu. Kardeşine bakmadan dikkatle suyu izlerken mırıldandı.

"Buna ihtiyacın olmayacak."

Elini yumruk yaptı, Ayağa kalktı. Elinin ıslanmadığını herkes görmüştü ve şaşkınlardı. Biraz merak,biraz korku teker teker suya dalmaya başladılar başka çare olmadığından. Shikamaru bunu söylemişti bile.

"Başka çare yok. Dalın."

Rin kardeşi ile bakıştı. Birbirlerine kafa salladılar ve aynı anda atladılar. Rin kendisini hafif gün ışığının vurduğu suya dalarken buldu. Saçları açılmıştı ve dört bir yana upuzun ipler halinde yayılmıştı. Kırmızı bir kader ipi gibi görünüyordu.
Baloncuklar her taraftaydı, git gide derine gidiyordu. İstemsizce eli sarı balonlara gitti, adeta onlara çekildi.

Born To Die | Rin&SasukeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin