Allahım sabır ver, ne olur sabır ver. Ayağımı birkaç kez daha yere vurup durdum. Kollarım birbirine bağlı, elimde köpek tasmasının ipi ile bekliyordum. Charles, çok sevgili beni özleyen prens bozuntusu yani, karşısında bir hatun ile konuşup duruyor.
Aslında şöyle oldu. Ağabeyim üç gün önce gitti. Charles eve döndü, her şey eskisi gibi oldu. Bu sabahta, ki bugün haftasonu, Chatya'yı yürüyüşe çıkardık. Bir tane kadın da bizi durdurdu. Köpek hakkında konuşmaya başladı. Konuşmaya nasıl gireceğini biliyor pislik. Neyse bizimki de konuştu falan. O dakikadan beri konuşuyorlar işte. Hayır kıskanmıyorum, hava soğuk kardeş!
"Siz konuşmaya devam edin. Biz yürüyüş yapıp geliyoruz." dedim yapmacık bir gülüş ile. Charles ağzını açmadan Chatya ile yanlarından ayrıldım. Yürüyünce az da olsa ısınmıştım. Pislik adam. Erkekler işte prens olanı bile aynı.
Düşünceme sinirlenerek daha sert yürüdüm. "Bu baba çok sinir bozucu oğlum." dedim. Babaymış peh. İskele babası! İnsan biraz düşünceli olur peşimden gelir be. Prense nezaket öğretilmiş belki ama düşünceli olmak öğretilmemiş.
"Daisy!" sesini duyunca daha hızlı yürümeye başladım. İçimden de Charles'a bir sürü şeyi saydırıyordum. O saçma şapkası ve takma bıyığı ile bile harika görünse de, bunu ona söyleyemezdim. Çünkü harika görünümü, harika şekilde kalbimi kıran adama aitti. Kadının içine düş bari be adam!
"Daisy, bekle!" sesinin yaklaşması ile koştuğunu anladım. Daha çok koşarsın sen. Önce sinir et sonra özür dile. Bak bak. "Bekle dedim." diyerek kolumu tutunca durdum. Chatya mutlu bir şekilde kuyruk sallayıp havladı. Sakince ona baktım.
"Neden beni dinlemiyorsun?" dedi Charles hafif sinirli sesi ile. O mu sinirli? Ben sinirliyim ben. "Üzgünüm duymamışım majesteleri." dedim imayla. Bunu ona kızınca dediğimi biliyordu. Yani umarım.
Charles yavaşça tasmayı tutan elimi tuttu ve avuçladı. O kocaman eli sıcacık değil buz gibiydi. Elimi soğuttu sağolsun. "Neden sinirlendin? Ben anlamıyorum." dediğinde güldüm. Anlamıyor mu?! Şaka yapıyor bence. Çok komik!
"Ben sinirli değilim. Yeni arkadaşın ile konuşmaya devam edebilirsin. Biz koşup geleceğiz, değil mi oğlum?" dediğimde Chatya havladı. Aferin oğluma!
Charles benim gerçekten beklemediğim bir şey yaptı. Gerçekten hazırlıksız yakalandığımı itiraf ediyorum. "Beni kıskandın?" dediğinde jet hızıyla ona baktım. Ne alaka arkadaş? Hiçte bile.
Elimi elinden çekip "Saçmalama lütfen! Senin horladığını bile bilmeyen bir kızı neden kıskanayım?" dedim gülerek. Sonra Chatya ile koşmaya devam ettik. Benim tüysüz köpeğim yorulup duruncaya kadar koştuk. "Aferin oğlum. Ne güzel koştu oğlum!" dedim kucağıma alarak. Başladığımız yere döndüğümüzü fark edince, burası yuvarlak bir parktı, etrafa baktım. Ve şok.
İşte durdurulacak karemiz. Charles,şu kıskandığımı ima eden prens bozuntusu, o sporcu kız ile bir banka oturmuş hala konuşuyor. Konuş anam konuş. Bende evde konuşurum seninle. Ya da dur konuşmam. Hah.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21.Yüzyıl Prensi
Umorismo#Wattys2016 Obur Okunan Kazananı 21. yüzyılın peri masalı Türkiye 'ye taşınıyor. İngiltere prensi IV.Charles küçüklüğünden beri çeşitli dilleri öğrenmenin yanı sıra birçok ülkede eğitim almıştır. Bu ülkelerden biri Türkiyedir. Prens Charles daha ön...