10.Taç ♛ Kıskançlık

185K 11.7K 2.9K
                                    

"Daisy, seni bekliyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Daisy, seni bekliyorum." dedi Charles. Bir ona bir de sahaya baktım. Maç çok heyecanlıydı. Ama bunu hak etmiştim. Sabahtan beri Charles'ı kıskandıracak her şeyi yapmış gibiydim. Yani ben değil arkadaşlarım.

Onlara Charles'ın beni iki kere, yanlış okumadınız tamı tamına iki  kez, öptüğünü söylediğimde sevinçten delirdiler. İngiltere prensesinin yakın arkadaşı olma hayallerini bile anlattılar. Dünden razılarmış kısaca. O günden sonra iki gün geçti. Geçti ama nasıl? Kızlar her gün Charles'ın gözüne soka soka, üniversitemizin hokey takımındaki erkekleri bana anlattı. Fotoğraflarını gösterdi ve övdüler. Bazen çok abartsalar da, gülmemek için çaba harcadığım bir gerçek.

"Bak bu Mert. Acayip tatlı bir şey. Bana senin sevgilin olup olmadığını sormuştu bir keresinde." dedi Sevda ve fotoğrafını gösterdi. Tam yanımda oturan Charles ise çaktırmadan bakmaya çalıştı. Çok tatlı duruyordu. Şu basit şey bile tatlı geliyorsa kafayı yedim demektir. "Bilemiyorum, çok saçlı. Biraz erkeksi olsa."dediğimde Charles istemsizce saçlarını elledi.

Gaye onun bu hareketine karşılık dudağını ısırarak güldü. "O zaman bu. Aral. Tam bir karizma, bizden büyük." dedi Gaye ve fotoğrafını gösterdi. Charles yine az önceki gibi baktı ve defterine geri döndü. Yalnız bu fotoğraftaki cidden karizma. Maşallah, Allah sahibine bağışlasın. "Ama bu da çok kıllı. Yüzü görünmüyor." dedim. Yalana bak be. Çarpılacağım valla.

O günün akşamında Charles sürekli saçı,sakalı, yüzüyle uğraştı. Şapşal prens. "Saçım uzamış mı? Kestirmeli miyim sence?"dedi Charles. Vişne suyu koyarken yanıma gelmişti. Saçına kısa bir bakış atıp işime devam ettim. "Normal duruyorlar bence. Hem uzun bile olsa sana yakışır gibi geliyor."dedim. Kısa bir sessizliğin ardından vişne suyunu ona uzatıp yanından ayrıldım. Yüzündeki minik gülüşün varlığından haberdardım.

Ve bugünün sabahı. Charles okula gecikmem için çok uğraştı. Arabayı yavaş sürdürdü, evden geç çıktı. Hatta anahtarını kaybettiğini bile iddia etti. Türkiye'de kaldıkça güzel yalan söylemeye başladı. Artık doğru mu yalan mı kestiremiyorum. İlginç. En sonunda gecikmeli de olsa sahaya gelince kızlar bana el salladı ve yanlarına geçtim. Charles arkasından gelen iki koruması ile beni takip etti.

Oyunculardan biri Sevda'nın kuzeniydi bu yüzden Sevda onunla konuşmuştu. Çocuk sürekli bana bakış atıp gülüyordu. Daha doğrusu bizden birine. Ama kızlar ben olduğumu söyleyerek Charles'ı deli etti. "Fırat sana bakıp duruyor Papatya!"dedi Gaye heyecanla. Fırat'a bakınca bana değil Sevda'ya baktığını hemen anladım. Ama Charles bunu bilmiyor tabi ki. "Bence buradan başka birine bakıyor." dedim masumca.

Charles yerinde kıpırdamaya başladı. Bunun adını biliyorum, huzursuzluk. Sevgili prensim neden huzursuz acaba? "Şaka mı yapıyorsun? Resmen seni dikizliyor."dedi Sevda gaz vererek. İşte Charles bundan sonra şaşırtıcı bir şey yaptı. Elini sakince cebinden çıkardı ve sıcak elleri elimi ısıttı. Bu gerçekten beklemediğim bir şeydi. Ayağa kalkıp gider, bağırır falan sanıyordum. Ama o elimi tutmayı tercih etmişti. Hatta elimi tutunca kendi cebine sokmuştu.

21.Yüzyıl PrensiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin