Özel Bölüm 1 - Papatya İle 20. Yıl
Güneş gökyüzünde yükselirken, büyük sarayın bahçesinde beyaz bir masa vardı. Masanın üstü yemekler ile doluydu ve çevresindeki sandalyelerde iki kişi oturuyordu. Bir kız ve erkek. "Tamam Charles, ay yoruldum valla." dedi Papatya ve bir sandalyeye de o oturdu.
"Anne, bu saatten sonra hamile kalmakta ne demek?" dedi Göktürk bilmiş bir tavırla. Papatya ona bakarak kaşlarını çattı ve içinden söylenmeye başladı. Ne vardı beşinci çocuklarını bekliyorlarsa? Büyük aileleri severdi, belli ki sevgili kocası Charles da oldukça seviyordu.
"Keşke birazını halama transfer etseydik." dedi Ezra ve kıkırdadı. Halası Elizabeth'in sadece bir çocuğu vardı. "Çok konuşmayın, saatiniz geliyor." dedi Papatya ve o sırada on üç yaşındaki kızları Rose Ece geldi. Sırasıyla söylemek gerekirse; Arthur Göktürk 18, Violet Ezra 17, Rose Ece 13, James Mete 9 yaşındaydı. Ve yakında aralarına katılacak oğulları vardı bir de. Papatya deli gibi ona isim arıyordu.
Charles'ın üç çiçeği vardı hayatta. Daisy, Violet ve Rose.
"İşte prenses geldi." diyerek kızını kucağından yere bırakan Peter'a baktı Papatya. Kraliçe Elizabeth, prens William ve babası olan prens William ölürse tahta geçecek adama. Ancak Elizabeth ölmeye niyetli değil gibiydi, 110. doğum günü tüm ülkede coşkuyla kutlanmıştı. "Charles, Mete nerede?" dedi Papatya etrafa bakarken.
"Uyuyor." dedi kocası ve Papatya ayaklandı. "Ne demek uyuyor? Hep ben uğraşacağım bunlarla." dedi ve saraya doğru hızla yürümeye başladı.
"Her neyse sevgili prensler ve prensesler, bendeniz unvansız kişi, okula gidiyorum." dedi Göktürk ve ayağa kalktı. "Tabi bende." dedi Ezra arkasından ayaklanarak. Unvansız olmasının nedeni prenslikten men edilmesindendi. Aslında Charles olmasa ülke dışı edilecekti, ucuz kurtulmuştu. Nedeni ise seçtiği din yüzündendi. On altı yaşını doldurunca ona tercihi sorulmuş, İslam yanıtı alınınca bu sonuca varılmıştı. Göktürk bu işten büyük keyif almıştı. Yarı özgürdü.
"Dikkatli gidin, bende annenizin peşinden gideyim. Bebeğe isim düşünün." dedi Charles ve adımlarını hızlandırarak karısının peşine takıldı.
Papatya oğlunu uyandırmış ve giydirmişti bile. "Bu hizmetçiler ne güne duruyor acaba? Hamile olmasam bakarım zaten ben oğluma, biraz yardım etseler sorun olmaz." diye söylendi kendi kendine. Mete'nin siyah büyük çerçeveli gözlüklerini düzeltti ve gülümsedi. "Uyandı mı benim yakışıklı oğlum?" dedi Charles kapıdan bakarken. Mete babasına sarılırken Papatya iç çekerek karnını tuttu ve soluklandı."Daisy, biraz dinlenmeye ne dersin? Ben Rose ve James'i geçiririm." dedi Charles. Çok cazip bir teklifti, Papatya kabul etti tabi ki. Bu aralar fazla yoruluyordu. Biraz pasta yese iyi olacaktı.
O sırada koleje doğru yola çıkan Göktürk ve Ezra sessizce yolu yarıladılar. Oldukça yüksek kesimlerin çocuklarının gittiği kolejlerinde, Göktürk fazlasıyla popülerdi. Tabi bunda yeşil gözleri ve babasının kopyası olan saçları etkiliydi. Ezra ise tamamen annesine benziyordu. Kahve saçlar ve gözler. Dikkat çekici hiçbir şeyi yoktu. Çenesinden başka. Fazla konuşkandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21.Yüzyıl Prensi
Humor#Wattys2016 Obur Okunan Kazananı 21. yüzyılın peri masalı Türkiye 'ye taşınıyor. İngiltere prensi IV.Charles küçüklüğünden beri çeşitli dilleri öğrenmenin yanı sıra birçok ülkede eğitim almıştır. Bu ülkelerden biri Türkiyedir. Prens Charles daha ön...