Heyecanla bize doğru getirilen pastaya baktım. Beyaz ve altı katlı enfes bir şeydi. Aslında düğünlerde yapma pasta getirildiğini, onun kesildiğini ama yenilen pastanın gerçek olduğunu duymuştum. Bakalım öyle miymiş.Charles'a bakış atıp bize uzatılan bıçağı tuttum. Charles'ta elini benimkinin üstüne koydu ve birlikte pastayı kestik. Herkes coşkuyla alkışlarken, flaşlar durmadan patlarken Charles'a döndüm, o ise çok gülüyor gibi değildi. "Daisy." dedi düz sesiyle. "Yalandı. Seni hiç sevmedim." dediğinde öylece kaldım. Kendi kendime olamaz diye bağırırken, karnımda hissettiğim şeye baktım. Kan.
Beni bıçaklamış mıydı?! Bacaklarım güçsüzleşip yere düşünce hızla gözlerimi açtım. Şaşkın bir şekilde etrafı yokladım. "Rüya." dedim ve derin bir nefes verdim. Yatağımdan düştüm resmen. Hızla odamdan çıkıp ses çıkarmamaya çalışarak, Charles'ın kaldığı misafir odasına girdim.
Prens o kadar huzur içinde uyuyordu ki, sanki az önce beni bıçaklayan o değildi. Hışımla üstüne atladım. Baya baya üstünde tepindim. "Demek beni sevmedin! Vay pislik. Pasta yerken gelin bırakılır mı be?" diye saydırırken, Charles şok geçirerek uyandı ve o uykulu gözleri ile bana bakmaya çalıştı.
"Hey, hey. Sorun ne?" dediğinde durdum ve ona baktım. "Beni terk ettin ve... bıçakladın!" dedim ve karnına vurdum. "Ah!" şeklinde bir ses çıkarıp gözlerini yumdu.
"Daisy, rüya mı gördün? Biz zaten evliyiz, seni nasıl terk edeyim?" dedi Charles ve o an sakinleştim. Doğru!! Adamı boşuna uyandırdım ve vurdum. Asıl şimdi terk edecek beni. "Charles ben..." dedim ve dudağımı ısırdım.
"Çok ateşli bir uyandırma şekliydi." dediğinde güldüm. Sonra gözlerini iyice açarak, ki benim gözlerim onunkilerin yanında küçük kalıyordu, beni izledi. "Pasta neliydi?" dediğinde durdum.
"Tadına bakamadan terk ettin beni." diye omuz silktim. Charles kolumu tutan ellerini gevşetti. "Bir dahakine yedikten sonra terk edeyim en iyisi." dedi pis pis. Lafını duymamış gibi yaparak elimi saçlarına götürdüm.
"Bu düğün olana kadar delirmemem lazım." diye mırıldandım. Charles ise seslice nefes verdi. Gözlerim gözlerini bulunca kaşları ile aşağıyı gösterdi. Yavaşça bakınca durumumuzu anladım. Adam sırt üstü yatıyor ve aramızda olan pike dışında ben onun üzerinde yatıyorum. "Uyandığına göre kahvaltı yapabiliriz." dedim konuyu dağıtarak ve kalkmaya çalıştım. Ama Charles sağ olsun kollarını çözmedi.
"Günaydın öpücüğü?" dedi ve yanağını uzattı. Zevkle iki yanağına öpücük kondurdum ve güldüm. O da tatlıca gülünce kalktım.
Böylece bir olay daha atlatıldı.
Bir hafta sonra düğün var. Ama zihnim o güne kadar kabuslar ile peşimi bırakmamaya niyetli. Neyse. Bir Pazar gününün en önemli özelliği tüm ailenin birlikte yemek yemesidir. Tabi saat dokuzda bu biraz zor. Genelde on bir civarında yiyoruz da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21.Yüzyıl Prensi
Humor#Wattys2016 Obur Okunan Kazananı 21. yüzyılın peri masalı Türkiye 'ye taşınıyor. İngiltere prensi IV.Charles küçüklüğünden beri çeşitli dilleri öğrenmenin yanı sıra birçok ülkede eğitim almıştır. Bu ülkelerden biri Türkiyedir. Prens Charles daha ön...