Güzel bir uykunun ardından, ki koltukta öylece otururken uyuyakalmıştık, yeni bir gün başlıyordu. Yavaşça elimi kaldırıp yüzüğe baktım ve gülümsedim. Başımı sağa çevirince gördüğüm yüz daha çok gülmemi sağladı. Rüya gibiydi ve sanki biri gelip bozacaktı. Sonuçta her masalda kötü bir karakter olurdu. Pamuk Prenses de cadı, Kırmızı Başlıklı Kız da kurt. Bizde öyle bir karakter var mıydı? Olmasın.
"Bunu seviyorsun." sesiyle irkildim ve prensime baktım. Gözlerini hafif açmıştı. Saçları karmakarışık olmuştu. Prenste böyle görünebiliyormuş demek ki! "Neyi?" dedim saf bir şekilde. Gerçekten neyi? Yavaşça beni kendine çekti ve omzuna başımı koymamı sağladı.
"Beni izlemeyi. Ve bende seni izlemeyi seviyorum." dedi gülerek. Şu an iki buçuk litre kola alınca kapakta çıkan bedava cips gibisin Charles. Mucizevi.
"Yakalandım desene!" dedim ve ona baktım. Dün anlattıklarını düşündüm. Gizlice gelmişti resmen. Haberler ile evlilik teklifi tamamen rastlantıymış. Yani dün geleceğini bir ay önceden planlamış. İnanılmaz. Ve o haberde çıkan kızı tanımıyormuş. "İnsanlar konuşmayı sever Daisy." demişti dün tatlıca.
"Charles?" dediğimde zaten bende olan gözlerini daha çok açtı ve gerindi. "Benimle evlenmek istediğine emin misin? Yani pek akıllıca değil." dedim dudak büzerek. Prensim yine o nasıl yaptığını anlamadığım yarım gülüşünü sergiledi. "Pek akıllı olduğum söylenemez." dediğinde karnına hafifçe vurdum.
"Ben ciddiyim. Görgü kurallarını bilmem. Yemek bilmem, makarna ve çorba hariç. Ne bileyim yetenek yok!" dedim. Kendimi baya yerdim aferin bana. Kendi kendini yerme ödülü bana gelsin! Charles narince yanağıma dokundu.
"Kraliyete dahil olacaksın. Senden yemek yapmanı isteyen olmayacak ki! Ayrıca beni sevmekte gayet yetenekli olduğunu düşünüyorum. Ama görgü kısmını tartışabiliriz." dediğinde kahkaha attım. Bak ya. Güzel güzel söylüyor tam havaya giriyorum, bozuyor.
"Peki. Hım nasıl yemek yenir mesela? Bizde bir ara Yemekteyiz diye program vardı. Böyle kaşıklar, bardaklar, tabaklar bol boldu. Yani ben ve ailem ortaya koyarız herkes yer. Çok garip geliyor." dedim. Az mı salata kavgası yaptık? Az mı dünden kalan çorbayı bitirmek için uğraştık?
"Bana da bu garip geldi. Ama o zaman herkesin ağzına giren kaşık yemeğe girmiş olur. Hijyene çok aykırı." dedi Charles ve ona alaycı bir bakış attım. "İşte sorun bu. Sen çok zarif fikirlisin, ince düşünüyorsun. Ama ben hemen olsun bitsindeyim. Kabaca." dedim ve başımı yana eğdim.
"Hey şimdiden evlilikten pişmansan söyleyeyim geri dönüşü yok." dedi Charles. Ve yine karnına vurdum. "Sen giderek halis mulis Türk odununa benziyorsun." dedim dehşete düşer gibi. Ya ağabeyime benzerse? Aman yarabbi!
"Karım Türk, ne yapabilirim?" dediğinde kalbim o kadar çok ısındı ki duracak sandım. Karım demek. Ah kocam. Kulağa çok tatlı geliyor ve çok sahiplenici. "Seni yerler oğlum!" dedim ve burnunu öptüm. Elleriyle belime tamamen sarılınca öylece durdum. O ise gülen yüzüyle yavaşça kafasını köprücük kemiğime koydu. Yani şu an o delirtici sarı saçları önümde duruyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21.Yüzyıl Prensi
Humor#Wattys2016 Obur Okunan Kazananı 21. yüzyılın peri masalı Türkiye 'ye taşınıyor. İngiltere prensi IV.Charles küçüklüğünden beri çeşitli dilleri öğrenmenin yanı sıra birçok ülkede eğitim almıştır. Bu ülkelerden biri Türkiyedir. Prens Charles daha ön...