'İnsanlar, insanların içinde, insana hasret yaşarlar...'
-Özdemir Asaf;
■□■□■
"Otuz altıncı bölüm-Kahvaltı"
Çalan alarmla belirsiz bir şeyler homurdanarak yüzümü yastığıma bastırdım. Niyetim alarm sesini duymamaktı. Fakat ciyaklayan ses, susmak bilmiyordu.
Oflayarak başımı kaldırdım.
"Bir sus ya!" dedim sitemle.
Saniyeler sonra çalan kapıyla irkildim. Beklemiyordum.
"Gel!" dememle kapı açıldı ve Cihangir içeriye girdi.
"Uyandırdım mı ?" dedi ilgiyle.
"Hayır, varoş alarma uyandım." dedim memnuniyetsiz bir tavırla.
Bu halim ona komik gelmiş olacak ki, güldü.
"Ağabeyin gibi uykulu olduğunda huysuz oluyorsun," diyerek yanıma geldi.
"Huysuz değilim ben." dedim inkar ederek.
"Aynen Türkiyede çok adaletli bir ülke zaten."
Dalga geçmesiyle ofladım.
Ne demişler ? İzahı olmayan şeylerin mizahı olur..
"Benimle dalga geçmeyi bırak, Ciho."
"Ciho yer seni!" dedi yanaklarımdan öperek.
Dudaklarım anında kıvrılmıştı.
Cihangiri seviyordum. Hemde çok. O benim için çok özeldi. İlk andan beri beni düşünen, yanımda olan kişiydi..
"Saat kaç ?" demem kurduğum alarmdan bi'haber oluşumdan kaynaklanıyordu.
"On bir," dediğinde gözlerim şaşkınlıkla bereldi.
"Ne ?!"
"Ya Tilya hanım, alarmı ertelerseniz böyle olur."
"Üf ya!" diye yakınırken çoktan yataktan kalkmıştım.
"Ben sizinle kahvaltı edecektim ama."
Moralim bozulmuştu. Bu sabah ailecek kahvaltı edecektik. Son zamanlarda bunu her gün yapsakta, onlarla geçireceğim tek bir anı bile heba etmek istemiyordum.
Yirmi yıl gibi bir zaman kaybetmiştik zaten.
"Üzülme hemen. Kahvaltı etmedik daha." deyince şaşırdım.
"Nasıl ?"
"Seni bekledik."
"Gerçekten mi ?"
"Gerçekten tabii!" dedi ve devam etti, "Güzelim sen hazırlan, ben aşağıdayım. Sofrayıda bahçeye kuruyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kar Tanesi (Gerçek Aile)
Fiction généraleTüm yaşanmışlıklarının 'yanlıştan' ibaret olduğunu öğrenen bir kadın, yıllarca bir başkasını seven, canları bilen bir aile.. kader onları yıllar sonra bir araya getirmişti. Klasik bir karıştırılmış bebek hikayesi miydi bu ? Hayır, çok daha fazlasıyd...