'Bir insan ne kadar merhametliyse o kadar o kadar kazık yer.'
-Tuncel Kurtiz;
■□■□■
"Altmış dördüncü bölüm- Tanışma yemeği"
Tüm bedenim de cirit atan heyecanla baş etmekte zorluk yaşıyordum. Derin bir nefes aldım. Sakin olmalıydım. Giyinmiş, süslenmiştim ve gayet güzel olmuştum.
Kahverengi hafif göğüs dekolteli ve yırtmaçlı güzel bir elbise giyinmiştim. Göğüs kısmında büzgü detayı vardı. Ayakkabı olaraksa kahverenginde deri stiletto tercih etmiştim.
{Kolyeler ve çanta dahil değil}
B
ugün bizim için büyük bir gündü. Ailem Dağhanı bilse de hastane dışında karşı karşıya gelmemişlerdi. Şimdiyse resmi bir tanışıklık olacaktı.
Heyecandan odamın içinde dört dönüyordum. Kapının çalmasıyla odanın içinde tur atmaya bir son verdim.
"Gel!" dememle kapı açıldı ve Aziz ağabeyim odaya girdi.
"Güzelim müsait misin ?"
"Müsaitim,"
"Çok güzel olmuşsun.." derken sesi fazlasıyla yumuşaktı.
"Teşekkür ederim,"
Ağabeyimle aramda bir sorun yoktu. Fakat Dağhan konusu her açıldığında istemsizce geriliyordum. Yine kavga edeceğimizi düşününce kötü oluyordum.
"Deniz'im, güzel kız kardeşim. Sen bana dargın mısın ?" derken ellerini yüzüme yerleştirmişti.
"Hayır ağabey küs değilim sana."
"Kırgın değilsin ?" derken gözlerin de bariz bir duygu vardı. Korku. Kırgın olsam bile o an söyleyemezdim muhtemelen.
"Hayır ağabey'ciğim, kırgın da değilim." dedim rahatlaması için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kar Tanesi (Gerçek Aile)
Narrativa generaleTüm yaşanmışlıklarının 'yanlıştan' ibaret olduğunu öğrenen bir kadın, yıllarca bir başkasını seven, canları bilen bir aile.. kader onları yıllar sonra bir araya getirmişti. Klasik bir karıştırılmış bebek hikayesi miydi bu ? Hayır, çok daha fazlasıyd...