"Bence de." diyerek parmaklarımı tek tek yaladım. Elizabeth bana harika bir tatlı getirmişti. Adını ezberlemek ile beynimi yormayıp hayvan gibi hepsini yutmuştum. "Giderek daha güzel oluyorsun." dedi tatlı görümcem.
"Erkek anneyi güzelleştirirmiş. Kız da kalçasını büyütürmüş. Seçim yapmak zor değil mi?" dedim ve yan oturduğum için görünen kalçama bakış attım. Küçük. Hah.
"Ben kalçayı seçerdim." dedi Elizabeth ve kahkaha attı. Zaten 90-60-90 değilsin. Erik gibi karı da değilsin. Sus Elizabeth. Kapa çeneni lanet kadın.
Kapı narince tıklandı. Ben dudağımın kenarındaki çikolataları yalarken kocam keyifle başını içeri uzattı. "Girmeli miyim?" dedi Elizabeth'e bakarak. Sevgili görümcem, "Çikolata takviyesi yeni yapıldı. Gel." dedi.
Charles keyifle içeri girerken somurttum. Ne yani çikolata olmasa ne olacak? Ne olacak Elizabeth ha?
"Sana bir sürprizim var." dedi Charles ve pişmiş kelle gibi olan yüzü ile yanıma oturdu. Kalçam daha büyük olsa bunlar olmayacaktı.
"Ne sürprizi?"
"Oğlumuz için su balesi." dedi broşür uzatarak. Ney? Buyur?
"Bale mi? Hem de suda. Boğulur oğlum, olmaz." dedim broşürü almadan. Charles hemen surat astı. "Ama Daisy. Bu bir ayrıcalık ve boğulma falan olmuyor." dedi. İkna edici değilsin. Hayır asla ikna olmadım.
"Ben çocuğumu sokakta bulmadım Charles. İstemiyorum bale falan. Ne yararı var ki bunun?" dedim ve kollarımı birbirine bağladım. Charles son kozunu dener gibi saçlarını güzelce geri itti. Ah o çekici sarı saçları... Sonra kahveler kahvesi gözlerini benim gözlerime dikti.
"Bebeğimizin özgüven, özgürlük gibi duyguları gelişecek sevgilim." dediğinde elini yavaşça karnıma koydu. Bu bir ikna etme yolu mu? Eğer öyleyse işe yarıyor. Pislik.
"Ben su balesi yapmadan da özgüven, özgürlük geliştirdim canım. Demek ki buna bağlı değilmiş." dedim ve elini karnımdan ittim. "Yine neden huysuzsun böyle?" dedi kocam ve ablasına döndü. "Hani çikolata almıştı?"
Elizabeth tam ağzını açacaktı ki araya girdim. "Büyük kalçalı bir kadın bulduğunu biliyorum. Söyle ve kurtul Charles!" dediğimde, Elizabeth "Oha!" demeden edemedi. Charles bana dik dik bakan gözlerini kırpıştırdı.
"Bu nereden çıktı demekten korkmaya başlıyorum." dedi düz bir sesle.
"Demek doğru. Adı ne? Rose falan mı? Çiçek seversin sen." dedim ve ağlamamak için çaba harcadım. Charles bir iç çekti ve elimi tutmaya çalıştı. "Bize izin verir misin abla?" dedi sakin olmaya çalışan sesiyle. Elizabeth bizden korkmuş olacak ki hızla dışarı çıktı. Hala alışamadı bize. Kaç yıl oldu kızım ya.
"Papatya." sesi ile kalbim anlık durdu. Ah şu sesle, şu isim neden bu kadar güzel çıkıyor? "Bu nereden çıktı sevgilim?" dedi ve bu sefer elimi tuttu. Gözlerimi ondan kaçırarak kalçama baktım. "Düşündüm de kalçam çok küçük. Büyük olan birini isteyebilirsin." Hemen ardından dudak büzerek masumca durdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21.Yüzyıl Prensi
Humor#Wattys2016 Obur Okunan Kazananı 21. yüzyılın peri masalı Türkiye 'ye taşınıyor. İngiltere prensi IV.Charles küçüklüğünden beri çeşitli dilleri öğrenmenin yanı sıra birçok ülkede eğitim almıştır. Bu ülkelerden biri Türkiyedir. Prens Charles daha ön...