Günler geçip duruyordu. Prensime olan özlemim her gün çoğalıyordu. Ve en çok korktuğum şey olmaya başlıyordu. Onsuzluğa alışıyordum. Onsuz kahvaltı yapmaya, okula gitmeye, gezmeye alışıyordum.
İç çekerek önümdeki gevreği karıştırdım. Normalde gevrek yemem. Ama birkaç gün önce düşündüm ki Charles'ın yokluğunda diyet yaparak kilo verebilirim. Kaşığı bırakıp düşündüm. Keşke Charles her gün karşılaşabileceğim biri olsaydı. Kilolu, normal bir insan evladı olsaydı, kalbi bile yeterdi onu sevmeme.
Charles'ı çok düşününce içimde onu arama isteği doğdu ve tam telefona uzandım ki, arayan kişi benden hızlı davrandı ve telefon çaldı. "Buyur Sevda." dedim normal bir şekilde. O sırada Chatya havladı. Ahizeyi elimle kapatıp, "Hayır oğlum baba değil." dedim dudak büzerek.
"Yarım saat sonra spa randevumuz var. Unutmadın değil mi?" dedi Sevda. Gözlerimi kocaman açtım ve öksürmemek için direndim. "Tabi ki hayır!" dediğimde ağzımdan birkaç öksürük kaçmıştı bile. "Tamamdır güzelim. Görüşürüz." değil kapatınca hızla yerinden kalkıp odama gittim.
Allahım spa da ne? Bildiğim tek spa eşek olan sıpa! İstemiyorum milletin oramı buramı ellemesini!
Söylene söylene giyindim. Akşama kadar dönmeyeceğimi bildiğim için Chatya'nın mama ve suyunu doldurdum. "Acıkınca ye tamam mı oğlum?" dedim elimi ona uzatarak. Chatya patisini elime koyunca güldüm. Köpekler zeki hayvanlardı.
Evden çıkıp dolmuş bekleme işlemine koyuldum. Asla gerektiğinde dolmuş gelmez. Asla. Bu çok sinir bozucu. Çalan telefonumun sesi daha da sinirimi arttırdı. Hızla açarak, "Dolmuş bekliyorum Sevda Hanım. Biraz bekleyiver, üstelik geç bile kalmadım daha!"dedim hızla. Sonra hiçbir ses gelmedi. Telefonu geri çekip isme bakınca yerin dibine girdim.
"Semih?" dedim gülmeye çalışarak. Bundan sonra Semih kahkahayı bıraktı. Ben de somurttum. "Tam karşıdayım. Dolmuş beklemek istemiyorsan gel." dediğinde onun arabasını aradım. İşte karşıda duran kırmızı Renault Scenic. Sevinçle telefonu kapatıp karşıya geçtim. Ön taraftaki yerimi alırken rahattım. Oh be.
"Kusura bakma. Dolmuş beklemek ve teyzelerin sohbeti sinirimi bozdu baya." dedim. Saate baktım. Evet yetişecektim.
"Nereye gidiyoruz?" dedi Semih. Hızla cebindeki kağıdı çıkardım ve, "Renü Welness Spa ve Güzellik Merkezi." yazısını okudum. Lütfen biliyor olsun. Lütfen. "Tamamdır prenses hanım." dedi Semih ve arabayı sürmeye başladı.
"Hey normalde bunu söylemem ama nedense seni kardeşim gibi görüyorum ve direkt diyorum. Sevgilin var mı?" dedim tek kaşımı kaldırarak. Semih bana bir bakış attı ve hafif güldü. "Üzgünüm Charles'a ihanet edemem yenge. O benim için fazla değerli." dedi elini kaldırarak. Başımı iki yana salladım ve boş boş baktım.
"Önce sorumu cevapla. Var mı yok mu?" dedim. Olumsuz anlamda başını sallayınca güldüm. "Güzel. Merak etme ilgimi azıcık bile çekmiyorsun. Charles'ın sakalı bile daha ilgi çekici." dediğimde kaşlarını çatarak bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21.Yüzyıl Prensi
Humor#Wattys2016 Obur Okunan Kazananı 21. yüzyılın peri masalı Türkiye 'ye taşınıyor. İngiltere prensi IV.Charles küçüklüğünden beri çeşitli dilleri öğrenmenin yanı sıra birçok ülkede eğitim almıştır. Bu ülkelerden biri Türkiyedir. Prens Charles daha ön...