'Birisinin hayatının neresinde olduğumu çözemediğim zaman, hiçbir yerinde olmamayı tercih ederim. Çünkü belirsizlik, değersizliktir.'
■□■□■
"Altmış altıncı bölüm- Sürpriz"
"Dağhan, sevgilim daha kaç kez konuşacağız bunu ?"
"Sen vazgeçene kadar."
"Birtanem benim vazgeçebileceğim bir şey değil ki bu. Gitmem gerekiyor."
Derin bir nefes aldığına şahit oldum. Düğünün üzerinden yirmi dört saat bile geçmemişti. Saat sabaha karşıydı. Şuan Dağhanla çene yormamın sebebiyse aniden ortaya çıkan İstanbul seyahatiydi. İstanbuldaki esas şirkette hisseler de bir sorun olmuştu. Çok bilgi sahibi değildim henüz. Özel uçakla en kısa süre de İstanbul da olmayı düşünüyordum. Tabii koca bebeğimi bu gidişe ikna etmeliydim.
"Siktiğimin şirketinde bir tane yönetici yok mu ? Sen niye gidiyorsun ?"
Sorun gitmem değildi. Sorun en az bir ay orada kalmak mecburiyetinde olmamdı. Oradaki işlerimi aksatmıştım. Bir an önce gitmeli ve toparlamalıydım. Bunu yapmak içinse belirli bir zamana ihtiyacım vardı.
"Dağhan biliyorsun bu işleri. Böyle bir sorun da başlarında olmam lazım." dedim hızlıca bavulumu toplarken.
Gözüme kestirdiğim bir kaç takımları da bavula yerleştirip fermuarını kapattım.
"Bir ay.. sensin otuz gün geçiremem ben. Nefessiz kalırım. Bende geleceğim seninle."
Ufuktan duymuştum. Çok önemli bir ihaleyle ilgileniyordular. Ve Dağhan bu ihaleyi çok istiyordu. Geceleri uyumuyormuş. Bu adam deliydi. Benimle az vakit geçirmeyi bir seçenek olarak bile görmüyordu.. Sevineyim mi üzüleyim mi bilemiyordum.
"Aşkım," dedim ellerimi boynuna sararak.
Bakışları anında değişmişti. Ona ilk kez böyle sesleniyordum.
"Ne dedin sen ?"
"Aşkım, dedim. İlk aşkımta son aşkım da sensin ya o yüzden dedim."
Bilerek cümle içinde birden çok 'aşkım' kelimesini kullanmıştım. Kısa süreli işim bize iyi gelecekti. Hem işlerimizi halledecektik hem de bir birimizi özleyerek aşkımızı iyice kördüğüm hâline getirecektik. Ama onsuz bir ay geçirme fikrini sevmiyordum.
"Demeyeyim mi ?" dedim dudaklarımı hafiften boynuna sürterek.
Elleri belimi bulmuş, sıkıca sarmıştı. Yatağa oturduğunda beni de kucağına çekmişti. Kımıldamadım. Günü yatakta bitiremezdim. Gitmem gerekliydi.
Ama bu sevgilimle gitmeden önce hasret gidermeyeceğim anlamına gelmiyordu.
Dudakları dudaklarımla birleşince tamamlanmış hissediyordum..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kar Tanesi (Gerçek Aile)
General FictionTüm yaşanmışlıklarının 'yanlıştan' ibaret olduğunu öğrenen bir kadın, yıllarca bir başkasını seven, canları bilen bir aile.. kader onları yıllar sonra bir araya getirmişti. Klasik bir karıştırılmış bebek hikayesi miydi bu ? Hayır, çok daha fazlasıyd...