19.Kolye♣Hasta

150K 9.3K 3K
                                    

Şapkamı iyice çekerek ona döndüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Şapkamı iyice çekerek ona döndüm. "İyi olduğuna emin misin?" dedim kuşku ile. Prens hasta gibi duruyordu. Yani gözleri, dudağı, yüzü hasta gibi solgun, kuru ve şişti. Kar yüzünden hasta oldu kesin. Koca prensi hasta ettim!

"İyiyim." dedi Charles ve montunun fermuarını çekti. Ardından ufak bir gülümseme yollayıp arabaya bindi. Bak ya. Kapıyı açardı hani? Sanırım odun ilişki fikrine çok inandı. Beni pişman edecek! Hayır pes edemem. Koskoca Papatya Soner pes etmez.

Yavaşça arabaya bindim. "Sen öyle diyorsan öyledir." dedim normal bir şekilde. Sonra dayanamayıp elimi alnına götürdüm. Elim soğuk olduğu için mi bilmiyorum, alnı çok sıcaktı. Endişe ile ona bakıp, "Charles bence hastasın." dedim.

Prens alnındaki elimi tuttu ve öptü. "İyi olduğuma eminim Daisy. Endişen gururumu okşuyor açıkçası." dedi sevimli yüzü ile. Ona hafif gülerek cevap versem de, içimdeki endişe parçaları kaybolmuyordu. "Nereye gidiyoruz?" dediğinde dudağımı ısırdım.

"Atam'a!" dedim gururla. O da kaşlarını çatarak yola baktı. Araba hareket etmişti bile. "Ata?" dediğinde elini sıktım. "Mustafa Kemal Atatürk. Ülkemi, dinimi, ırkımı kurtaran adam. Adını duyduğuna eminim." dedim. Charles başıyla onay verdi ve "Evet,  gezdiğim birçok Avrupa ülkesinde heykeli vardı." dedi. Gerçekten öyleydi. 

O tarihe öyle bir iz bırakmıştı ki, o izi yok etmek isteyenler yok olmaya mahkumdu.

"Şimdi onun mezarına gideceğiz." dedim. Charles yeniden başıyla onay vererek arkasına yaslandı. Başı omzuma değince huzurlu hissettim. Nefes alışverişini hissetmem, başının yaydığı enerji, kokusu...hayal gibiydi.

"Prensin şimdiden uykusu mu geldi?" dedim kıkırdayarak. O ise yerinde biraz kıpırdadı. "Hayır sadece omzun harika bir yastık." dedi. Çok duydum bu lafları çok. Ben ki, elli beş küsur Kore dizisi, yirmi küsur Uzak Doğu filmi, sayamadığım kadar Amerikan filmi, en az yirmi manga ve anime bitirmiş kızım. Okuduğum romantik kitapları sanmıyorum bile. O yüzden bu replikleri de aşkı da ezberledim.  Aşkı herkesin aynı anlatması çok garip değil mi?

Charles'ın derin ve hırıltılı nefesler alması dikkatimi dağıttı. Hızla ona dönüp alnına dokundum. Gerçekten çok sıcaktı. "Şimdi iki seçeneğin var prens. Bir, Anıtkabir'e gideriz ve yolda ateşten bayılırsın, havaleden öledebilirsin. İki, eve gideriz ve doktor çağırırız. Ve bende sana hasta çorbası yaparım." dedim. Charles gözlerini aralayarak güldü.

"Hep haklı çıkıyorsun. Anıtkabir'e gidelim. Ondan sonra eve. O sırada doktoru çağıralım." dedi yavaşça. Bakalım yürüyebilecek misin sevgilim? Biz sevgiliydik değil mi? Çok garip. "Seçenek sunan da kabahat! Eve gidiyoruz!" dedim ve şoföre haber vermek için karşı koltuğa geçtim. Charles sanki bunu yapacağımı biliyormuş gibi kahkaha atmaya çalıştı ama başarılı bir deneme olmadı.

"Hazır ol prensim. Koca karı ilaçları ile turp gibi olacaksın turp!" dedim ve onun anlamadığı şeyleri soracak kadar gücü olmadığını gördüm. Annemi arama vakti gelmişti.

21.Yüzyıl PrensiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin