'Beni anlamıyorlardı, zararı yok. Zaten beni daha kimler anlamadı.'
-Oğuz Atay;
■□■□■
"Elli yedinci bölüm-Kriz"
Konağın olduğu sokakta araba durdu.
"Ayrılma zamanı geldi ?" dedim ona dönerek.
"Ayrılık deme,"
"Küçük bir ara diyeyim o zaman." dedim gülerek.
"Hadi ben kaçtım," diyerek kapıyı açtım.
"Tilya,"
"Efendim ?"
"İyi geceler."
Gülümseyerek yanağından öptüm.
"İyi geceler," diyerek arabadan indim.
Ben konaktan içeriye girene kadar Dağhan gitmedi. Girdikten sonra araba motorunun sesini duydum. Yüzümdeki aptal gülümsemeyle bahçeye girdim.
Avlunun ortasında gördüğüm kişilerle kaşlarım çatıldı.
Ne oluyordu burada ?
Saat ikiye geliyordu ve avlu fazlasıyla kalabalıktı.
Kaşlarım havalanırken o an zamanın durduğunu zannettim.
Bakışlarım Azize kaydı. Buradaydı.Kalbime ince bir sızı girdi.
Herkes ayaktaydı. Gözlerim bu kez masanın üstündeki fotoğraflara kaydı.
Dağhanla akşam yemeği yerken, dolaşırken, kahvaltı yaparken çekilen fotoğraflarımız..
Nefesimin o an kesildiğini zannettim. Benden duymalıydılar.
"Ne oluyor burada ?" dedim tek tek hepsine bakarak.
"Tilya güzel kızım hadi gel otur konuşalım."
"Neyi konuşalım anne, Tilya konuşmak için bir şeyler bırakmış mı ?" dedi Aziz dakikaların ardından konuşarak.
Elim ayağım sinirden titrerken hiç kimseyi gözüm görmüyordu. Bu fotoğrafları kim çekmişti ? Kim aileme yollamıştı ? Ve ben işi bu noktadan nasıl döndürecektim ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kar Tanesi (Gerçek Aile)
General FictionTüm yaşanmışlıklarının 'yanlıştan' ibaret olduğunu öğrenen bir kadın, yıllarca bir başkasını seven, canları bilen bir aile.. kader onları yıllar sonra bir araya getirmişti. Klasik bir karıştırılmış bebek hikayesi miydi bu ? Hayır, çok daha fazlasıyd...