Yeni bölüm geldi🎉oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum.
Işıkların aydınlattığı askeriye yolunu bakarken uykusuzluktan yanan gözlerimi hafifçe ovdum.
Saatlerdir tek bir kıpırtı dahi olmamıştı.
Kulede nöbet tutan benden başka sadece bir asker vardı,onun da sohbetine doyum olmuyordu.
Kaç saattir söylediği tek şey kuleye ilk girdiğimde verdiği selam ve ardından ayıp olmasın diye sorduğu nasılsın sorusuydu.
Ben ise etrafı kontrol ederken bir taraftan da sabah olanları düsünüyordum.
Yanlış yapmıştım ne kadar sinirli olsam da odasına öyle girmek gibi bir hakkım yoktu.Ama o da beni suçlamış sonraysa ceza vermişti,ona ne yapmıştım da bu kadar takmıştı bana hiç bir fikrim yoktu ancak onun epey bir sinirlerini bozduğum açıkça ortadaydı.
Cüneyt ve diğerleri ani bir şekilde ceza aldığımı duyduklarında onlar da bayağı şaşırmıştı.
Cüneyt yanlız kalmayayım diye benimle nöbet tutacağını söylese de böyle bir şeye ne ben,ne de komutanlar izin verirdi,bu yüzden sonunda inadından vazgeçmiş ve beni nöbet tutmam için göndere bilmişti.
Barlas komutanı ne kadar sevsede bana verdiği ceza için ona kızdığı belliydi.
Ama bu hiç bir şeyi değiştirmezdi.
Bunu düşünürken merdivenlerden gelen adım sesleriyle silahımı oraya doğrultdum,
normalde bu saatde kimse uyanık olmamalı,ya da buralarda dolaşıyor olmamalıydı.Adım sesleri net bir şekilde duyulduğunda derin bir nefes aldım.Silahı bedeni tam olarak görünceye kadar sıktım,ta ki kim olduğunu tanıyıncaya dek.
Barlas komutan elinde iki bardak çayla tam önümdeydi.Ben ona hala şokla bakarken derin bir nefes alarak konuşmaya başladı.
"Ne o?Bana bu kadar mı sinirlisin?Öldürücek kadar mı?"ilk ne dediğini anlamasamda hemen sonra silahı hala ona doğrulttuğumu fark ettim.
Bana yaklaşarak elindeki çayları kenara koydu ve silahın ucunu tutarak hafifçe aşağı itti.
"Maazallah vurursun falan"dedi dalga geçer bir tonda.
Ben ise daha o an kendime gele bildim ve asker selamı verdim ,diğer askerde hemen yanıma geçerek selam verdiğinde Barlas komutanın bende olan bakışları ona doğru kaydı.
"Asker uyumaya gide bilirsin,nöbetin devamını ben devralıyorum!"dediğinde şaşkınlıkla ona baktım.O ise hala askere bakmaya devam ediyordu.
"Emredersiniz komutanım"diyerek asker hızla merdivenleri inmiş ve uzaklaşmıştı.
Ben ise onunla birlikte orada öylece kala kalmıştım.Arkama dönüp öylece ışıklı yolu izlerken hemen yanıma geçip o da beklemeye başlamıştı.
İkimizde konuşmuyor etrafı inceliyorduk,ta ki o söze girinceye dek.
"Efes..."dedi fısıldar bir tonda"Efendim komutanım"diye cevap verdim,hemen ardından"İstediğiniz bir şey mi var?"diye sorduğumda
"Sen!"dedi net bir şekilde,bir anda şaşkınca ona döndüğümde o da bana döndü.
"Sen Efes senin güvenini,sevgini istiyorum."
Bir an gözlerini kapayıp başını iki yana salladı,gözlerini açtığında "Sen benim askerimsin ben ise senin komutanın.
Gerekirse sen ölme diye can vermeye hazırım ben,sen de öyle olmalısın.""Komutanım ben..."diye araya girmek istediğimde elini kaldırıp susturdu beni.
"Birbirimize güvenmeli ve aramızdaki bu anlamsız konuyu daha fazla uzatmamalıyız."dedi.
Doğru söylüyordu geldiğimizden beri anlamsız bir kavgaya tutuşmuş ve çocuk gibi davranmıştık.
Bu böyle olmamalıydı.
"Benden hala şüphe ediyor musunuz komutanım?"diye sordum."Hayır"diye cevapladı.
"Senden hiç şüphe etmedim, sadece merak ettim.O Ömer denen adam sana ne getirebilir diye."Kaşlarım çatıldı"Özel olduğunu söylemiştim komutanım."hafifçe sırıttı"Şekerler fazla özel."dedi dalga geçer bir tonda.
"Sizde fazla meraklısınız komutanım"
dedim aynı onun gibi dalga geçerek."Evet öyleyim,ama bundan sonra seni kırmayacak kadar meraklı olmak için elimden geleni yapacağım.Ama sende bana güvenmeyi öğreniceksin.Anlaştık mı?"diye sorduğu soruyla başımı aşağı yukarı salladım.
"Emredersiniz komutanım."diyerek bakışlarımı önüme çevirdim, Barlas'sa çaylardan birini alarak bana uzattı.Elinden alarak bir yudum içtiğimde daha yeni üşümüş olduğumu fark etmiştim.
"Bana baksana bı"dediğinde ona dönmüş ve avcunda tuttuğu şekerleri fark etmiştim,bana uzanıyordu.
"Öyle kuru kuru gitmez."elindeki şekerlerden birini elime aldığımda hevesle sırıttım.Anında açarak ağzıma attığımda yüzümde geniş bir gülümseme yarandı.Çok seviyordum,şekerleri,çikolataları,tatlıları tatlı olan her şeyi seviyordum.
Gülümseyerek Barlas komutana baktığımda yüzümü incelediğini fark ettim.Kesin şu an çocuk gibi gözüküyordum.
"Teşekkürler komutanım."dediğimde ağzımdaki şeker yüzünden sözlerim yarım yamalak çıkmıştı.Bunu söylediğimde Barlas komutan gülümsedi,ilk defa o an bana gerçekten sevecen bir şekilde gülümsedi.Güldüğünde çok...Tatlıydı.
Bunu düşündüğün an yüzüm kızardığında hızla bakışlarımı başka tarafa çevirdim.
Neden böyle utandıysam,sonuçta sadece tatlı olduğunu düşünmüştüm.İnsanlar tatlı ,yakışıklı ve çekici olurdu ne vardı bunda?Neden kızarıyordumki?Ben bunları düşünürken Barlas komutan elimi tutarak kendine doğru çekti ve elindeki tüm şekerleri avcuma döktü.Sonra sanki hiç bir şey olmamış gibi önüne dönerek yolu izlemeye devam etti.
Bölüm kısa oldu farkındayım,ama fazla zaman bulamıyorum yazmak için.
Askeriyeyle ilgili fazla bir bilgim yok yanlışlarım ola bilir,lütfen bunları görmezden gelin🌈💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Askerim bxb
RomanceTamamlandı Bir binbaşı en fazla ne kadar takıntılı ola bilir? Barlas binbaşı Efese ne kadar takık olabilirse...