52.Yalnız

1.6K 89 74
                                    

Merhaba nasılsınız bakalım umarım iyisinizdir 💕
Yeni bölüm geldi 🎉 🎉 🎉
Umarım beğenirsiniz 🌈 💕 🌈

Kucağımda uyuyan çocukla Çakır'ın ayarladığı odaya girdiğimde, gözüme çarpan yatağa bıraktım küçük bedeni.

Kendim hemen yan koltuğa otururken ağladığı andan beri elimi bırakmayan ve sadece uyuduğunda susan küçük kıza baktım.

"Çakır..."diye mırıldanıp ona döndüm.
"Bu çocukların olayı ne?Neden o mağaradaydılar?"

Hemen karşımdaki duvara yaslanarak "Bu tamamen başka bir timin göreviymiş.
Çocuklar yetimhaneden kaçırılmışlar.
Zaten biz oraya baskın yapmadan iki saat kadar önce çocukları getirmişler,o yüzden onları fark etmemişiz!"dedi dişlerini ve yumruklarını sıkarken.

Dirseklerimi dizlerime yaslayıp avuç içlerimle yüzümü kapatıp,"Barlas nasıl vuruldu?"diye sordum.

O an çocuk hareketlenince"dışarı çıkıp öyle konuşalım!"dediğimde, Çakır beni onaylayarak önden çıktı.

Hemen ardından çıkıp kapıyı kapattığımda Çakır konuşmaya başladı.
"İçeri girip çocukları gördüğümüzde anı bir şaşkınlık yaşadık.Biliyorsun mağarada içeriye doğru bir çok kaçış yolu vardı.
Bir alçak..."sesi kırıldı yumruğuyla kafasına vurar bir hareket yaptı.

"Biri saklanmış,o kız çocuğu ağlıyordu.
Barlas da ona yaklaştığında ve bizden uzaklaştıkta bir anda çıkıp..."sinirle bir kez daha kafasına vuracağı zaman bir el tuttu kolunu.

O an yanımıza gelen Doğuşa baktım.
"Çakır"diye mırıldandı.
"Kendimizi suçlamanın hiç bir anlamı yok,
güçlü olmalı ve Barlas için dayanmalıyız"
dediğinde Çakır elini çekti sinirle.

"Tabi senin dikkatsizliğin yüzünden vurulmadı Barlas!"diye bağırdığında Doğuş derin bir nefes aldı.

Çakır sinirle kapıyı açıp odaya geri girdiğinde, Doğuşun bakışları kapı kapanıncaya dek onu takib etti.

Hemen ardından bana dönerek"Sen de artık askeriyeye git!"kaşlarım çatılırken başımı salladım hayır anlamında.

Dudaklarında buruk bir gülümseme belirdi o an"Hala onu seviyorsun, değil mi?"diye sorduğunda aylar sonra bunu kabullendim.

Beni böyle üzen birine karşı hala derin bir sevdi besliyordum içimde.

Başımı sallayarak onayladım onu.

"Barlas'ın yanında kalmak istiyorum!"diye mırıldandığımda gülümsedi.
Bir elini omzuma atarak okşadı"Şu an burada olman hiç bir şeyi değiştirmez.
Askeriyeye uğra,duş al ve rahatla.Barlas uyandığımda seni böyle çökmüş görürse bizi siker."gülümseyerek söylediği şeye karşı ben de gülümsedim ama her şeye rağmen onu bırakıp gitmek istemiyordum.

"Ama..."dediğimde elini kaldırarak durdurdu beni "Barlas uyanınca giymesi için bir kaç kıyafet lazım.Ben sana evin konumunu atarım!Gidip bir kaç şey alıp getirirsin ha..."diye sorduğunda"O kız çocuğu ne olacak?"diye sordum.

Bir dakika dahi elimi bırakmayan çocuğun uyanınca beni görmezse ne yapacağını bilmiyordum.

Doğuş"Biz yanında kalırız,sen git!"diye mırıldandı.

