İmkansızdı. Bu anneler ve aralarındaki haberleşme ağının hızına, bırak 3 G'yi 4.5 G bile yetişemez arkadaş. Sadece bir gün geçti. Bir güncük. Ama annem sağ olsun gün arkadaşlarını çağırmış bile. Onlar da sağ olsun haber kanallarını da beraberinde getirmiş.
Korumalar onları apartmanın dışında tutmak için üstün çaba harcıyor tabi ki. Biz ne mi yapıyoruz? Hiç canım. Annem ve kankaları ile oturmuş kısır yiyoruz.
"Maşallah Papatya kızım. Oğlumuz pek bir yakışıklı." dedi adını bilmediğim teyze. Hepsini nasıl aklımda tutabilirim acaba? Hepsi yazma bağlamış, her an dedikodu yapabilirim bakışlı teyzeler. Aralarında fark yok(!)
"Teşekkür ederim teyzeciğim." dedim gülmeye çalışarak. Yaz sıcağına bir de ortamın boğucu havası eklendi. Çok güzel. Kapı pencere açık ama esmiyor ki! "Cihan evladım, düğün yakında diye duyduk." dedi bir başka teyze. Charles diyemedikleri için Cihan demelerini söyledim. Charles demeye çabalarken ölürler falan üstüme kalmasın.
"Evet, iki hafta içinde." dedi Charles ve bir uğultu oldu. Kesin herkes hamile olduğumu falan sanıyor. Erken evlenmenin başka nedeni olamaz mı arkadaş?! Gerçi biz zaten evliyiz ki.
"Gerçekten yakınmış." dedi bir başka teyze.
Charles, teyzeye hafif bir gülüş atıp umutla bana döndü. Yok aşkım, buradan kurtulmanın yolu yok, önüne dön. "Okul ne olacak peki?" dedi bir diğerinin diğeri olan teyze. Ya yeter tanımıyorum hiçbirinizi ben. "Devam edeceğiz. Bir sorun olacağını sanmıyoruz." dedim tatlıca.
Böyle bir durumda bile tatlı olabiliyorum. Maşallah bana. "Ama kızım bebek olunca-" dedi bir teyze ve lafını balla değil adeta acı biberle böldüm. "Uzun bir süre bebek beklemiyoruz." dedim.
Böyle kalırsınız işte. Bu yaşlılar neden herkesin hayatına meraklı?
Charles şaşırmış olacak ki tek kaşını kaldırıp bana baktı. Bende hemen bakışlarımı kaçırdım. Şu adama hala rezil olabiliyorum. "Papatya, Rukiye teyzenin çayını doldur kızım." diye uyardı annem. İçimden oflayarak ayağa kalktım ve mutfağa gittim.
"Bu daha birinci round. Bunun ikisi ve üçü var. Allah'ım sabır ver." diye mırıldandım. "Demek bebek yok!" diyen ses ile sıçradım ve çayı dışarı döktüm. Sabır sabır sabır.
"Charles. Zaten sinirliyim. Sonra konuşalım." dedim ve bardağı temizledim. Prensim yanıma kadar gelip başını omzuma koydu. "Bebek olur sanıyordum." dedi masumca ve eli karnımda dolaştı. Bardağı tabağına koyarak ona döndüm.
"Elbette bebek olacak ama bu içerideki teyzelere bunu dersen ağızlarından düşmez. İnan bana İngiltere bile duyar." dedim ve yanağına öpücük kondurup tabağı aldım. "Benden biraz sonra gel. Çakmasın bu Sherlock Holmesler." dedim ve içeri girdim.
Neden benim ağabeyim yerine bir kız kardeşim ya da ablam yok?
Bu adamla hep aynı evde yaşayacağımı düşününce heyecan kaplıyor. Çok harika olmaz mı? "Serhat da ses yok mu hala?" dedi ilk konuşan teyze. Bir de adınızı söyleseniz. "Yok valla. Ama bulur benim yakışıklı oğlum." dedi annem. Buldu bile anne!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21.Yüzyıl Prensi
Humor#Wattys2016 Obur Okunan Kazananı 21. yüzyılın peri masalı Türkiye 'ye taşınıyor. İngiltere prensi IV.Charles küçüklüğünden beri çeşitli dilleri öğrenmenin yanı sıra birçok ülkede eğitim almıştır. Bu ülkelerden biri Türkiyedir. Prens Charles daha ön...