4.Taç ♛ Arkadaş

202K 11.8K 2.4K
                                    

"Hazır mısın? Çalıyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Hazır mısın? Çalıyorum."dedim ve derin bir nefes aldım. Charles onay verince zile bastım ve cellatlarımın kapıyı açması için bekledim. İki saniye geçmeden açılan kapı ile gülümsedim. "Gelin, geçin." dedi Sevda. Gaye de pişmiş kelle gibi sırıtıyordu. Sabır dileyip içeri ilk adımımı attım. Charles beni takip etti. Tabi dışarıda duran korumaları da.

Her şey çok hızlı gelişti. O prensin kafasını yarmak istiyorum. Uluslararası bir suç olmasa bunu yapardım.

Kuşların sesleri ile işkence ederek uyandırdığı bir sabahtı. Allah bana günümün nasıl geçeceği ile ilgili sinyaller yolluyor aslında. Neyse, güzelce giyindim, kahvaltı ettim. Prens erken çıkmıştı. Bunu da takmadan evden ayrıldım. Bakınız ikinci sinyali de hiçe saydım böylece. Dışarı çıkınca her zamanki yerinde durup evi gözetleyen korumaya el salladım ve yürümeye başladım. Normal.

Her şey normaldi. Okula gidene dek. Koridorda ilerlerken bir şey olduğunu anladım. Bir kere hep yanan lamba sönmüştü. Bu koridor güneş ışığı almadığı için hep lamba yanardı. İnsanlar bana bakıp konuşuyor gibi hissediyordum. Nedenini sonra anladım.

Çok saygıdeğer prens, amfide bir yere oturmuş yanını da benim için tutmuştu. Büyük ihtimalle insanlara da demişti ki, beni konuşuyorlardı. Lanet olası, diye mırıldanıp dönmeye çalıştım. "Daisy!"dedi sinir bozucu derece keyifli sesiyle. Saklamalıyız diyen oydu ve yaptığı şey de neydi böyle?!

Gülmeye çalışarak ona döndüm ve yavaşça ilerledim. Sevda ve Gaye ağızları açık bir şekilde beni izliyor ve kaşlarıyla soru soruyorlardı. Göz devirip prensin yanına oturdum. "Bu yer çok güzel. Tahta tam görünüyor." dedi Charles. Derdi bu muydu? "Bu şovun nedeni ne?"dedim ve ekledim "Majesteleri."

Hitabımdan memnun olmayarak baktı. Sonra kolunu benim yerimin arkasına kadar uzattı. Sanki elini omzuna atmış gibiydi ama bana değmiyordu bile. "İnsanlar bir arkadaşım olduğunu görsün istedim." dedi masumca. Ne arkadaş ama! Onu ilk gün rezil eden kız. "Bunu evde deseydin ve arkadaşlarıma anlatsaydım ne olurdu sanki?" diye tısladım ve önüme döndüm. Telefonu alıp mesaj atacakken elimden aldı. "Ders başlıyor. Görgünüz yok mu Bayan Daisy?"dedi Charles. Bu yatmadan önce ne içti ya? Sudan falan mı zehirlendi acaba?

Ders bir şekilde bitti. Yani alt tarafı hoca sürekli bize baktı. Önümüzdeki iki sıra ve arkamızdaki üç sırada oturan yoktu. Etrafımızda korumalar vardı. Prens bazen bana laf sokuyordu. Çok normaldi çok. Asıl olay ders bitince başladı. "Bizi tanıştırmayacak mısın Papatya?" dedi Sevda beni dürterek.

"Onu tanıyorsun."dedim ve gözlerimi patlattım. Bu deyimi seviyorum. Göz patlatmak. "Hayır tanımıyorum."dedi Sevda sinirle bakıp, tanıştırmazsan anneni ararım der gibi. Kötü bir tehdit. "İngiltere'nin üçüncü veliahtı, saygı değer majesteleri IV. Prens Charles, bu arkadaşlarım Sevda ve Gaye."dedim ve sıkılmış gibi baktım. Prens onu tanıtmamdan memnun gibiydi. Ben hariç herkes mutlu arkadaş!

21.Yüzyıl PrensiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin