Kendimi diziye kaptırmışken açılan kapı ile dikkatim dağıldı. Beni özleyen sevgili kocam yavaşça yanıma geldi ve karnıma baktı. "Ne dinletiyorsun oğluma?" dedi merakla ve gözleri karnıma takılmış dev kulaklıklara döndü.
"Kesinlikle kaliteli müzik dinliyor." dedim ve güldüm. Charles merak ederek kulaklığı aldı ve kulağına götürdü. "Papatya! Çocuğa metal mi dinletiyorsun?!" dedi dehşete düşmüş bir şekilde. Azıcık gülmeye çalıştım çünkü çok sinirli duruyordu.
"Neden öyle diyorsun Charles? Metal çok modern bir müzik." dedim kulaklığı elinden aldım. Ama o daha sert bir şekilde geri aldı. Kavga istiyor.
"Bebeğe sakin olsun diye Mozart, Beethoven falan dinletilir, Slipknot değil!" dediğinde yavaş yavaş kızarıyordu. Korkmalıyım bence.
"Vay adını biliyorsun!" dedim şaka yapmaya çalışarak. Ama o ciddiyetini bozmadı ve yeni şarkılar yüklemeye çalıştı. Bende o sırada karnımı okşadım. Ne de güzel tekmeliyordu. Huzurumuzu bozdun prens bey.
"Dizimi böldün!" diye neredeyse ağlayarak bağırdım. Charles şaşırarak, sinirli halinden eser kalmamış yüzüyle, bana baktı. "Sakin ol aşkım." dediğinde devam ettim.
Hızla komodinde duran kaseyi alıp içindeki meyveleri yemeye devam ettim. Öyle hırsla yiyordum ki dişim acıdı. Abartma Papatya.
Charles kulaklığı yeniden göbeğime taktı ve yüzümü avuçladı. "Ağlayan bir prenses çekici değil." dediğinde durdum. Bana çekici değilsin dedi. Bana. Papatyasına.
"Çekil. Birazdan Antonio, Gabriellla ve Alex'i basacak." dedim yüzümü elinden kurtarırken. O da benim gibi oturdu ve televizyona bakmaya başladı. "Brezilya dizisi mi?" dedi garip bir ses tonuyla.
"Evet. Bak, aha bastı." dedim ve Antonio o sırada kükredi. "Ağzını kapa ağzını." dedi Charles ve kaşları çatık bir halde beni izlemeye devam etti. Ağzım açık mıymış?
"Vur Antonio, vur koçum." dedim kendimi iyice diziye kaptırırken. "Koçum?!" diyen sese dönemeden reklam girdi. Ah be. Kahrolsun reklamlar. On dakika başlamaz şimdi.
"Ne demiştin aşkım?" dedim masum bir tavır ile. Charles kuşku ve hafif sinir ile bakmaya devam etti. "O herife koçum dedin."
Bak ya. Koç gibi adam ne diyeyim başka?
"Hiç farkında değilim. Sen dururken ayıp etmişim be." dedim ama yemedi. Artık çözdü beni adam. "David bitti, Antonio mu başladı güzelim?"
"Hayır." dedim ve içimden ekledim, David bitmedi ki, nasıl bitsin o? Hem hayranlık başka aşk başka.
"Güzel yoksa ben de Rachel'lar, Alicia'lar sevmeye başlayacağım."
"Duydum mu oğlum babanı? Pis baba." dedim karnımı okşarken. "Nasıl duysun çocuk, metal dinletiyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21.Yüzyıl Prensi
Humor#Wattys2016 Obur Okunan Kazananı 21. yüzyılın peri masalı Türkiye 'ye taşınıyor. İngiltere prensi IV.Charles küçüklüğünden beri çeşitli dilleri öğrenmenin yanı sıra birçok ülkede eğitim almıştır. Bu ülkelerden biri Türkiyedir. Prens Charles daha ön...