Hayal
Çıplak ayakla yürüdüm. Camlara basa basa. Canımın acıyıp acımaması umrumda bile olmadı. Ben yeterince acı çekmiştim. Ben bu dünyada çok bile kalmıştım. Milyon tane insanın milyon tane yükünü ben taşımıştım. Evrenin çektiği tüm acılar benim içimde yüreğimde alevlenip benim yüreğimde sönmüştü. Ben dünyadaki silik kızdım. Buraya ait olmayan ve bir o kadar da buranın içine girmiş ve tamamen benimsemiş olan kız. Oysa ne işim vardı burada? Gözlerimi dünyaya açtığım ilk günden beridir aldığım nefes beni hasta ediyormuş meğer. Ben zaten lanetimle doğmuştum. Tanrı beni hiç sevmemiş o bile sahiplenmemişti. Dünyadaki tüm insanlar onun çocuğuyken ben şeytanın çocuğu olmuştum. İnsanlar topraktandı ben ise ateşten. Saçlarımın kızıllığından belliydi cehennemin en kuytu köşesinden biri olduğum.
İyi olan güzel olan hiç bir şeye ait olamamıştım ben. İyiyi sevmek yerine kötüyü sevmeyi tercih etmiştim. Benim ruhum karanlıktı. Çok fazla karanlık. Ben şeytanın kızıydım. Bu lanet yerde yaşadığım her şeyi laiğiyle yaşadım. Ve tanrı beni cezalandırdı. Şeytanın kızı olmayı ben seçmişim gibi beni cezalandırdı ve dünyadaki tüm acıları bana yükledi. Hiç hissizleşecek kadar şanslı olamamıştım.
Ah bu dünyada çok gördüm! Çok yaşadım! Şimdi vakit gelmişti. Ben Hayal, olmamam gereken bir yerde olmamam gereken bir hayat sürdürdüm. Ruhumun arınmasına izin vermeden içimdeki cehennem ateşine attım kendimi ve yandım. Kül olduktan sonra bile yanmaktan vazgeçmedim. Ben aşıktım! O karanlık ateşe aşıktım ve vazgeçemiyordum! Artık zamanı gelmişti. O ateşe gidecektim artık. Bu dünyadaki zamanım bitmeliydi. Şeytanın kızı kendi evine dönmeliydi. Artık cehenneme gitmeye hazırdım. Kendi cehennemimde her defasında kendimi yakmaktan çok yorulmuştum.
Gidiyordum çünkü benim cehennemim dünyada tek aşık olduğum insanı yakmak üzereydi. Aras'ı her gün başımda ağlarken buluyordum. Her gün benim için savaşıyordu. Her gün bir öncekinden biraz daha eriyordu. Ve ben onun hayatında ayak bağıydım. Onun göğüsünde uyumak hayat bulmak çok güzeldi. Ama ona her sarılamayaşımda canım acıyordu. Şeytanın kızına en büyük cezayı yine vermişlerdi. Beni bir gün affedecekti. Ben onu terketmiyordum. Onun için ondan vazgeçiyordum sadece. Hayatını yaşamasını istiyordum. Aşık olup mutlu olmasını. Biz olamamıştık. Benim lanetim her yeri sarmıştı. Artık kurtulma vakti gelmişti. Dünya benden kurtuluyordu. Aras benden kurtuluyordu. Pamir ve Kayla'da öyle. Şeytanın kızı terkediyor dünyayı...
Ona veda etmediğim için bana çok kızacaktı. Onu hayatımın sonuna kadar seveceğimi söylemiştim.
Vakit geliyordu. Tek elle veda mektubu yazmak zor olacağından sesimi kaydettim... Affet beni sevgilim. Affet. İşim bitince banyoya yürüdüm. Jileti ağzıma aldım. Son kalan kolumu kesecektim. Bileğimi kesecektim. Cehennem ateşine yakışır bir ölüm olacaktı. Suyu açtım. Küveti suyla doldurdum. Kendi kanımda boğulup ölmek istiyordum. Gidiyordum. Kendi evime gidiyordum. Sakın bana kızma sevgilim. Senin için her şey.
Ağzıma aldığım jileti koluma götürmeden önce Arasla mutlu bir şekilde güldüğümüz fotoğrafa son kez baktım. Gülümsedim. O zamanın saflığıyla o zamanın güzelliğine gülümsedim. Kanımı sunuyordum şimdi şarap kadehi kaldıramadığımdan bileğimde akan kanlarla bileğimi kaldırdım. Bu da hayata son gülümsememdi hemde kadehimle...Kayla
"Güzelim." Pamir'in sesi miydi bu? Gözlerimi yavaşça araladım. Güneş çoktan doğmuştu. Gözüme ilk çarpan ise Pamir'in çıplak üstü oldu. Bunun tşörtü neredeydi. Üstüme eğilmiş beni uyandırmaya çalışıyordu ve başarılı olmuştu."Hı?"
"Hı mı? Kayla bide bana öküz diyorsun allah aşkına."
"Hı hı." gözlerimi geri kapattım. Ciddi anlamda çok fazla uykum geliyordu.
"Kızım kalksana be!" Ben tepki vermeyince üstümde o ellerini hissettim. Yo hayır! gıdıklıyordu. Çığlık ata ata kalktım.
"Ya yapma gecem." sonra sarılıp burnundan öptüm şimdi çok tatlı geliyordu gözüme. Şirin şirin bana bakıyordu. Dik dik gözlerime bakmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTARMAK UĞRUNA
Random"Atlamak mı istiyorsun Kayla? O halde durma atla" gözlerimi dikmiş Ona bakıyordum. Gözlerinde gördüğüm neydi? Öfke mi? Hayır. Üzüntü mü? Hayır. Gözlerinde çaresizlik vardı. "Yolun sonuna geldik Pamir" dedim zoraki gülümseyerek. Yolun sonuydu demek...