Ah... Sevgilim. Bir mucize olsun istedim. Bu gece. Karanlık bakan gözlerin, bir mucize olsun ve parlasın!
Neyin içinde olduğumu bilmiyordum. Pamir'in çektiği acıyı hissediyordum sadece. Sevdiğin kişinin gözlerinin önünde ölmesi ne demek çok iyi bilirdim. O kardeşini kaybetmişti ben annemi.
Bu kadar kayıp verdiğimiz yeterdi. Ne benim ne de onun dayanacak gücü kalmamıştı. Şuan tek sorun benim kimyasaldan uzaklaşamıyor olmamdı. Evet tedaviye gidiyordum ama geçen gün içmiştim. Vücudum sürekli arıyordu. Bunu Pamir'e söyleyemezdim. Aras yüzünden canı sıkkındı zaten. Ne yapmam gerektiğini de bilmiyordum. Kendimi kontrol edememek ne boktan bir şeymiş böyle. Bir şeye bağımlıydım ve beni o yönetiyordu. Korkuyordum tedavinin işe yaramayacak olmasından korkuyordum. Ama en ufak bir yalnız kalışımda koşup içmek istediğim şey o oluyordu.Pamir Berkan'la birlikte bir iş için şehir dışında bir yere gitmişti. Bunu fırsat bilerek üstümü giyinmeye başladım. Kartal'ın yanına gidecektim. Bana dün söylediği şeyde ne demek istediğini söylemeliydi. Pamir öğrense beni öldürürdü heralde. Ama merakıma yenik düşüyordum işte. Hem en fazla ne olabilirdi ki?
Evden çıktım. Hemen bir taksiye binip adresi söyledim. İçimden de bildiğim tüm duaları okuyordum. Pamir öğrenirse beni öldürecekti. Ama yapmak zorundaydım. Nedense bana bir mesaj veriyormuş gibi hissediyordum. Neden böyle hissettiğimi bilmiyorum. Ayaklarım beni oraya götürüyordu işte. Taksiden inip korumaları geçtim. Gençlerden biri beklememi söyledi. O sırada kapıya doğru gelen Kartal'ı gördüm.
"Ben de seni bekliyordum Kayla." ne demekti şimdi bu? Geleceğimi nasıl biliyordu? Yani Pamir bu adamın her yerde kolu var derken benim beynimi düşüncelerimide kastedmiyordu heralde?
"Öyle bakma yani dün söylediğimden sonra merak edip geleceğini biliyordum, benimle gel." diyip yürümeye başladı. Bende arkasından takip ettim. Bu adam gerçekten karanlık bir adamdı. Diğer gelişimde pek inceleme fırsatım olmamıştı evi. Ama tam da Kartal'ın karanlığını yansıtan türdendi içerisi. Duvarların gri tondan siyaha siyahtan bordoya kayması bana yeniden doğuşu hatırlatmıştı. Küllerden yeniden doğmayı. Bunu neden hissetmiştim bilmiyorum. Duvarlarda sevdiğim türden tablolar vardı. Bu adamın zevki gerçekten güzeldi.
Çalışma odası olduğunu düşündüğüm bir odaya girdik. Geniş ve çok güzeldi. Salon gibi döşenmişti."Otursana." dediğinde ayakta dikildim.
"Bana artık neden öyle söylediğini söyleyecek misin!" Pamir yanımda yoktu ve ben hala bu şekilde konuşabiliyordum bu adamla. Hayır beni burada çekip öldürse kim ne yapabilirdi? Gerçi Pamir her türlü beni öldürecekti. Neyse onun o mükemmel ötesi kaslarında can vermeye razıydım.
"Bir şeyler iç Kayla." dedi. Gülümsüyordu şimdi.
"Bir şey istemiyorum teşekkür ederim." dedim sonunda oturmuştum. Gözleriyle beni izliyordu şimdi.
"Hadi ama Kartal söyle!" Yüzünde çarpık bir gülümseme oldu.
"O kızı getirdim çünkü biriyle telefonda konuşurken duymuştum. İlk onu gördüğümüz gün. Seninle ilgiliydi. Senin hakkında bilgi topluyor gibi bir hali vardı ve Pamir'e asılacağından emindim." Aslında bu adam pekte bana iyilik yapacak türden biri değildi. Bunu neden yaptığını anlamıyordum.
"Peki bunda senin çıkarın ne?" Ben bunu sorduğumda gülmeye başladı.
"Sen bu işleri biliyorsun maviş."
"Bana öyle seslenme bir daha!" O kadar öfkelenmiştim ki bu masayı başına geçirebilirdim.
"hey hey tamam sakin ol. Bir şeyler iç." dedi ve önüme kokain olduğundan emin olduğum beyazı bıraktı. Bir ona bakıyordum bir de Kartal'a.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTARMAK UĞRUNA
Random"Atlamak mı istiyorsun Kayla? O halde durma atla" gözlerimi dikmiş Ona bakıyordum. Gözlerinde gördüğüm neydi? Öfke mi? Hayır. Üzüntü mü? Hayır. Gözlerinde çaresizlik vardı. "Yolun sonuna geldik Pamir" dedim zoraki gülümseyerek. Yolun sonuydu demek...