37.Amir

2.1K 132 40
                                    

Elimdeki kahvaltı tabağı yüzünden zorlanarak bile olsa açtığım kapıyla bu sıcakta yorganı başına kadar çekmiş yatan Cüneyti görmem bir oldu.

Yatağa yaklaşarak"Abi"diye mırıldandığımda ses gelmemesiyle,ani bir korku içimi sararken elimdeki tabağı hızla komidine bırakıp üzerindeki yorganı tuttuğum gibi üzerinden çektim.

Elleri anında gözlerine siper olurken bıkmış bir edayla"Bırakta uyuyayım"diye mırıldandı.

Yatakta yanına oturup"Bak dün gecede gelir gelmez odaya geçtin,kalk birşeyler ye bir kaç saate biletimiz var"dediğimde beni umursamamasıyla gözlerine siper ettiği elini çekmeye çalıştığımda"Bırak!"diye bağıran sert sesiyle donup kalırken
"Cüneyt"diye mırıldandım.

Aynı an ellerini yüzünden çekip yatakta ayaklandıktan sonra"özür dilerim"diye mırıldandı.

Tam trip atmaya hazırlanırken gözlerim şişmiş göz altlarına kaydığında elimde istemsiz olarak göz altlarına gitti.

"Ağladın mı?"diye sorduğumda gülümsemeye çalışarak"Hayır"diye mırıldandı.

"O zaman neden göz altların şişti?"kaşlarım çatılırken sorduğum soruya"Gece uyuyamadım o yüzdendir her halde"diye cevap verdi.

"Hani benden bir şey saklamayacaktın"
diye sorduğumda derin bir nefes alıp
bir süre sustuktan sonra"Tamam dün Anılla karşılaştım."dediğinde kalbime bir ağırlık çöktü.

"Ne dedi?"diye sorduğun an gözleri dolduğunda onu uzun zamandır böyle görmediğimi fark ettim.

Tamam benim yüzümden zaten çökmüştü ama böyle ağlaması buna dayana bileceğimi zannetmiyordum.

"Çok kötüydü, gözleri parlaklığını kaybetmiş, bedeni çökmüştü."yutkundu
"Benim yüzümden olduğunu söyledi,onu bırakıp giden bir şerefsiz olduğumu.Bir sürü küfür etti,ama çıkıp gitmek istediğimde ağlamaya başladı.Onu bırakmamam için yalvardı."derin bir nefes alarak kollarımı bedenine sardığımda
"istersen..."diye mırıldandım,ama hemen lafımı kesti"Burada kalmayacağım,seninle gelicem"

"Ama Cüneyt"dedim sesimdeki endişeyi gizlemeye çalışarak
"Belli ki Anıl'ı hala önemsiyorsun. Belki de onunla konuşmalısın,belki bir çözüm bulabilirsiniz. Benimle gelmeni isterim, ama kendi duygularınıda göz ardı
etmemelisin."

Cüneyt'in bakışları sertleşti, dudakları ince bir çizgi haline geldi. "Artık onunla konuşacak bir seyim kalmadı.Onunla karşılaşmak bana ne kadar acı verdi, bilmiyorsun.Seninle gelmeliyim ve gelicem"Başımı hafifçe sallayarak, "Peki," dedim, "Ama eğer bir gün fikrini değiştirirsen, bunu konuşmaya her zaman hazırım.Şimdi, kalk ve bir şeyler ye. Güçlü olman lazım."

Cüneyt, derin bir nefes alarak başını salladı.

"Tamam, haklısın. Zaten uzun bir yolculuk bizi bekliyor"dedi ve yavasça yataktan kalktı.

Tabağı kucağına aldığında"Senin hiç bir suçun yok"diye mırıldandım.
Söyledigimi anladığını belli eder gibi başını sallayıp"Belki evet,ama onun için suçlu olan benim"diyerek tabağımdaki zeytinlerden birini ağzına attı.

Bu zamandan sonra istediğim tek şey vardı huzurlu bir hayat yaşamak,Cüneytle birlikte.

__________

Kısa ve sorunsuz bir yolculuğun ardından sonunda tahliyemiz olan yere yani Ankara askeriyesine gelmiştik.

Doğrusu buraya tahliye olmak iyi olmuştu,
buraya geldiğimiz ilk andan İzmir kadar olmasa bile içime öyle sinmisti ki.

Hem Cüneyt'in de memleketiydi.

Bunları düşünürken askeriyeye gelmiştik bile.Kapıdaki adam belgelerimizi alıp bir süre beklemenizi söyleyerek gittiğinde dakikalar sonra geri dönmüş ve peşine takılmamızı söylemişti.

Askerin bizi koğuşa götürmesinin ardından,içerdeki adamlarla kısa bir tanışma faslını geçtikten sonra binbaşının odasına doğru ilerledik.

Askeriye içinde sessizce yürürken, Cüneyt'in yanımda olduğunu hissetmek biraz olsun rahatlatıyordu beni.

Nihayet binbaşının odasına geldiğimizde asker kapıyı tıklatarak bekledi,içeriden gelen tok bir "Girin" sesiyle asker kapıyı açıp ve içeri girdi.Ve kendisi çıktıktan hemen sonra içeri gitmemizi söyleyerek ilerleyerek koridorda kayboldu.

İçeri girdiğimizde hemen önüne geçerek selam verdik.Bize bakmadan "Rahat"
dediğinde karşımızda oturan adam bir süre önündeki dosyalarla ilgilendikten sonra başını kaldırarak bizi süzdü.

Bende belli etmemeye çalışarak onu incelediğimde garip bir tanıdıklık hissettim adamda.
Adam, bizi görünce ayağa kalktı ve soğukkanlı bir şekilde, "Hoş geldiniz," dedi,
ve sonra kendini tanıtarak "Ben Binbaşı Amir"diye konuştu.

Karşılığında tekmil vererek Cüneyt ve ben de kendimizi tanıttığımızda "Umarım burada iyi anlaşırız"diyerek konuyu kapattığında"Çıka bilirsiniz"dedi sadece.

Cüneyt ve ben selam vererek çıkacağımız zaman bana bakarak"Siz değil"dedi.

Kaşlarım anlamadığımı belli ederek kalkarken Cüneyte doğru"Çıkın!"diye konuştu.

Cüneyt bana bir bakış attığında küçük bir gülümseme sundum ona,bana aynı şekilde gülümseyerek dışarı çıktığında önüme dönerek Amir denen adama baktım bir kez daha.

Aynı an aklımı dolduran anılarla"Siz?"diye mırıldandığımda kaşları kalktı.

"Ben?"diye karşılık verdi.

Ellerini göğsünde bağlayarak masasına yaslanıp bana baktığında"O gün iskeledeki adam sizsiniz"diye mırıldandım.

Güldü"Şimdi mi fark ettin?"diye sorduğunda başımı saklayarak onayladım onu.

Aynı an gülerek"İsminizi öğrendim"
dediğimde başını salladı."Doğrusu bir daha karşılaşmayacağımıza emindim,ama hayat işte sürprizlerle dolu."

"Peki ne için kalmamı istediniz?"dediğimde göğsünde bağladığı kollarını açıp masadan ayrılarak bana doğru yürüdü,tam önümde durduğunda"Siz Efes Aktan,Barlas Akman'ın tam olarak neyi oluyorsunuz?"
dediğinde çatılan kaşlarına karşı şaşkın bir halde ona baktım.

Bu adam Barlas'ı nereden tanıyordu ve benim onunla olan ilişkimden ona neydi?

Askerim bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin