Medyadaki; Çisem
Bazen hayatta ne yaparsak yapalım
bazı şeylerin önüne geçemiyoruz. Ne kadar denesekte bir şeyin olması gerekiyorsa onu engelliyemiyoruz. Tavanımı izleyerek dünü düşündüm. Acaba engellemek istemiş miydim? Yoksa kendimi kandırmaya mı çalışıyordum bilmiyorum. O an ona karşı koyabilirdim belki ama yapmadım. Onun o küçük aptal oyununa devam ettim.Sen küçük bir kızkende böyle oyunları severdin Kayla.
Kahretsin! Kafamın içinde yankılanan sese aldırış etmemeye çalışsamda bazı sesler vardır ve susturulmaz. Aciz zihnimin çaresiz çığlıkları! Sizede selam olsun. Ruhumun aldığı yaralardan ziyade bedenimde de yaralar vardı. Neden izin verdin dokunmasına? İyileştirir mi sandın Kayla? O adam seni kanatır. Kanatacakta. Ellerimle saçlarımı karıştırdım. Biraz sessizliğe ihtiyacım vardı. Çok fazla sessizliğe. Kafamın içindeki gürültülü seslerde biterse her şey daha iyi olacaktı.
Okula geldiğimde Pamir yine bizim sınıfta derse girecekti. Onu gördüm. Gülümsemek istedimama yüzüme bakmamıştı bile. Nasıl yapabiliyordu tüm bunları? Beni öpüp diğer gün nasıl hiç bir şey olmamış gibi beni tanımıyormuş gibi davranabiliyordu allahın cezası! Sonra telefonu çaldı.
"Efendim sevgilim." diye açtığında telefonu kalbim bir an sökülmüş gibi hissetmiştim. Nasıl ya? Cidden mi! İçimde ona karşı çok fazla nefret doldu. Sonra kapattı telefonu ve telefonda konuştuğu yelloz içeri doğru girip bunun boynuna atladı. Hatta kucağına çıktı desem daha doğru olur.
"Çişem kızım bir dur ya." cilveli cilveli konuşuyordu bir de. Resmen gözüm kanıyordu şuan onlara bakarken.
"Dün akşam beni almaya gelmedin Pamir çok özledim napim." allahım bir de bebek gibi konuşmuyor muydu? Ağzını kırasım gelmişti o an. Sonra Pamir "sen beni özledin mi" diyin kızın dudaklarına yapıştı. Ve geri çekildiği an göz göze geldik. Dün beni öpen adam bugün adının Çisem olduğunu öğrendiğim yellozu öpüyordu. Gözlerimin dolmasını engellemeye çalışıyordum. Ne sandın sen? Senden hoşlandığını felan mı? Adam en başından beri sana nefretle bakıyor Kayla. Hala Pamir'i tanıyamadın mı Kayla. Ondan nefret ediyordum. Ondan nefret ediyorum...
Akşam epey geç olduğunda üstümü giyinip evden çıktım. Biraz alkol biraz canlı müzik iyi gelecekti.
Mekana girdiğimde bayağı kalabalıktı. Bar kısmına geçip herzamanki gibi tekila istedim. Bir kaç shot tan sonra temiz havaya ihtiyacım vardı. Kendimi dışarı attım. Sahil boyu yürümeye başladım. Biraz ötemde iki kişiyi gördüm. Resmen birbirlerine girmişlerdi. Sesleri tüm sahil boyunca yankılanıyor diyebilirdim.
"Seviyorum diyip durma kes sesini, sevmiyorsun." bu ses bana çok tanıdık gelmişti.
"Allah kahretsin Pamir! Seviyorum diyorum sana, belki de aşık olmuşumdur her defasında bizden uzaklaştırıyorsun onu!" Ne ne Pamir mi?
"Benim geçen sene yaptığım hatanın aynısı bu Aras!" Pamir'i ilk defa bu şekilde sinirli görüyordum.
"Hayır değil, ben ona değer veriyorum"
"Amacını ikimizde biliyoruz. Üzgünüm yeni insanları almayacağımıza söz verdik geçen seneden sonra ben Çisem gibi birini bile getirmiyorum yanınıza mekanımıza götürmeye çalışmıyorum ama sen her defasında..."
"Kes sesini Pamir! Sen ve senin kuralların. Seni dinlemekten çok sıkıldım."
"O kıza bir bak! Lanet olsun Aras bir bak! Senin karanlığını haketmiyor." Ne karanlığı? Allah aşkına ne saçmalıyordu bunlar böyle!
"Seni mi hakediyor? Belkide sen aşık olmuşsundur!" Ve Pamir'in Aras'a attığı yumrukla konuşma orada bitmişti. Aras karşılık dahi vermemişti. Çığlık atmamak için ağzımı kapatmıştım. Ne karanlığından bahsediyordu bunlar? Geçen sene ne olmuştu böyle? O kadar çok soru vardı ki kafamda. Tam gerilemiştim ki Pamir'in benden tarafa dönmesiyle göz göze gelmemiz bir olmuştu. Hemen Aras'ın yanına gittim.
"Sizin derdiniz ne böyle" ağzı bayağı kanamıştı.
"Eğer aklın varsa Kayla, git buradan. Aras'ın sevgisi sana göre değil" bunları gözümün içine içine baka baka söylüyordu. Aras gözlerini bana çevirmişti 'gitme Kayla' der gibi bakıyordu yüzüme.
"Sorun yine ben miyim Pamir?" Sesim o kadar sert çıkmıştı ki ben bile inanamamıştım.
"Gerçekleri öğrendiği zaman her şekilde gide" devam edemeden Aras öyle bir bağırdı ki
"Kapa çeneni Pamir! Lanet olsun kapa çeneni" neler döndüğünü anlamadım hala. Pamir yine o pislik sırıtışını yaptı.
"Ben de öyle tahmin etmiştim" sonra gülmeye devam etti.
"Ne öğrenirsem öğreneyim Aras'tan kopmayacağım." dedim Pamir'in gözlerine bakarak. İntikam tam olarak buydu işte Pamir. Dün yaptığın şeyi ödeyeceksin. Oda iyice gözlerime yaklaşıp
"Söylesene Kayla, onu seviyor musun?" Dedi. İşte o an nefesim kesilmişti. Sahnedeki o an gibi yakınımdaydı. Yüzü yüzüme yakındı. Ona yenilmeyecektim. Asla ona yenilmeyecektim. Bir kez sahnede yenilmiştim. Beni öpüp diğer gün hiç bir şey olmamış gibi davranmasına göz yummuştum. Ama bu defa hayır. Sonuç ne olursa olsun onun ayakları altında ezilmeyecektim.
"Aslında sana cevap vermek yerine göstereyim." dedim ve gidip Aras'ın elinden tuttum.
"Gidelim burdan Aras." dedim. Aras tuttuğum elimi öptü sonra bırakıp kollarını belime doladı. O şekilde yürüyüp gittik. O an Pamir'in yüzüne bakmaya cesaret edememiştim. Şuan ne durumdaydı hiç bir fikrim yoktu...
Arkadaşlar çok güzel bir kitap keşfettim, gerçekten güzel yazıyor
loneriders in Ateş'in İzleri kitabına bir bakın derimm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTARMAK UĞRUNA
Random"Atlamak mı istiyorsun Kayla? O halde durma atla" gözlerimi dikmiş Ona bakıyordum. Gözlerinde gördüğüm neydi? Öfke mi? Hayır. Üzüntü mü? Hayır. Gözlerinde çaresizlik vardı. "Yolun sonuna geldik Pamir" dedim zoraki gülümseyerek. Yolun sonuydu demek...