Başımı salladım sadece.
Şu an askeriyeye gitmeyi hiç istemiyordum,
bu yüzden hemen Barlas'ın evine gitmek ve duş alıp geri dönmek kararına geldim.

Doğuş hemen atmıştı konumu,buraya bir sürelik geldiği için bir ev tutmuş ve orada kalıyordu.

Konumu bulmak zor olmamıştı,Doğuşun verdiği anahtarla kapıyı açıp hemen içeri geçmiştim.

Evi İzmirdekine göre çok daha sadeydi.
Muhtemelen kısa sürelik konaklayacağı için buraya pek yerleşmemişti.

Doğru ya,görev de bitmişti zaten. Muhtemelen iyileştiği gibi İzmir'e geri dönecekti.

Bunları düşünerek kıyafetlerimi çıkarıp banyoya girdiğimde ve sıcak suyla yıkanmaya başladığımda daha o an bedenimin nasıl kasıldığını fark ettim.
Tüm bedenim stres yüzünden taşa dönmüştü.

Dusun altında sıcak suyun bedenime
çarpmasıyla birlikte kasılmış kaslarım yavasça gevşemeye başladı. Suyun altına iyice girip başımı eğdim ve gözlerimi kapattım.

Aklımda sürekli Barlas vardı,o mağarada yaşananlar ve o küçük kız çocuğu.

Barlas güçlü bir adamdı ama bu kez durum
farklıydı. Yine de, hayatta kalacağını
biliyordum. Onun gücüne, dayanıklılığına ve iradesine güveniyordum. Ancak bu güven bile içimdeki korkuyu tamamen silemiyordu. Onu öyle yaralı görmek, çaresiz hissetmek... bu duygular beni mahvediyordu.

Elimi duvara yaslayıp derin bir nefes aldım.Sıcak su, yüzümden süzülürken gözlerimi tekrar kapattım ve kendimi toparlamaya çalıştım. Barlas iyilesecekti, iyilesmek zorundaydı. Hem kendisi için hem de benim için.

Bir süre daha sıcak suyun altında kaldım,
zihnimi sakinlestirmeye çalıştım.
Pek işe yaramadı ama çabaladım.

Sonrasında duşu kapatıp havluyla kurulandım. Barlas'ın dolabından temiz kiyafetler bakıp en küçük olanını üzerime geçirdim.

Aynada kendime baktığımda onun kıyafetlerini üzerimde görmek garip bir heyecandı.Ama bir taraftan da yorgun ve bitkin görünüyordum.

Barlas için bir kaç kıyafet seçtikten sonra evden çıkacakken bir anda aklımda yankılanan Barlas'ın sesiyle duraksadım.

"Benden nefret etme...Odama git, ikinci çekmeceden..."
Kaşlarım çatılırken ne istediğini merak ettim,neyi görmemi istiyordu?

Geldiğimden beri görmediğim ve çalışma odası olduğunu düşündüğüm yere ilerledim ve içeriye girdim.

Burası diğer odalara göre daha karışıktı,
masanın üzeri dosyalarla doluydu ve
burada fazla vakit geçirdiği belliydi.

Bunları düşünerek çalışma masasının arkasına geçtiğimde gözüme değen fotoğrafla şaşkınlıkla kalktı kaşlarım.

Onunla gittiğimiz ilk resmi randevuda cekindiğimiz bir fotoğraftı bu, çerçeveletmiş ve masasının baş köşesine koymuştu.

Yüzümde buruk bir gülümseme belirirken zorla ayırdım bakışlarımı fotoğraftan ve söylediği çekmeceyi açtım.

Kaşlarım çatılırken çekmecenin içerisinde bulunan defter ve defterin hemen yanında duran kutuyu aldım elime.

Defteri biraz kurcaladığımda anladığım şey daha da şaşırtıcıydı.

Bu Barlas'ın günlüğüydü

Barlas'ımın günlüğü 📔 okunur 🫠
Umarım beğenmişsinizdir 🌈💕🌈

Askerim bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin