48.Ilaç

1.8K 102 98
                                    

Merhaba nasılsınız bakalım umarım iyisinizdir 💕
Yeni bölüm geldi 🎉 🎉 🎉
Umarım beğenirsiniz 🌈 💕 🌈

Uzun bir eğitim ve görev döneminin ardından nihayet çarşı iznine çıkmıştık.
Hava fazla sıcak olduğundan dışarıda dolaşmak yerine Cüneytin önerdiği tatlı bir kafeye gelmiştik.

Ve komutanların hepsi resmen peşimize takılmıştı,Amir bile buradaydı.

Barlas,Amir ve diğer arkadaslarla birlikte, renkli çiçeklerle süslü bahçe alanına oturduk.
Bahçe gölgelik olduğundan sıcak değildi.

"Su çilekli pastadan denemeliyim," dedi Sayid komutan garip bir heyecanla,belliki o da benim kadar seviyordu tatlıları.

"Kesinlikle," diye onayladı Cüneyt. "Çilekli pasta buranın en meşhur tatlısı."

Bense zaten geldiğimden beri menünün daha ilk sayfasında yer alan çikolatalı pastayla bakışıyordum.

Barlas her kesten ne istediğini sorup sipariş vermeye gittiğinde başıma giren sancıyla yüzüm buruştu.

Hadi ama şu an yeri değildi diye düşünürken bir daha acıyan başımla sinirle derin bir soluk aldım.

Her kesin ruh halini düşürmeye gerek olmadığından baş ağrımı boş vererek önüme gelen çay ve çikolatalı pastama odaklanmaya çalıştım.

Her kesin siparişi tek tek gelirken ben çoktan pastama gömülmüş bile.
Cüneyt "Oğlum her kesin siparişi gelsin sonra ye ne yiyorsan!"dediğinde derin bir nefes alıp çayımdan bir yudum aldım.

Mahçup bir ifadeyle çatalımı kenara bıraktığımda gülmeye başladı.
"Şaka yapıyorum oğlum,ye tatlını"dediğinde de ben omuz silktim
"Yemiycem,hevesimi kırdın bı kere" masadaki her kes güldüğünde kaşlarımı çatarak kafamı masaya yasladım.

Bir kaç saniye öyle kaldığımda başımı okşayan elle kafamı kaldırdım.
Cüneyt karşı taraftan uzanıp saçımı oksuyordu.

Dudaklarımı büzerek ona baktığımda çatalımı alarak pastadan bir dilim alıp bana doğru uzattı.

Ağzımı açtığımda pastayı ağzıma koyarak çatalı yeniden tabağa bıraktı.
Barıştık mı?
Diye sorduğu soruyla yüzümde büyük bir gülümseme oluşurken çayımdan bir yudum alarak başımı salladım.
Cüneyt de önüne gelen tatlısından bir dilim alırken etrafıma bir bakış attım.
O an bana kaşlarını çatıp bakan Amir ve Cüneyt'e çatık kaşlarıyla bakan Sayide takıldı bakışlarım.
Bu zamana kadar bizim bu kadar yakın olduğumuzu fark etmemişlerdi muhtemelen.
Barlasa baktığımdaysa göz göze geldik,
ama o Amirin aksine gülümsüyordu.

Onunla göz göze geldiğimde gülümsemesi genişledi,bense anı gelen baş ağrısıyla yüzümü buruşturup başımı aşağı saldım.

Ama azalmasını beklediğim baş ağrım gittikce daha bir güçlendi.

Bizimkiler sohbet ederken ayağa kalktığımda Amir "nereye?"diye sordu.
"Lavoboya"diyerek direkt uzaklaşıp lavoboya geçtiğimde yüzümü soğuk suyla yıkayarak derin bir nefes aldım.

Baş ağrım hala gram azalmamışken lavobodan çıktığımda çarptığım şeyle başımı tutarak geriledim.
Neye çarptığıma bakmak için başımı kaldırdığīmda gördüğüm adamla derin bir nefes aldım."Şu an değil Barlas"diyerek yanından geçip gitmek istediğimde kolumdan tutup bunu engelledi.

"Al şunu iç"diyerek bana uzattığı hapa baktığımda daha yeni elindeki şişe su ve ilacı fark etmiştim.

Ilacı alıp ağzıma attığımda suyla birlikte içerek derin bir nefes aldım.
Bir elini kaldırarak saçlarımdan okşadığında"teşekkürler"diye mırıldandım.

Gülümseyerek"hala sorumsuzsun"
dediğinde kaşlarımı çatarak yanından geçip gitmek için bir daha çabaladım.
Ama her defasında karşımı kesti.

Sonunda"Barlas!"diye onu uyandığımda gülümseyerek "Eger kendini iyi
hissetmezsen bana söyle, tamam mı?" diye konuştu.

Başımı salladım ve "Tamam, merak etme."diyerek yanından geçtim sonunda.

Barlas'la birlikte masaya geri
döndügümüzde Amir bize bir bakış atarken Sayid ve Cüneyt koyu bir sohbete dalmıştı

Ama ben gelip yerime oturduğumda bana bir bakış atarak "iyi misin?"diye sordu Cüneyt.

"Iyiyim" dedim, çayımdan bir yudum daha
alarak. Baş ağrım biraz hafiflemişti, ama hâlâ tamamen geçmemisti.

Tatlı sohbetler, kahkahalar ve lezzetli tatlılar arasında zaman hızla akıp geçti. Herkes, bu anın tadını çıkarıyor gibiydi.

Cüneyt'in şakaları,Sayid'in heyecanlı anlatımları, Barlas'ın arada sırada sessizce gülümseyen yüzü...Amir bile rahatlamış görünüyordu.

Ancak gözlerim arada sırada istemsizce Barlas'a kayıyordu. Onunla aramızdaki nereye varacağını kestiremiyor merak ediyordum.

Pastanin son dilimini yerken, diğerlerinin neşeli sohbetlerine katıldım.
Günün sonunda, herkes mutlu ve rahatlamış bir şekilde kafenin kapısından dışarı adım attı.

Fatih Barlas'a hitaben "Ayıb oluyor ama komutanım tüm hesabı ödemek ne?
Bizi mahçup bir duruma soruyorsunuz!" diye konuştu.
Diğerleri de ona katılırken Barlas"Ben sizin komutanınızım,ben böyle uygun gördüm"
diyerek konuyu kapattı.

Çarşı izni, bekledigimden çok daha güzel geçmisti.
Yolda yürürken, Barlas omzuma dokunarak, "Bugün gerçekten güzeldi, degil mi?" dedi."Evet, gerçekten öyleydi," diyerek gülümsedim.

Içimde, bu anın hafizamda uzun süre canlı
kalacağını biliyordum. Her ne kadar zorluklarla dolu bir süreçten geçsek de, dostluklarımız ve paylaştığımız bu küçük mutluluk anları her seyi daha katlanilabilir kılıyordu.

Günün sonuna dogru, askeriyeye geri dönerken, baş ağrım tamamen geçmişti ve içimde tatlı bir huzur vardı.

Bu gün bana ilaç olmuştu

Ayyyy özlemişim Barlas ve Efese tatlı sahneler yazmayı.
Cüneyt ve Sayid hakkında ne düşünüyorsunuz?
Umarım beğenmişsinizdir 🌈💕🌈

Askerim bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin