Tüm yaşanmışlıklarının 'yanlıştan' ibaret olduğunu öğrenen bir kadın, yıllarca bir başkasını seven, canları bilen bir aile.. kader onları yıllar sonra bir araya getirmişti.
Klasik bir karıştırılmış bebek hikayesi miydi bu ? Hayır, çok daha fazlasıyd...
Sağ kolunu aramış, arabasını oradan aldırtmasını ve hastaneye gelmesini söylemişti.
Tilya'nın ailesini kendisi aramalıydı belki de. Lâkin bunu yapamazdı. Açık açık söyleyemezdi olanları.
Nasıl derdi, Tilya ölümle yüz yüze geldi diye.
Düşüncesi iyice boğdu adamı.
Saniyeler dakikaları kovaladı. On beş dakikayı aşkın bir süre sonra ameliyathanenin önü kalabalıklaştı.
"Ne işin var lan senin burada!" diye bağıran Aziz'le bıkkın bir nefes verdi Dağhan.
"Aziz! Kardeşin hayatıyla cebelleşiyor, sen neyin derdindesin!" dedi Devran sert bir sesle.
"Nasıl oldu ?" diye sordu Cihangir yanıma gelerek.
"Biri arabasının frenleriyle oynamış. Sonra da bilerek çarpmış."
Cihangir'in gözünden bir damla yaş aktı.
Kız kardeşinin çektiği acılar yetmemiş miydi ? Daha ne kadar acı çekecekti ? Daha ne kadar hayatı rayından çıkacaktı ?
Alpayla Alperi ev de bırakmıştılar. İkisinin de yaşı küçüktü.Ve Alper çok hassas bir çocuktu.
Aziz mi ? Onun ruh halini anlatacak bir kavram yoktu.
Üzüntü, acı, sinir, pişmanlik ve daha nicesi.. Kalbi, acıyla sıkıştı.
Sara kocasının kollarında ağlıyordu. Ne yapacağını şaşırmıştı artık. Kızının başına gelen şeyleri engelleyemiyordular ve bu her ikisini de çok yaralıyor, yetersiz hissettiriyordu.
•••
Saçlarımda hissettiğim el ile uyanmıştım. Huzur hissi tüm ruhumu sarıp sarmalamıştı.
"Tam yirmi dört saattir mavilerini göremiyorum Tilya."
Titreyen ses, duymayı sevdiğim bir sesti. Kalbimi tek bir bakışıyla hızlandıran adam'ın sesiydi..